Sadelikten doğan muhteşemlik... Doğanın kusursuz estetiğine hayran kalmamak elde değildi. Her şey öylesine hayranlık uyandırıcı görünüyordu ki, gerçekten daha gerçek hissettiğim bu gezegende, kendimi sonsuzluğa hiç yorulmadan koşabilecek kadar enerjik ve dingin görüyordum. O sırada bilinç konusu aklıma geldi. Lotuprana'nın bilinç konusuna giriş yapma talebinin ardından morlesarpha ve morlerosalar hakkında konuşmasının bilinç ile ne tür bir ilgisi vardı? Megfrela'nın cennete açılan yol misali düzlüğünde ilerlerken zihnimde beliren düşüncelerle adeta dans ediyordum.
"Bilinç nedir?" diye sorarak parçaları tamamen birleştirecek adımı attım.
"Bilinç, evrenin dokusudur. O, beynimizin içinde değil, her yerdedir." dedi Lotuprana ve hepsi bir anda yönlerini kırk beş derece sağ tarafa doğru çevirdi ve yürümeye devam ettiler. Adımlarımı durdurup söze girdim:
"Nereye gidiyoruz?"
"Masallar diyarına."İkulzar'ın cevabına ağzım kulaklarıma varırcasına gülümseyerek yanıt verdim. Fakat Megfrela başlı başına masallar diyarıydı. Tam olarak neden söz ediyordu? Bunun yanıtını öğrenmek için hızımı artırıp onlara yetiştim.
"Bu koku..."
Hafif tepelik alanı aştığımda karşıma çıkan manzara İkulzar'ın sözünü desteklercesine ihtişamlıydı. Kokunun tarifini tek bir cümleyle yapabilirdim, o da koşulsuz sevgi idi. İlerlediğimiz yol gerçekten cennete gidiyor olabilir miydi? Morlerosaların yaydığı kokuyu da barındıran, çok daha keskin bir kokuydu. Bir tırtıl gibi koza örüp tamamen kendimi değiştirerek kelebeğe dönmeyi arzularcasına sınırsız bir zihne sahip olduğumu hissediyordum. Ayrıca gözüme ilk çarpan manzara, her biri farklı boydaki ve renkteki devasa çiçeklerdi. Çiçeklerin birçoğu tıpkı tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi tüm ihtişamıyla açıyordu. Çiçeklerin üstünde ise arıya benzeyen ve benzemeyen birçok tür vardı. Aynı şekilde birbiriyle bağlantılı tüm Megfrela çimenleri çiçeklerle de bağlantı kuruyordu. Öyle ki eğildiğimde, çiçeğe en yakın çimenlerin bir parçasının çiçeklerin dallarıyla bağlantı kurduğunu görüyordum. Ayrıca yerdeki yürüyen ve sürüngen canlılar birbirleriyle ahenk içinde adeta dans ederlerken hiçbir çiçeğe zarar vermiyorlardı. Kendilerine de zarar veren bir türe henüz rastlamamıştım. Manzarayı detaylıca incelediğimde, konaklayabileceğimiz bir eve benzer bir yer fark ettim. Megfrela'nın şehir merkezindeki evler gibi doğal bir yapıda olduğu aşikardı, fakat gördüğüm en büyük ev olabilirdi.
"Burası da sizin eviniz mi?" diye sordum. Muurik gülümseyerek konuşmaya başladı:
"İsteyen herkes burada yaşayabilir. Bu tarz birçok yer gezegende var. Araştırmalar yapan, kendini doğayla tamamen bütünleştirmek isteyen ve yepyeni derslere adımlar atan Megfrelalılar gezegenin envaiçeşit habitatına gelebilir ve buralarda kalabilirler." Muurik cümlesini tamamladı ve Lotuprana gülümseyerek söze girdi:"Muurik'in bahsettiği durumu kapsamlı olarak ele alırsak, Megfrela yerlilerinin yaşadıklarını, dünyanızdaki eğitim kelimesiyle örtüştürebiliriz. Fakat bunu doğal eğitim olarak hayal edebilirsin. Hiçbir yargılama ve sınav olmaksızın kişinin özgür iradesiyle içinde bulunduğu eğitim. Çünkü Doruk, kendini tüm doğadan izole etmek de bir deneyim olduğu gibi kişi için eğitim olabilir. Kimi bu eğitime ihtiyaç duyarken kimi farkındalığa vardığından bambaşka deneyimlere kendini atar ve eğitimine devam eder. Eğitim ve deneyim her şeydir, tıpkı bilinç gibi. Bahsettiğim tüm konuların bilinç ile ilgisinin olduğunu söyleyebilirim.
Buraya gelmemizin sebeplerinden başlıcası, yalnızca lotusun değil, tüm çiçeklerin bizlere mesajlar vermesi. Çiçeklerin yapraklarına bak Doruk; onların her biri tomurcuğunun içinde tüm detaylarına dek mükemmelleşir. O, çiçek olmayı yeteri kadar arzuladığında ve imgelediğinde, çevresini saran tüm kabuğu kırar ve tüm ihtişamıyla tezahür eder. Gördüğün evden çıkan birçok Megfrelalı yepyeni haliyle tıpkı bir çiçek gibi açtı, morlerosa gibi kanatlandı. Bu, onların sınavı değildi. Üstlerinde hiçbir baskı hissetmeden özgür iradeleriyle harika işler çıkardılar. Her şeyin yolunda olduğunu aldıkları her eğitimde, deneyimledikleri her adımda bir kat daha öğrendiler. Bu, bahsettiğim gerçek bilinci iliklerimize dek hissetmemizi sağlıyor."Lotuprana sessizleştiğinde hiç kimse söze girmedi. Yalnızca doğanın sesiyle bütünleşmiş ve ortamın cennet misali kokusuna tamamen senkronize olmuştum. Onun kurduğu tüm cümleleri hızla algılmaya ve sindirmeye çalışıyordum. Fakat kalbimin kenarındaki his, tıpkı Dünya'da yaşadığım gibi kendimi olabildiğince sessizleştirmemi arzuluyordu. Bunu hafif ilkbahar esintisi edasıyla uygulamaya başladım. Çok kısa bir süre içinde dinlediğim doğal müzikalin sesini kulaklarımla işitmeyi tamamen bırakmıştım; tüm ses kalbime nakşediyor ve içimde muhteşem bir senfoni oluşturuyordu. Bu huzurla tam anlamıyla bütünleşip vecit haline büründüğümde yalnızca Lotuprana'nın sesini duymaya başladım. Ses dışarıdan değil, zihnimden en saf şekilde geliyordu.
"Sana bilincin evrenin dokusu olduğundan söz etmiştim. Morlesarphaların morlerosa olmadan önce tüm atmosferi bilerek doğru boyutta kanatlara sahip olmalarından, çiçeklerin arzuladıkları hale kabuklarını kırarak özgürce haykırmalarından... Onlar dünyanızdaki insanların ya da biz Megfrelalıların beyin yapısına sahip olmadıkları halde nasıl bu kadar kusursuzca var oluyorlar?
Bilincin beynin içinde olmadığını, tüm yaşamın dokusu olduğunu doğa ile keşfedebilirsin. Bak, sadece dünyanızdaki karıncalar değil, onu oluşturan atomlar dahi bilinçli hareket ediyorlar. Bir diğer atomla karışmadan, tamamen kusursuz bir organizasyonla hareket ediyorlar. Peki bu bilgiyle neler yapabiliriz? Onunla tüm her şeyi bilebiliriz."
![](https://img.wattpad.com/cover/162980917-288-k612594.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)
Fiksi IlmiahKâinatın koşulsuz sevgi barındıran benliğine... "Sessizliğin en ürpertici desibelinde, karanlığın zifiriyi aydınlık bırakacak kadar kör edici girdabında yaşamın ta kendisi; kâinat desibel rekoru kıracak kadar güçlü ve benliği kusursuz bir saflığa b...