54. Bölüm

25 6 2
                                    

Konuşmamı sonlandırdığımda, zihnim de dilime karşılık verdi ve tamamen sessizleştim; adeta huzur bulutunun içine girmiş bir kuş gibi hissediyordum. Bunun sebebi, sohbetimiz sırasında yüksek benliğimle kurduğum pürüzsüz sohbet olmalıydı ve yalnızca Düşünce, Hayal ve Zaman'ın değil, odada hissettiğim sayısız sayıda varlığın bu sohbetin içinde olduğunu seziyordum. Bu his, buradaki sohbetimizin şimdilik sonlandığını tüm hücrelerimde vurguluyordu. 

"Gidiyorsun, değil mi?" Hayal'le göz göze geldik. 
"Mesafenin olmadığı bir gerçeklikte sizden nasıl uzaklaşabilirim ki?" 
"Ben başaracağımızı biliyorum. Konuştuğun her şeyi sanki ismimden dahi iyi bildiğim dürtüsü var içimde. Aslında seni harfi harfine anlayamadım, ama içimdeki ses böyle söylemiyor. Bunun sebebini bilmiyorum, ama bildiğim bir şey var ki  o da hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmadığı." Zaman gerginliğini tamamen atmıştı; özellikle sohbetimizin sonunda her şeye çok daha farklı bakıyordu, tıpkı diğerleri gibi. Onun sözlerini tebessümümü kesmeden dinledim ve onu başımla onayladım. 
"Doruk. Üçümüz birlikte uyum sağlayacağız. Uyumumuz Seyrulela'yı değiştirecek ve söylediğin gibi daima huzur içinde yaşayan bir gezegen yapacak. Evet, belki de bir mesafe yoktur ve daima bir arada olduğumuz doğrudur. Bildiğim bir şey var ki bu cümleleri konuşmamız başladığında kurmamın hayallerin ötesinde olduğu. Ben değişiyorum Doruk; Zaman ve Hayal değişiyor. Hepimiz değişiyoruz ve içimizde çok büyük bir sevgi hissi var. Ve biliyor musun, ben uzun zamandır ilk kez bir şey hissediyorum." 

Düşünce özellikle son cümlesinde beni derinden etkilemişti. İki beni adeta mest etti. Hayal'in de bir açıklama yapacağına emindim. Onunla yeniden göz göze geldik ve beni kalbinden gelen tebessümle onaylayarak konuya girdi:
"Doruk, zihnimde canlanan öyle fantastik şeyler var ki... Gerçekten heyecanlıyım ve senin de söylediğin gibi gidişinin bir ayrılık olmadığını hissediyorum. Bunun bir sonu yok, evet. Biz kesinlikle daima bir aradayız. Ancak Seyrulela için atacağımız adımlardan önce bir soru sormak istiyorum: Seyrulela ile gerçekten nasıl görüşebiliriz?"

Hayal'in son kelimesi zihnimde harf harf vurgulanırken bedenimde müthiş bir değişim hissettim: zihnimde bir film şeridi belirdi ve tamamen kendimi serbest bırakarak gelen enerjiye odaklandım. 
Gözümün önünde çok güçlü bir şekilde Mevköros ile kurduğum iletişim ve onun evren konusundaki duyarlı tavırları belirdi. An içinde onun enerjisine doğru çekildiğimi imgeledim. Artık onun yanındaydım. 

Mevköros bulunduğumuz binaya yakın bir yerdeydi. Dümdüz yürüyor ve zihnini bir an olsun susturmuyordu. Onun duyarlılığına hayrandım. Karşısına çıkmam ve onu Düşünce, Zaman ve Hayal'in yanına götürmem gerektiğini algılıyordum; yüksek benliğimi yok saymak şöyle dursun vakit kaybetmeden onun yanına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Onların yanından nasıl ayrıldığımı bilmesem de saf özle akış nehrinde akıntıya karşı yüzmek yerine akıntıyla birlikte kulaç atmaya devam ettim. 
"Mevköros!"
Mevköros garipsemiş bir yüz ifadesiyle duraksadı ve sese doğru yöneldi. 
"Doruk! Görüşmeniz çok hızlı gerçekleşti. Ne oldu, her şey çözüldü mü?" İçimden "Mevköros bu sırada neler yaşadığımı öğrense ne tepki verirdi acaba?" diye gülümseyerek iç geçirirken ona sımsıkı sarıldım.
"Seni çok özledim!" Mevköros bu kadar kısa süre içinde onu nasıl özlediğimi anlamamış olsa da sarılmama en içten şekilde sarılarak karşılık vermişti. 
"Onlar Megfrela'ya asla düşman değil, ve sevgi dolu varlıklar. Onlarla tanışman ve senin de gerçekleşecek konuşmaya katılman gerektiğini gördüm."
"Kiminle görüşeceği? Neler oluyor Doruk? Çok heyecanlı ve mutlu görünüyorsun. Ayrıca onlar hakkındaki düşüncelerimin sandığım gibi olmadığını hissetmemi sağlıyorsun; sana gerçekten güveniyorum ve doğru düşüncelerle dolu olduğunu hissediyorum." Bu serüvende ilerledikçe dostlarımla olan kadimi bağımın gücünü iliklerime dek hissediyordum ve son görüşmemizin ardından Mevköros'un enerjisini daha derinden hissettiğimde, onunla olan bağımı fark ediyordum. Mevköros'la tanışmam da koşulsuz sevgi barındıran kozmik planın bir parçasıydı, buna onun bu sözüyle çok daha emin olmuştum.
"Hadi gidelim Mevköros." 

Mevköros ile birlikte dostlarımın bulunduğu binaya yaklaştığımızda, orada bulunan Seyrulelalı görevliler beni gördüklerinde neye uğradıklarını şaşırdılar. 
"Ne zaman gittiğini görmedik, bu nasıl olur?" 
"Her şey yolunda, sizlik bir durum yok. Mevköros'u getirmem gerekiyordu." Görevlilerin buna müsaade edemeyeceğini biliyordum: Seyrulela yasaları halktan birinin oraya girmesini engelliyordu ve onun buraya girmesi bir nevi yasaları çiğnemek olurdu. Bahsettikleri yasanın ne olduğunu bilmesem de onun içeri girebileceğine emindim, hislerim beni yanıltmazdı. Kendi aralarında konuşan görevlileri nazik ses tonumla bölmek zorunda kaldım:
"Dilerseniz Düşünce, Zaman ve Hayal'e Mevköros'un geldiğini söyleyebilirsiniz. Biliyorum ki onun bu odada bulunmasını sağlayacak gerekçeler vardır ve onlar bunu sağlayacak yetkiye sahip. Yalnızca Mevköros'un içeri girmesini istediklerini göreceksiniz; bunu deneyebilirsiniz sevgili Seyrulelalı dostlarım.

Onlar beni can kulağıyla dinlemişti. Yeniden aralarında konuşmaya başladılar ve bu seferki, bir önceki görüşmeye göre daha kısa sürdü.
"Peki. Eğer onlar bu izni verirse gerekli belgeleri görüşmeden sonra imzalayarak yasa gereği hareket etmeye devam edebilirler. Lütfen giriş kapısının gerisinde bekleyin."

Onları ikimiz de gülücükler saçarak onayladık ve ilerlemeye başladık. İlerlerken aklımdan buraya ilk geldiğimde de Mevköros'un yasalara aykırı gelmeden girebileceğini düşünüyordum, ama bu görüşmeye onun şu an katılması gerektiği her haliyle ortadaydı. Düşüncemi noktaladığımda, görevliler kapıdan girerek durumu açıklamaya koyuldular; seslerini duyamasak da onlarda büyük bir duygu değişimi olduğunu görüyordum. Korkmuşlardı, bir gariplik vardı. Ayrıca, bu garipliğin kaynağıyla ilgili birtakım hisler barındırıyordum ve içimde benim de şaşıracağım bir gerçeğin olduğu fikri tüm özgürlüğüyle haykırıyordu. Sanki, dilersem bilebileceğim fakat sürpriz olarak karşılaşmak istediğim bir durum vardı ve kendimi sınırlıyordum. Bunun yanıtını az sonra öğrenecektim.

Görevliler hayalet görmüşçesine donuk bir şekilde yanımıza geldiler ve bizi içeriye davet eden görevli epey zor bir şekilde söze girdi:
"Girebilirsiniz. Bir problem yok." Görevlinin ses tonunun ve yüz ifadesinin farkında olan Mevköros bana ne olduğunu sordu.
"Birazdan öğreneceğiz."

İçeri adım atmamla odadaki enerji değişimi bu zamana dek hiç hissetmediğim şekilde tezahür etti: İçerdeki herkes resmen donakalmıştı, ben de dahil. Odaya girdiğimizde karşılaştığım kişiler arasında biri daha vardı: BEN! Ben şu an resmen Lotuprana'nın Megfrela'da uyguladığı durumu uyguluyordum ve bunu nasıl yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu durum bende ayak basılmamış ve dize kadar yağmış yumuşacık karın üstünde yürüdüğüm hissini uyandırdı ve yeniden hücrelerimin sonsuz derinliğinde var olan saf beyaz ışığın kusursuz bir şekilde beni sonsuzlukla bilinçli bir şekilde bütünleştirdiğini algıladım. Yaşadığım şok yerini koşulsuz sevgi barındıran bir bilince bıraktı. Ağır ve ışıktan gelen nefesi soluyarak kendime doğru ilerledim ve onunla göz göze geldim. Aynı anda bir sonraki soluğu aldık ve ben, onun içine doğru gözüm kapalı bir şekilde bir adım daha attım. 

Gözümü açtığımda, onlar arkamda değil, tam karşımda şaşkınlık içinde durarak bakıyorlardı. Kendimle bütünleşmiş ve yeniden bir olmuştum. Yaşadığım dinginlik ve ilerleme hissi gözlerimdeki yaşların sımsıcak şekilde yere düşmesini sağlarken, ben zihnimdeki tek soruyu bu kalbimden gelen güçlü ve naif ses tonuyla Hayal'e yönelerek sordum:
"Bana 'Seyrulela ile nasıl görüşebiliriz?' sorusunu ne zaman sordun?" Hayal şaşkınlığı ve sevinci had safhadayken beni yanıtladı:
"Sa... saniyeler önce!"


Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin