20. Bölüm

27 5 0
                                    

Gün doğumu gerçekleşmiş, Megfrela yerlileri meditasyonunu tamamlayıp etrafa dağılmıştı. Yanımdan geçen her yerlinin yüzünde kusursuz bir tebessüm vardı ve bu tebessüm aracılığıyla, onların huzurunun derinliklerini keşfetmeye başlıyordum. Herkesle teker teker göz göze gelip selamlaşmam, bende büyük bir farkındalık uyandırmıştı; kişilere değil, tek bir enerjiye odaklanıyordum ve bu, hayatımda ilk kez yaşadığım tarifsiz bir duyguydu! 

"Bir arada olmamız ve Megfrela'nın yardımcı olduğu birlik ile karşılıksız sevgi dürtüsü sayesinde hem sessizliğin sesi ile bütünleştik hem de içsel enerjimizi eşit tutmayı başardık. Bu eşitliğin daimi olması önemli değil; önemli olan, farkına çok daha güçlü bir şekilde vardığımız yaşamın anlamı. Buradasın, ama yüzlerce Megfrelalı yerine bir Megfrelalı ile iletişim kurduğunu hissediyorsun, değil mi?" Muurik cümlesini tamamlayıp İkulzar'a doğru yöneldi. Meditasyonun ardından onun benliğinden de yepyeni cümleler çıkmasını istiyor gibiydi.

"Önceki gelişinde Megfrela'nın bütünlüğünden konuşmuştuk; tüm çimenlerin, evlerin, doğanın birbirine bağlılığından... Her şeyin ahenk içinde oluşundan... Bu bütünlük, sonsuz derinliğe inen kusursuz bir yola girmemizi sağladı. Ve bu kusursuzluğun içinde fark ettik ki, kusurlar da kusursuzluğun bir parçası. Yani olumsuz diye adlandırılan her şey sonsuzluğun ötesinde sevgiden ibaret."

Megfrela üçüncü boyutun çok ötesinde gibiydi; belki de yepyeni bir boyutun tam ortasındaydım. İkulzar'ın kullandığı her harf benim için eşsiz derecede anlamlar kazanıyordu; sevginin tanımını "Uzay Kaşifi" sözlüğüme tekrar eklemiştim. Hislerime odaklanmam, çok kısa bir süre içinde müthiş bir hızla ilerlememi sağlamıştı. 

Kısa süreli sessizliğin ardından Muurik hafifçe kımıldadı ve söze girdi.
"Doruk, sana söylememiz gereken birtakım şeyler var, fakat istersen anlatmak istediğin konuları meditasyon yaptığımız yere doğru ilerleyerek konuşabiliriz."
"Çok iyi olur. Megfrela'nın her yeri benim için cennet misali. Zaman kavramı da çözemediğim kadar garip; belki burada günlerce kalacağım ve dünyada sadece dört saat geçecek. Harika olmaz mı?" Heyecanımı gizleyemeden konuşmam onların çok hoşuna gitmişti; duyguları özgürce aktarabilmek gezegenin yaşam sırlarından biri olabilirdi. 

Kısa bir süre sonra sahile tamamen indik. Muurik ve İkulzar okyanus tarafına değil, arka tarafa doğru bakıyordu. Okyanusun  büyüleyici manzarasını izlemeyi ve aldığım her nefeste pozitif etkisini artıran havayı solumak istemiyorlar mıydı? Beklemeden arkamı dönerek onların baktığı tarafa yöneldim.

"BU DA NE?" 
Tıpkı bir mağarayı andıran doğal yapısıyla, tamamen tabiata uygun görünen, benzersiz şekillerin olduğu bir yapıyla karşı karşıyaydım! 
"İçeri girelim, tanışmanı çok istediğimiz biri var!" İkulzar beni yine tutup koşturuyordu. Ağzım açık bir şekilde etrafımı inceleyerek içeri girdim. 
Burası dünyadaki müzelere benziyordu, sadece tamamen doğal materyaller içeriyordu ve çizimler sanki Megfrela'da sonradan keşfedilmiş gibi esrarengiz yerlerdeydi. Tıpkı dünyanın tarihi bölgelerindeki çizimlerin olduğu garip yerler gibiydi, fakat... Burası bende çok farklı bir etki yaratmıştı; dünyada gördüğüm şeklin ya da şekillerin burada da olduğunu hissediyordum. Gözüme takılan şekil, kusursuz bir geometriyi barındırıyor gibiydi; belli yapıdaki şekillerin birbiri ile etkileşimi sonucu oluşan bir başka şekil...

"Yaşam çiçeği..."
Muurik bu tanımı yaptığında, beynimin Prefrontal Korteks bölgesi ile baş başa kalmıştım. Gözüm kapalıydı, yalnızca kelimenin kaynağını bulmaya odaklıydım. Yaşadığım odaklanma durumu, dünyada gördüğüm anıları kapalı gözümün önüne bir televizyon ekranı gibi sermişti. Dört sene önce Efes Antik Kenti'ne gittiğimde gördüğüm sembol gözümde canlanıyordu. Ardından, Emirhan'ın okuduğu kitaplardan birinde gördüğüm sembol... Sembol Mısır'da da vardı. Muhtemelen dünyanın dört bir yanındaki semboldü; anlamını tam olarak hatırlamıyordum. 
"Bu sembolün ne anlama geldiğini annem anlatabilir." 
"Annen mi? Ne?"
Arkamı döndüğümde karşımda bir dişi duruyordu; o, İkulzar'ın annesiydi! Onunla daha önce hiç karşılaşmamıştım, bu benim için harika ötesi bir sürprizdi! Kadın, İkulzar ile aynı saç ve ten renginde, kalıp olarak ise benimle aynıydı.
"Merhaba Doruk!" Sesi öylesine şefkatliydi ki, birbirimize bakarken belirttiğimiz içten tebessümden duygusallık kelimesi yeniden tarif edilebilirdi. Buradaki herkes ailem gibiydi. Onunla tanışırken yaşadığım tarifsiz bütünlük hissi ise bunu kanıtlar nitelikteydi. Serüven içinde serüven yaşıyordum; bu yeni macera, kısa süre önce yaşadığım tüm olayların çözümü olabilirdi. 


Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin