21. Bölüm

27 6 0
                                    

"Merhaba! Tanıştığıma çok memnun oldum." 
"İsmim Lotuprana. Buraya rüya yolu ile geldiğini söylediler. Yani biz de rüyamızda bambaşka gezegenlerde mi beliriyoruz?" Lotuprana o kadar samimiydi ki, sorusunu espri olarak algılayıp istemsizce güldüm. Tam sorusunu yanıtlayacakken tekrar söze girdi.
"Evet, buradasın. Aynı zamanda rüyadasın, ama gerçek hayattan çok daha gerçekçi bir rüyada olduğunu söylüyorsun. Öyleyse rüya nedir? Buraya bilinçli olarak geliyor olabilir misin? Peki ya dünyada beliren Megfrela kumundan ne zaman bahsedeceksin?" Cümlenin tamamlanmasıyla oluşan sessizlik ile birlikte iç sesim sahneye çıktı:
"Sen, sen... Sen bunları... Nasıl olabilir? Bu... Her şeyi sen mi planlıyordun yoksa?!" 
Yaşadığım şok ile tüm kontrolün elimden gittiğini hissediyordum. Vücudum titremeye başlamış, gözüm olabildiğince büyümüştü. Yutkunmak şöyle dursun, ağzımdaki tüm sıvı bir anda kurumuştu. Adeta allak bullak olmuştum!
"Lütfen sakinleş Doruk, her şey yolunda!" İkulzar kendime gelmem için yoğun sözler sarf ediyordu, fakat sadece onun konuştuğunu hissetmiyordum. Sanki... Sanki Lotuprana da konuşuyor gibiydi; ondaki yoğunluğun arttığını hissediyordum. Sakinleşmeye başladıkça bu his artıyordu, artık tamamen ona odaklanmıştım. Yoğunluğun içinden cümleler çıkıyordu sanki.
"Rüyada değilsin, uyanıyorsun." 

Başımı sağa sola sallayıp ona dikkatlice bakmaya devam ettim. 
"Benimle biraz önce dudakların kımıldamadan mı konuştun?" 
"Evet Doruk. Konuşmak için kelimelere, görmek için göze, duymak için kulağa, hatta solumak için havaya dahi ihtiyacın yok. İradenin dışında hiçbir şey gerçekleşmiyor; sadece farkındalıkları daha iyi algılaman adına Megfrela kumunun seninle gelmesi sağlandı. Kumu teste götürseydiniz başınız derde girmezdi; bu malzemeyi isterseniz dünyanızda da yapabilirsiniz. Evrendeki hiçbir şey belli bir yere özgü değil. Mesela şu bitki... Hatırladın mı?"
Lotuprana, arkasındaki taşın üstünde duran fanus misali şeffaf cismi eline aldı ve bana doğru yöneldi. İçinde bir bitki vardı. Tıpkı Yaşam Çiçeği gibi dünyada gördüğüm bir bitkiydi. Lotuprana'nın ve Muurik'in gözlerinin içi gülüyordu, İkulzar'ın kime çektiği apaçık ortadaydı ve onların pozitif enerjisi ile beynime daha iyi odaklanmayı başardım.
"Bu... Lotus! Lotus Megfrela'da mı doğdu?" 
"Her bitki evrenseldir. Dünyanızda olan bitkilerin birçoğu burada olmayabilir, ama bir başka gezegende mutlaka vardır. Lotus çiçeğini öne çıkarmamın sebebi, onun dünyanızda birçok medeniyet ve din tarafından önemli bir yerde tutulması. Öyle ki, bazı kültürlerde sonsuz yaşamın ve doğal yaradılışın simgesi olarak adlandırılırken, bazı kültürlerde saflığın, bilgeliğin, bazılarında ise maneviyatın sembolüdür. Farklı kelimeler kullansam da, her bir olgu koşulsuz saf sevginin derinliğinde yatar."
Lotuprana'nın açıklamalarına hiç yabancı değildim; bu sözleri Efes'te mi yoksa araştırma yaparken mi duymuştum? Megfrela'ya, Seyrulela'yı anlatmaya gelmişken bir anda kendimi bambaşka bir macerada bulmam benim için bambaşka bir sürpriz oldu. Buraya asıl geliş amacımı unutmadan Lotuprana'yı dinlemeye devam ettim.

Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin