"Seyrulela mı? Ama..."
Megfrela ile görüşmek için Megfredor'a girdiğimde karşılaştığım manzara Megfrela'nın neredeyse tıpatıp aynısıyken, Seyrulela normalde göründüğünün tam zıttı bir şekilde tamamen doğaldı. Ayrıca duyduğum ses bir çocuktan geliyordu ve sesindeki dinginliğe tüm hücrelerim ahenkle eşlik ediyordu.
"Uzay'ın Doruk'u... Seni koşulsuz seviyor ve bu kozmik serüvende yaptığın her özgür seçim için seni tüm kalbimle tebrik ediyorum." Seyrulela cümlesini tamamladığında çevremin tamamen sözlerine karşılık verdiğini hissettim: rüzgar dinginlik verici bir şekilde tüm saçlarımı kımıldatırken aynı zamanda bu enerjiye ağaçlar ve çiçekler de ahenkle karşılık veriyordu. Gökyüzünde uçuşan kuşlar ve kelebeklere benzeyen canlılar sükunet dolu rüzgara aşkla karşılık veriyor ve yaşamı daireler çizerek kutluyorlardı. Yerdeki canlılar ise birbirlerine sarılarak tüm gezegeni bir önceki nefesimden daha da yoğun ve canlı bir beyazlıkla görmemin mimarı olmuşlardı.
Düşüncelerimi rüzgara teslim ederek Megfrela'daki kadar güçlü bir meditasyonun içinde kalmaya devam ederken tüm kozmosun DNA'mın içinde Seyrulela'nın çocuksu kahkahalarıyla tezahür ettiğini görüyordum.
"Evet Doruk, bu doğru. Yaşam sensin ve her şey senin içinde; Megfrela da, ben de, Dünya da, diğer her yer de... Ben hep seninleydim, senden hiç ayrılmadım ki." Seyrulela'nın sözleriyle gözlerim dolmuş ve ona sımsıkı sarılma isteğiyle bütünleşmiştim. O bendim, kendime sarıldığımda onunla da kucaklaşacaktım. Derinliklerimden gelen his bu düşüncemi doğrularken, tüylerim yaşam rüzgarıyla yeniden harekete geçmişti. Kendime bu zamana dek sarılmadığım kadar şefkatli bir şekilde sarılmaya başladım. Doğa buna karşılık veriyordu; kuşlar daire çizerken bana doğru hafif ve Megfrela'dakine benzer bir melodiyle şakırdamaya ve çevremde uçmaya başladılar. Yaşamı varlıklarıyla tanımlayan kuşlardan bazıları omuzlarıma kondu ve o sırada yerdeki canlılar yanıma doğru hareket ederek hem birbirleriyle hem de benimle etkileşim kurdular. İçinde bulunduğum vecit haliyle zihnim ruhuma karışmıştı. Kendime sarılırken aldığım her nefeste ise rüzgarı sonsuzluğun kalbinden çektiğimi ve beni oluşturan sayısız sayıda yapının her birinin derinliklerindeki yaşamı kutladıklarını hissettim. Göz yaşlarımın Seyrulela toprağını doldurmasıyla ona teşekkür ediyor ve bunun sözlerden çok daha anlamlı olduğunu biliyordum.
"Hissedebiliyor musun Doruk? Mevköros, Düşünce, Zaman, Hayal... hepsi burada." Seyrulela'nın vermek istediği mesajı tahmin edebiliyordum. Sessizliğe böylesine güçlü bir şekilde bürünmüşken gözlerimi kapadım. Çok değil, üç saniye geçmişti ki birtakım görüntüler belirmeye başladı. Evet, bunlar onlardı! Hepsiyle yan yanaydık ve kimse birbirini görmüyordu. Fakat hissediyordum ki hepsi bu deneyimi yaşamak üzereydi.
Netleşen görüntüler beni tarif edilemeyecek biçimde yoğun bir duyguya sokmuştu: hepsi doğa ile ilk kez tanışıyordu ve vecit hali içinde göz yaşlarının onları çepeçevre sarması, doğaya nazikçe dokunuşları, soludukları yaşam dolu hava onların ölmeden ölerek yeniden doğmalarını sağlamıştı. Tek kelime etmeden hepsinin gezegenleriyle bütünleşerek iletişim kurmaları, kendilerine koydukları sınırları tıpkı benim zamanında yaşadığım gibi birer birer kaldırmaya başlamıştı.
"Onlar dilediği zaman benimle tıpkı seninle yaptığımız gibi iletişim kurabilirler Doruk. Şu an özgür iradeleriyle tek kelime etmeksizin benimle tanışmayı tercih ediyorlar. Son konuşmanızda kesinlikle haklıydınız; ben sizi dinledim ve verdiğiniz kararların her şeyi ne kadar değiştirebileceğini görmenizi istedim. İşte Seyrulela tüm doğasıyla karşında! Her bir Seyrulelalı, hücrelerinde müthiş bir farkındalığa vardı. Senin de onlarla kurduğun sohbette söylediğin gibi, beş kişinin yaydığı sevgi titreşimi herkesi etkiledi. Sevgi öylesine güçlü ki Doruk, bunu aldığın her nefeste çok daha farklı deneyimlerle keşfedeceksin." Seyrulela'yı ağzım kulaklarıma varırcasına dinlerken coşkuyla söze girdim:
"Her Seyrulelalı bu farkındalığa vardığında gezegen kısa sürede doğasıyla bütünleşecek, değil mi Seyrulela?" O sırada rüzgar hafif hiddetlenerek serinleşti ve Seyrulela beni gülerek yanıtlamaya başladı:
"Elbette bu yaşanacak, ama öncesinde işler tahminlerinizden farklı bir şekilde ilerleyecek. Işık her şeydir ve her yerdedir Doruk. Karanlığa bürünmüş insanlar ışıktan yoksun gibi görünse de özlerinde ışık vardır, tıpkı senin de Seyrulelalı dostlarına söylediğin gibi. Seyrulela asla tamamen karanlığa gömülmedi. Işık birçok farklı noktada karanlığa temas etti ve karanlık bundan hoşlanmayarak debelendi, ardından ışıkla bütünleşti. Bu, gezegeni değiştirecek şekilde temas etmedi, ta ki bu ana dek. Şu an bahsettiğim durumun detaylarını sana yaşayacağın büyük sohbette O anlatacak. Bu bilgi ile derinliklerinde yaşadığın ve fark etmek üzere olduğun umutsuzlukları ışığınla birlikte daimi mutluluğa çevireceksin. Seni koşulsuz seviyorum Uzay'ın Doruk'u!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)
Science FictionKâinatın koşulsuz sevgi barındıran benliğine... "Sessizliğin en ürpertici desibelinde, karanlığın zifiriyi aydınlık bırakacak kadar kör edici girdabında yaşamın ta kendisi; kâinat desibel rekoru kıracak kadar güçlü ve benliği kusursuz bir saflığa b...