Uçağın penceresinden yıldızları izlerken, Harry şaşırtıcı derecede mutluydu. Özel jetin içi bir ev gibi döşenmişti ve bu muazzamdı. Yere monte edilmiş bir masa, yine aynı şekilde yere monteli koltuklar vardı.
Hasta babasının yanına giderken böylesine neşeli olması ahlaki açıdan ne kadar doğru bilmiyordu, açıkçası umrunda bile değildi. Bunu hasta ziyareti gibi görmüyordu. Umursadığı tek şey, karşısındaki koltukta oturmuş kucağındaki Andy'i uyutan Louis'ydi. Bu adam gittikçe daha da mükemmelleşiyordu.
Gözlerini dizlerinin üstündeki bilgisayara çevirdi. Şimdiden 120 sayfayı bulmuş olan kitap taslağını açtı. Louis hakkında her şeyi biliyor olsa dahi yazamazdı. Onun başını belaya sokmamak için, yasa dışı her konuyu kitabından uzak tutuyordu. Resmen sahte bir biyografi yazıyordu.
O sayfayı arkaya alıp, daha önce yazmaya başladığı dosyaya tıkladı. Harry her şeyiyle bir roman tutkunuydu. Roman yazmak için yaratılmıştı. Yaşadığı, gördüğü her şey onun için bir kurguydu. Şimdi, mafyanın en derininden gelen bir adamla yaşadığı şeyleri yazıya dökmezse kendini kötü hissederdi. Zaten yazmaya başlayalı uzun süre oluyordu.
Özel uçakla ilgili şeyleri romanına eklediği sırada Louis uyuttuğu çocuğu tekli koltuğa yatırdı. Etrafını yastıklarla çevreleyip güvende olduğundan emin oldu. Sonra oradan kalktı ve Harry'nin yanına oturdu. "Ne yapıyorsun bakalım?"
Harry onun aniden gelmesinin verdiği panikle bilgisayarın kapağını kapattı. "Hiçbir şey. Kitap. Kitap yapıyor- aman, kitap yazıyorum."
Louis onun bu kadar telaşlanmasına kaşlarını kaldırarak tepki verdi. "Benim biyografimi benden saklamıyorsun herhalde, değil mi?"
"Hayır." dedi Harry. "Şey, roman yazıyorum. Ve... Görmeni istemedim."
"Onu da harika yazdığından eminim. Neden bana göstermiyorsun?"
Harry bundan kurtulamayacağını fark etti. Onu daha da şüphelendirmemek için, yavaşça ekranı açtı. "Tamam al oku, ama bil diye söylüyorum, kesinlikle yayımlamayı düşündüğüm bir şey değil. Endişelenmene gerek yok. Sadece yazmış olmak için yazıyorum."
Louis dizüstü bilgisayarı ondan alıp kendi bacağının üstüne yerleştirdi. Üst sayfalara çıktı, en başından itibaren okumaya başladı. Harry uzun bir süre onun yüzüne bakarak herhangi bir ifade yakalamaya çalıştı. Sinir, alay, şaşkınlık... Ama hiçbiri olmadı. Louis hiçbir mimik yapmadan beton gibi bir ifadeyle gözlerini ekranda gezdirdi.
Zaten henüz fazla bir şey yazmamıştı. Dolayısıyla onun okuması da çok uzun sürmedi. En son sayfaya geldiğinde Harry neredeyse korkudan titreyecekti çünkü hala hiçbir tepki yoktu. Yine bir şeyleri mahvetmişti galiba ama bu sefer gerçekten onun suçu değildi. Sadece yazmıştı!
Louis okumayı bitirdiği halde gözlerini ekrandan ayırmadı. Sakin bir şekilde kolunu Harry'nin omzuna attı. "Anlattığın kadar yakışıklı değilim." dedi. Yüzünde hafif bir gülümsemeyle Harry'ye bakıyordu. "Ayrıca, asaletim konusundaki görüşlerin için de teşekkürler."
Harry yanağını ısırarak gözlerini kaçırdı. Ne dese saçma olacaktı, öyle bir yazmıştı ki okuyan aşk romanı sanırdı. Ama o sadece olayları romantikleştirmeyi ve daha akıcı hale getirmeyi amaçlamıştı.
"Bence bunu yayımlamalısın. Yeteneklisin, sürükleyici bir anlatımın var. Zaten bana aslında roman yazdığını söylemiştin, sevdiğin şey buysa bunu yayımla."
Harry öyle bir şaşkınlıkla ona baktı ki, Louis gülmeden edemedi. "İsmimizi değiştirdiğin sürece benim için sorun yok. Aslında bizim adımızla yayımlaman daha hoş olur tabi, ama sonra kapımıza Interpol dayanır. Onun yerine, kimsenin bilmediği ikinci adımı kullanabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERMANENT MIDNIGHT
FanfictionKanun adamlarına göre o, asla yakalayamadıkları bir hayaletti. CIA için o, "işleri çözen adam"dı. Dışarıdan bakarsanız, sadece gece kulüpleri olan bir milyarderdi. O, on beş milyar dolarlık bir kokaini ülkeye sokarak efsanesini yazmaya başlayan, s...