THIRTY-FOUR

12K 685 3.4K
                                    

Harry'nin uyanmasına sebep olan şey bacağında gezinen tüy gibi saçlardı. Önceki gün saatlerce ağlamış olmanın ceremesini yeni çekiyordı. Gözleri tamamen şişmişti ve yanıyor, bir şeyler batıyormuş gibi acıyordu.

Etrafına bakınıp Andy'nin yatağında uzandığını, bacağına değen saçların da sahibinin Andy olduğunu anlaması birkaç saniyesini aldı. Küçük çocuk da onun gibi yeni uyanmış olmalıydı. Ama yatakta ters dönmüş, başını da Harry'nin bacağının şortun dışında açıkta kalan kısmına koyup kedi gibi sürtünmeye başlamıştı.

Yavaşça doğruldu. Oturur pozisyona gelip bacağındaki çocuğu koltuk altlarından tuttu ve kucağına çekti. "Günaydın."

"Güyandın!"

Harry onun hem coşkusuna, hem de kelimeyi yanlış söylerkenki güzelliğine gülüp yanağını öptü. "Yeni mi uyandın sen?"

Andy yavaşça başını salladı. Saçları alnına yapışmış, kıyafeti kaymıştı. Çok çılgın bir uyuma şekli vardı. Gece boyunca Harry onun bacağını kendi göbeğinde hissetmişti. Ayrıca Andy farkında olmadan ona poposuyla ve kollarıyla sık sık vurmuştu.

"Birlikte duşa girelim mi? Terlemişsin sen." dedi Harry onu tamamen kucağına alıp ayağa kalkarken. Andy başını onun omzuna bırakıp isteksizce mırıldandı ama Harry onu dinlemeyecek, yine de banyoya sokacaktı.

Önceki akşam sorunları çözmüş olsalar da aralarında soğuk bir sessizlik vardı ve bu sebeple Harry onun yanında değil de Andy'nin yanında uyumayı daha uygun bulmuştu. Louis de hiç itiraz etmeden kabul etmişti.

Onunla aynı evde olup yan yana uyuyamamak gece boyunca ruhunu yormuştu. Bu yüzden Louis istese de, istemese de Harry artık ne yapıp ne edip aralarını tamamen normale çevirecekti.

Louis'nin yatak odasından içeri girdiğinde dudakları şaşkınlıkla aralandı. Gümüş kaplama komodinler, aynalı şifonyer ve yatak gitmişti. Odada sadece halı ile dolap duruyordu. İçeride iki adam duvarların ölçüsünü alıyor, bir kadın da Louis'nin yanına geçmiş ona bir şeyler anlatıyordu. Liv odanın bir köşesinde bekliyordu.

"Louis?" dedi Harry içeriye girerken. Odadaki herkes birkaç saniyeliğine onlara dönünce Andy'nin kolları Harry'nin boynuna biraz daha sıkı sarıldı. En azından eskisi gibi yabancı birini gördüğünde ağlamaya başlamıyordu.

"Harry, uyanmana sevindim. Ben uyandıracaktım şimdi seni."

"Ne oluyor?"

Louis yanındaki kadına işaret parmağıyla bir dakika hareketi yaptıktan sonra Harry'nin yanına yürüdü. Önce oğlunun başını öpüp gülümsemesini sağladı, sonra elini sevgilisinin beline koydu. "Evi yeniliyoruz. Artık burada benimle yaşayacağına göre, yeni başlangıca yakışır şekilde mobilyalarımızı da değiştirmemiz gerekir diye düşündüm."

"Louis..." Harry başını yana eğip ona sevgiyle baktı. "Gerek yoktu ki, senin mobilyaların da güzeldi."

"Güzeldi ve benimdi. Ama şimdi burası bizim yatak odamız oldu, eşyalar da bizim olsun."

Harry onun elini tutup avcunun içini öptü ve kendi yanağına koydu. "Seni kaybetseydim ben ölürdüm. Gerçekten ölürdüm."

"Hayır konuşmuyoruz böyle şeyleri artık." Louis onun yanağını iki parmağı arasına sıkıştırıp sıktı ve gülümsedi. "Banyoya mı gelmiştiniz siz?"

"Evet babiş!" Andy Harry'nin yerine cevaplarken kollarını babasına doğru uzatmış, bir de bu tatlı kelimeleri sayesinde Harry'den öpücük kazanmıştı.

PERMANENT MIDNIGHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin