Yaşananlardan sonra Tria dinleniyor, İris ise tutuklu olarak tutuluyordu. Ertesi sabah yola çıkacaklarından dolayı Kahin Tria'yı yormamak için çok sorgulamadı ama bu işin içinde Tirat ve Karantuların olduğunu biliyordu. İş birliği yapmışlardı. Ve daha savaş başlamadan savaşıyorlardı, kalleşçe... Tria'nın açık algılarını kullanıyorlardı. Ve o anlayamıyordu bu yabancı duyguların yetenek mi yoksa yönlendirme mi olduğunu. Onunla yola çıktıklarında konuşacaktı. Çünkü yol çok ama çok uzundu...
Alinda yaşananları sonradan duydu ve o andan itibaren kardeşinin yanından ayrılmadı. Eskisi gibi davranmaya çalışıyor, ona bu durumu hissettirmemeye çabalıyordu. Usulca kardeşini uyandırdı.
- "Haydi uykucu, uyan artık. Yarın yola çıkacağız, erzak hazırlamamız gerek. Grifit anne yemekhanede bizi bekliyor. Babam askerlerin başında Layris ile birlikte. Toparlan bakalım..."
- "Abla ne kadardır uyuyorum ben. Sersem gibiyim. "diyen Tria bir yandan da üstünü değiştiriyordu. Krem rengi deri kıyafetlerini ertesi gün için hazırlayıp, üstüne şimdilik rahat buz mavisi bir elbise giydi. Elbisenin yakaları omuzlarında ve dantelliydi. Babetlerini ayağına geçirdi. Üzerine de uzun , babetleri ile uyumlu lacivet bir pelerin aldı. Saçlarını tepeden gelişigüzel toparlayıp, topuz yaptı. Alinda onu hayranlıkla izlerken, o da pembelerini giymişti yine...
- "Harika görünüyorsun kardeşim, çok yorgun olmana rağmen 10 dakikada bir prensese benzedin." dedi gülümseyerek. Tria da ablasına sevgi ile bakarak;
- "Bu ailede 2 prenses var ablacım. Ve ilki sensin. Seni çok seviyorum Alinda. İyi ki ablamsın, iyi ki yanımdasın" derken gözyaşlarını tutamayarak ablasına sıkı sıkı sarıldı. Alinda da ona aynı dolulukla karşılık verirken dudaklarından " Bende seni seviyorum Tria. Hep yanında olacağım" kelimeleri dökülüyordu..
Yemekhaneye girdiklerinde Grifit Ana oradan oraya koşturuyor. Çok yorduğu belli olan manevi oğlu Kahin'e görevler yağdırıyordu. Kahin bezgin bir halde kızların geldiğini görünce, hazine bulmuş gibi gözlerinin içi parladı.
- "Sonunda romantik anlarınız bitti diye çok sevindim. Grifit ana beni mahvetti. O dağdaki mağaramdan hiç çıkmamalıydım. Sizi o cehennem bekçilerine belki de teslim etmeliyim. Umarım çok geç değildir." diyerek kahkaha attı. Alinda;
- "Yaşadığımız anları nereden biliyorsun diye sormayacağım Kahin. Ama lütfen biraz özelimize saygı duyar mısınız? Etrafımı geleceği görenler, büyücüler, ön görücüler sardı. Benim uçabilmekten başka yeteneğim yok. Sizinle başa çıkamıyorum" dedi. Grifit Ana gülerek;
- "Merak etme kızım benim de senden farkım yok. Yuvamda oturup şifalı ilaçlarımı hazırlarken, şu geldiğim noktaya bakar mısın? Dondurulmuş rosto ve haşlanmış patates paketliyorum. Hem orada dikilmeyin artık yardıma gelin. " Tria'yı şöyle bir süzerek "E benim şapşal kızım bu kıyafetle o etleri nasıl taşıyacaksın?" Tria birden şoka girerek;
- "Grifit Ana lütfen o işi ben yapamam. Biliyorsun ben mantardan başka bir şey yemem. Ete dokunamam, kan kokusuna dayanamıyorum. Çok rica ediyorum Kahin yapsın onu. Hem de büyüyle şipşak halleder"
- "Hmm büyüye izin vermiyooor..." dedi Kahin arada kaşlarını kaldırıp, ellerini göğsünde bağlayıp, tezgaha yaslanırken.
- "Uzak tutun o büyüleri etlerimden! sonra yolda arkamızdan büyü sarhoşlarını mı toplayacağız ? Tria işinin başınaaa. Alinda sen de çıkan bulaşıkları yıka. Hadii"
- "Grifit Anne kusacağım yemin ederim o etlerin üzerine kusacağım" derken ayaklarıyla yeri döve döve et dolabının içine girdi.
Bu cümlenin üzerine neredeyse Alinda ve Kahin kusuyordu. Grifit Ana bir taraftan yemekleri paketlerken bir yandan da içeriden gelen öğürme seslerine kulak kabarttı.
- "Başkan Tendor ve Komutan Layris'e söyleyin. Şu an Karantuların etkisinde değil. Tertemiz. Yeniden etkilerine girer mi bilmem ama bilinçlendikçe onlardan gelen ile kendi içinden geleni ayırt etmeye başlayacak. Biraz zaman verin. Yola bizimle gelmesinde bir sakınca yok. Aksine bizim kurtarıcımız bile olabilir. " Alinda;
- "Grifit Ana nasıl bu kadar emin konuşuyorsun. Eminsin değil mi iyi olduğuna ?" Lafa hemen giren Kahin ;
- "Şu an onun kadar ben de eminim Alinda. O etleri Tria'ya boşuna mı taşıttığını sanıyorsun annemin?"
- "Nasıl yani ?" dedi Alinda. Grifit Ana;
- "Ah be güzel kızım. Uzun bir hayatım oldu. 7 ırkı da çok iyi tanıyacak vaktim vardı. Eğer ki etki altında olsaydı o çiğ etler ona mantar kokusu kadar cezbedici gelirdi. Biraz önce yine mi öğürdü o? Ayy koşun bu kız gerçekten etlerin üzerine kusacak. Şapşal kızım benim. Triaaaa"
Bu olanları uzaktan izleyen Sars Kralı Kemun gülümseyerek buradaki ilk ve son gecesinde uykuya daldı. Uyumadan önce de dostuna yani Başkan Tendor'a hafızasından seslenmeyi unutmadı. "Kızın iyi dostum. Kalbindeki sıkıntıyı at. O çok iyi. Huzurun daimi olsun kardeşim"
![](https://img.wattpad.com/cover/149985417-288-k8127.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ DÜNYA - IRKLAR SAVAŞI (TAMAMLANDI)
FantasyKıyamet günü, çok istedikleri cennete ebedi girmeleri gerekti. Ama bir terslik oldu. Ne cennet kaldı ne cehennem! Tanrı, tüm yarattıklarından vaz mı geçmişti ? O günden sonra tüm yargılar yok oldu. Günah da yoktu , sevap da... Cehennem mi kalmıştı k...