Savaş hazırlıkları devam ederken Lilith, derin yırtmaçlı koyu yeşil elbisesini giymiş, aynanın karşısında kendini süzüyordu. Sırtının derin dekoltesini son kez kontrol etti. Belinin oyuğuna kadar sırtını sergilediğine emin olunca gülümseyerek kapıya doğru ilerledi.
Lucifer meydanda askerleri izliyor, eksikleri tamamlatıyordu. Bu işleri sadece Tirat'a bırakırsa istediği sonucu alamayacağından da emindi. Hazır Tirat kan içmek için odasına çekilmişken, bazı adamları gizliden örgütlemekte fayda vardı.
Tirat, odasına gitmek için Lucifer'dan müsaade istediğinde kolayca kabul etmişti. Demek ki artık çok yorgun olduğunu Lucifer da görmüştü. Boş olan en ücra binalardan birine doğru yürüdü. Burası tam da ona göreydi. Köhne binanın en üst katını ilk geldiğinde adamlarına düzenletmişti. Merdivenlerden hızlıca çıktığında dairenin kapısının hafifçe açık olduğunu gördü. Usulca içeri süzüldü ve kendisini bekleyen kadının derin yırtmacına takıldı gözü. Elbisesi gözleri ile aynı renkti. Dudaklarındaki kırmızı ruj ona kanı anımsattı. Ellerini usulca beline sardığında, kadından bir hırıltı yükseldi. Hırıltının içinde kendi ismini seçebildi.
-" Lilith seni çok özledimmm. O şeytanın yanında dururken sana sarılmamak için kendimi zor tuttum"
-" Onun hakkında böyle konuşmamalısın Tirat. O içinden geçeni hissediyor zaten. Aramızda bir şey olduğunu tahmin ediyor." Tirat, Lilith'in boynuna gömdüğü burnunu panikle kaldırdı.
-"Nasıl yani bizden şüpheleniyor mu?"
-"Dün akşam bunu açıkça dile getirdi Tirat"
-" O zaman şimdi odana geri dönmelisin Lilith. Sen ne diyorsun? Cehenneme taş yapar beni. Öldürmez süründürür..." Lilith acınası gözlerle Tirat'ı süzdü. Bir kez daha Lucifer'ın kudretine saygı duydu.
-" Çekil gözümün önünden Tirat! Acınası bir yaşayan ölüsün sen! Senin için neredeyse Lucifer'ı kaybedecektim."
Burnundan soluyarak, hızlı adımlarla dışarı çıkan Lilith hızlıca daire kapısını kapattığında kapı pervazındaki tozlar havada uçuştu.
Lucifer ordularının yola çıkması gerektiğini düşünerek, ertesi sabah için hazırlık yapmalarını istedi. Artık Büyülü Ormanı geçme vaktiydi. Kanatları olmasına rağmen en uzun yolculuk ekvameklerin olacağından onları geceden yola çıkaracaktı. Vonterların gündüz ilerlemesinde fayda vardı. Her ne kadar Tirat şuursuz özgüveni ile birkaç sıçrayışta ormanı geçeceğini düşünse de Lucifer Büyülü Ormanı iyi bilir ve tehlikelerinden zevk alırdı. Savaşacakları ırkların buradan sağlam geçme ihtimalleri çok azdı ama nedense başardıklarını hissediyordu. Tek bir kayıp bile vermemişlerdi, olsaydı hissederdi. Şimdi Lilith'in yanına gitme vaktiydi. Kendileri için ayrılan dairenin kapısına geldiğinde içeriden gelen parfüm kokusu başını döndürdü. Bu kokuyu ne zaman bu kadar keskin alsa Lilith kendisi için hazırlanmış olurdu. Kapıyı elinin tek hareketi ile araladı. Koku daha da keskinleşti. Bir anda elinde hazırladığı yemekle Lilith göründü. Lucifer'a yaklaşarak yanağına bir öpücük kondurdu. Sonra kıvrılan belini hiç de zapdetmeye çalışmadan mükellef masaya doğru ilerledi. Lucifer için masanın başındaki kocaman arkalıklı sandalyeyi zorlandığını belli etmeden çekti. Masaya oturduklarında Lucifer, Tirat ile ilgili hislerini çoktan görmüştü. Gülümsedi... Lilith'in yaşadığı acı bile ona zevk veriyordu. Keşke dünya hep böyle umutsuzluklarla dolu olsaydı. Lilith'in elinde kalan tek şey Lucifer'dı. Ve Lucifer da bu ayrıcalığı sonuna dek kullanacaktı...
Sabah Tirat hazırlıkları tamamlamış yola çıkmıştı. Yanındaki adamları ile birlikte yaklaşık 500 kişi kadarlardı. Karantular etraflarında daireler çizerken kendini çok kudretli hissetti. Ormanın sınırından içeri girdiğinde Karanlık Ülkenin karanlığını geride bıraktığını hissetti. Büyülü Orman tabi ki cennetten bir parça değildi ama fena da sayılmazdı. Buradaki üç beş hayvan ya da ucube yüzünden bu ormana girilemez olmuştu. Bunları düşünerek ilerlerken, boğuk bir hırıltı duydu. Koşar hızını, yürüme hızına düşürdü. Kulak kabarttı ve hırıltının çaprazında kalan ağacın arkasından geldiğini hissetti. O tarafa doğru ilerlediğinde önce yerde yatan adamını sonra da başında bekleyen arkadaşını gördü.
-"Neler oldu burada Barya, her taraf kan içinde !"
-"Efendim sessiz olun hala buralarda olabilir. "
-"Ne diyosun sen Barya? Kim burada olabilir. Bu çocuğu bu hale kim getirdi?"
-" Efendim, kocaman ağzı ve bizden daha sivri dişleri vardı. Biz hızla koşarken üzerimize atladı. Ben ufak bir farkla kurtuldum ama onu bir darbede bu hale getirdi. Dönüp bizi yiyeceğini düşündüm. Avlanıyor mu acaba diye ama geri dönmedi. Bu da sadece öldürmek istediğini gösterir. Yani avlanmıyor, savaş modunda"
-"Barya onun için yapabileceğimiz bir şey yok artık. Toparlan gidiyoruz. Hızını hiç kesme. Ne olursa olsun"
-"Ama efendim o daha yaşıyor. Burada bırakamayız. Yem olur."
-"Biz de onu istiyoruz zaten aptal. Onunla uğraşıp peşimize takılmasınlar."
Barya istemeyerek de olsa Tirat'ın peşine takıldı. 1 saniye sonra son hız ilerliyorlardı.
Mağarada ise Dark Kemun vasıtasıyla ormandaki dostlarıyla savaşa başlamıştı. Şu an en az 50 Vonter parçalarına ayrılmıştı. Ucubeler önlerine çıkan Vonterlara acımıyordu. Öldürdüklerini geride bırakarak yeni arayışlara başlıyorlardı.
Ormanda ise Tirat asla durmuyordu. Etrafında ölü adamlarını görüyor ancak son hız çıkışa doğru ilerliyordu. Gece olurken orman çıkışına gelmişti. Lucifer yanında belirdiğinde yerinden sıçradı. Nefes nefeseydi. Barya yere çökmüş bayılmamaya çalışarak nefesini düzenliyordu.
-"Tirat kaç adamın öldü biliyor musun?"
-"Efendim Lucifer... Ne olduğunu anlamadım. Adamlarımı ne öldürdü? Bu ormanda yaşayan canlılar nasıl bu kadar organize davranıyor?"
-"Tirat ahh şuursuz Tirat. Biraz önce savaş başladı. Sen bu ormanı sahipsiz mi sandın? Bu ormanın lideri Dark. Oldukça güçlü bir adamdır. Tam bir ucube olmasına rağmen adaletli bir liderdir. Ama anlamadığım şey, şu an sana saldırdığına göre nasıl onların tarafına geçti? Bu kadar müttefiki nasıl topladılar?"
-"Hmm efendim şeeyy. Siz Dark deyince hatırladım. Bir zamanlar Dark adında genç bir çocuk bana yazmıştı. Onun babalarından birini ben öldürmüşüm. 7 babası varmış. Ben de hiç yoktan iyidir. Kalan 6 adet ile idare et demiştim."
-"Tirat yaptığın kötülükler bana büyük haz veriyor ama senin yüzünden bu savaşta ucubeleri bile yanımıza çekememiş olmamız beni çokkk kızdırdı!"
Tirat'ı ensesinden tutup kaldırdığında Tirat bir tıslama sesi çıkarttı. Lucifer'a ilk defa kafa tutuyordu. Bu duruma Lucifer kaşlarını çatarak, Barya'nın olduğu tarafa doğru fırlattı. Yere düşen Tirat tıslamaya devam ederek, kollarından tutup onu kaldırmaya çalışan Barya'yı ittirerek, arkasını dönüp yürüdü...
![](https://img.wattpad.com/cover/149985417-288-k8127.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ DÜNYA - IRKLAR SAVAŞI (TAMAMLANDI)
Viễn tưởngKıyamet günü, çok istedikleri cennete ebedi girmeleri gerekti. Ama bir terslik oldu. Ne cennet kaldı ne cehennem! Tanrı, tüm yarattıklarından vaz mı geçmişti ? O günden sonra tüm yargılar yok oldu. Günah da yoktu , sevap da... Cehennem mi kalmıştı k...