Bölüm 43

43 4 0
                                    


Mahşer yerine dönen savaş meydanı, artık temizlenmiş ve izler silinmeye başlamıştı. Savaşın üzerinden 2 gün geçmiş, hemen hemen herkes dinlenmişti. İnsanlar ölenleri toprağa vermiş, yaslarını tutuyordu. Yaralılar Grifith Ana ve kızlar sayesinde toparlanmaya başlamıştı. Bir taraftan da içten içe zafer mutluluğu yaşanıyordu. Ancak liderler huzursuzdu. Toplandıkları bir sırada Layris bu huzursuzluğu dile getirdi.

-"Lucifer'ın kaçmasına anlam veremiyorum. Toplasan hepsinden fazla gücü var. Zebanileri var. Ama o Lilith'i tutsak bırakarak gitmeyi yeğledi." Kemun ;

-"Bunun arkasında ne olduğunu öğrenmeliyiz. Bunu netleştirmeden buradan gidemeyiz" dedi. Dark;

-"Bunun tek bir yolu var o da Lilith'i konuşturmak. Bu işi de şu an İris zevkle yapıyor"

O sırada İris, Lilith'in kollarından bağlandığı haliyle dalga geçmekle meşguldü.

-"Gördün mü Lilith bazen şartlar değişebiliyor. Bana yaptığın işkence vücuduma zarar verdi. Ama seni sahipsiz bıraktı. Bütün hayatın alt üst oldu. Lucifer seni de yarı yolda bıraktı. O şeytan, ona nasıl güvendin ? Şimdi ellerimde bir paçavradan farkın yok. Şimdi söyle bakalım, Lucifer'ın asıl ulaşmak istediği nedir?" Ağzından akan kanlı tükürükleri sıçratarak İris'e;

-" Defol git pis asalak..." diyerek yere tükürdü Lilith.

Ama İris'in vakti boldu. Ve gerçekten Lilith'den başka uğraşacak bir şey de yoktu.

Lucifer planını yapmış bekliyordu. İçinden bir ses bu akşam, onlar hala zafer sarhoşuyken Tria'yı kaçırabileceğini söylüyordu. Onu alıp da Cehennem'e götürdüğünde, onu almaları için ancak ölmeleri gerekiyordu. O da yeterince kötü olabildilerse... Hazırlıklarını yaptı, Lilith'i özlemiyordu hatta son zamanlarda onu oldukça sıkıyordu. Ama Tirat ile birlikte olmalarına da müsaade edemezdi. En doğrusunu yapmıştı. Şimdi güzeller güzeli Tria'nın zamanıydı. Mavi ışık cehennemdeyken zayıflardı. Ancak onu kaçırırken acıya dayanmalıydı...

Lilith işkencelere dayanamaz olmuştu. İris bile intikamını almış hissediyordu kendini. Biraz daha konuşmazsa kapının önüne atıp bunu hizmetlim yapın diyesi vardı. Ama Lilith dökülmeye başlayacak gibi duruyordu.

-"Yeter İris yeterr! Tamam söyleyeceğim. O lanet olası Lucifer için bunları yaşamak istemiyorum. Gelir diye beklemiştim. Ama artık eminim ki beni başından attığı için mutlu. Bu da onun planıydı. Eminim artık. Bırak beni anlatacağım."

-"Seni bırakmam, ama anlatırsan dinlerim" dedi elindeki elmadan bir ısırık alarak.

-"Amacı Tria'yı yanına çekmek. Çünkü Tria da mavi ışık var. Bu ışık onu delirtecek kadar acı veriyor. Fazlasına maruz kalırsa o güçlü Lucifer sonsuza kadar yok olabilir bile... Tria ile yaşamasının da tek yolu var. Onu Cehennem'e götürmek. Cehennemde Tria'nın mavi ışığı solar. Çünkü Cehennem kırmızı ışık ile yıkanmış."

Bunu duyan İris odanın kapısını hızla çarparak, mağara meydanına doğru koşmaya başladı. Panikle bağırıyordu. Onu görenler delirdiğini zannederek meydana kadar onu takip etti. Tek başına neredeyse 3 dakikada herkesi meydana toplamıştı. Ama Tria ve Alinda yoktu. Panikle;

-"Tria nerede, nereye gitti. Çabuk onu bulun. Bakmasanıza öyle. Bulun diyorum size..."

Dark;

-"Sakin ol İris. Neden odandan çıktın? Lilith bir şey mi yaptı sana?"

-" Hayır Dark. Tria'nın hayatı tehlikede, bana burada olmadığını söyleme sakın"

-"İris tehlike ne? Savaş bitti. Tria ile Alinda, Devi görmeye gittiler. Dev küsmüş diye gönlünü alacaklardı."

-"Delirdiniz mi siz nasıl yalnız bırakırsınız onları? Nasıl?" Konuşmayı duyan Layris;

-"İris anlat çabuk. Ne biliyorsun"

-"Lilith'i konuşturdum Komutan. Lucifer onun peşinde. Tria da bulunan mavi ışığı söndürmenin peşinde. Onu Cehenneme götürecek." Dediği anda kalabalıktan "hiiiii" sesi yükseldi. Tendor panik içinde;

-" Haydi çıkıyoruz. Kızlarımı o iblisin elinden almaya gidiyorum" dedi. Grifith Ana bile gitmeye çalıştı onlarla. Fari ve Oris bıraksa koşarak gidecekti.

Alinda ve Tria mağara girişinin önündeki patikadan aşağıya doğru ilerliyorlardı. Engebeli bir yol olacağını bildikleri için düz ayakkabılarını giymişler ve elbiseden vazgeçerek pantolon ile yeleklerini giymişlerdi. Kanatları sırtlarında bir tül gibi sallanıyordu. Tria Dev'e seslendi. Dev de onların geleceğini bildiğinden aşağıdaki açıklıkta oturarak onları bekliyordu. Çünkü hareket etmesi tehlike demekti. Yamacın ucuna ulaştıklarında bu sefer Alinda seslendi.

-"Devciiikkk biz geldiikk."

-"Kızlar gördüm sizi elimi uzatıyorum. Boşa yürümeyin. Gerçi zahmet verdiniz buraya kadar ama. İşte madem gelmişsiniz."

-"Ayy küsmüş mü bize ? Kızmış mı bakiiim?" dedi Alinda. Demesiyle de kocaman bir el çalıların arasına giriverdi. Kızlar avcunun içine atladığında, parmaklarına sarılıverdiler. Dev kızlardan birini sağ omzuna, diğerini de sol omzuna koydu. Ve yürüyerek kalktığı yere yeniden oturdu. Alinda ve Tria boynuna sarılıp öpücükler kondurdular. Dev yumuşadıkça yumuşadı.

-"Prenseslerim, sayenizde bir ömürlük sevgiye boğuldum. Tamam affettim sizi, tamam gıdıklanıyorum." Diyerek kızları karşısındaki tepenin üstüne bırakıverdi.

YENİ DÜNYA - IRKLAR SAVAŞI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin