Sedef: Niye kaçıyorsun sen benden kaç gündür? (12.29)
Sedef: Pazartesi de çalışamadık.
Sedef: Umarım bir sorun yoktur.
Sedef: Bir şey mi yaptım ben?
Sedef: Ya da söyledim?
Sedef: Yazmıyorsun da. (12.30)
görüldü, kutay. (12.39)
Sedef: Kutay. (12.39)
Sedef: Bir şey mi oldu?
Sedef: Niye böyle yapıyorsun? (12.40)
görüldü, kutay. (12.47)
Sedef: İyi.
Sedef: 5 dakika önce hikaye atmışsın.
Sedef: Evdeyimişsin.
Sedef: Ayrılma bir yere. :)
Sedef: Geliyorum. (12.47)
görüldü, kutay. (13.30)
Kutay: Hayır. (13.32)
Kutay: Gelme.
Kutay: Evimi nereden biliyorsun sen? (13.35)
Kutay: Gelme dedim. (13.35)
Sedef: Bir, Gülten Abla'dan öğrendim. (13.36)
Sedef: İki, evin önündeyim. Sen mi çıkarsın ben mi gelip annenle tanışayım? (13.36)
Kutay: Öf. (13.39)
Kutay: Dikilmiş oraya sarı bereyle korkuluk gibi.
Kutay: Bekle geliyorum Sarı Kız. (13.40)
Sedef: Camdan bakıp göz devireceğine in aşağı. (13.42)
Sedef: Ayrıca Sarı Kız da deme bana. (13.42)
Sedef: O gün öyle çıkıverdi ağzımdan. (13.42)
görüldü, kutay. (13.43)
Görüldü attığım sırada evden çıkıp dış kapının demirliklerinin arasından gözüken Sedef'e doğru yürümeye başladım. Dişlerini sıkıyordu, elleri cebindeydi. Kırmızı bir polar giyinmişti, altına ise yine bol asker yeşili bir pantolon. Postalları yine ayağındaydı. Ona da doğru ilerleyip üç merdiveni çıktım ve kapının önünde durdum gülümseyerek. "Sorun ne?" dedi aşırı ciddi bir şekilde.
"Bir sorun yok," dedim geçiştirerek.
"Aç şu kapıyı, dışarı çık. Kafanı kıracağım ciddi manada," dedi. Kızgındı ama cüsse olarak küçük olan kişilerin sinirlenmesi her zaman komik geliyordu bana. Sedef ise daha çok, tatlı. Bu yüzden pek ciddiye alıp ciddileşemiyordum. Güldüğümü görünce kapıya yaklaştı ve demirlere vurup dişlerini sıkarak: "Kutay," dedi. "Bak yemin ederim tırmanırım şu kapıyı, yemin ederim yaparım."
Bu fikir hoşuma gitse de daha fazla zorlamadım, gülerek kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Çıkar çıkmaz omzuma bir tane yumruk geçirmesi bir oldu. Acımamıştı ama daha çok sinirlenmemesi adına: "Yavaş lan, göçtü," dedim. Sırıttı zevkle. Fazla sinirlenmiş olmalıydı.
"Ya sen niye kaçıyorsun benden? Hayır, ne yaptım yani sana? Okulda sınıfına geliyorum çıkmıyorsun peşinden koşuyorum erkekler tuvaletine giriyorsun, bu ne?"
"Erkekler tuvaletine girmemin pek sorun teşkil ettiğini düşünmüyorum sana. Müdür olmasaydı içeriye dalıyordun," dedim sırıtarak.
"Yapamayacağım şeyler değil. Hayır okul çıkışı desen uçarak gidiyorsun zaten. Yüzüme bakmıyorsun, yazmıyorsun, çalışmaya gelmiyorsun. Amacın ne?"
"Bir şey değil Sedef," dedim geçiştirerek.
"Bu tavır ne Kutay?" dedi siniri yatışmışçasına. Şimdi daha çok kırgınlıkla konuşuyordu. "Sen tavşan ben tazı mıyım? Niye peşinde koşturuyorsun?"
"Sarı Kız," dedim. "Efendim?" dedi gerçekten anlamadığı belli olan bir sesle. Gülümseyince aklına gelen şeyle ellerini yukarı kaldırdı, çaresizlikle indirdi. "Ne konuşuyorsam ben..." dedi kafası yana dönükken. Ardından gözlerini ani bir şekilde gözlerime dikti, geriye çekildi.
"Görüşmeyelim, konuşmayalım bundan sonra. Ben kendim çalışırım merak etme," deyip geri geri gitmeye başladı. "Her şey istediğin gibi," dedi gülümseyerek ve arkasını dönerek ilerlemeye başladı hızla.
Sedef uzaklaşırken kendimi sorgulamaya başlamıştım. Neden böyle yaptığım konusunda hiçbir fikrim yoktu ama Sedef'le fazla yakındık ve tatlı bir kızdı. Ondan hoşlanabilirdim. O ise benim canımdan yakınımı seviyordu. Hatta çok güzel seviyordu. Kıskanılacak derecede... Olmazdı yani, ondan uzak durmalıydım. Kendime sahip çıkmalıydım.
ben seni çok sevdim.
Düz yazı yerlerini uzun tutmamaya çalışıyorum sıkılırsınız diye. Daha çok texting. ❤️
İzmarit bebeğim geliyor yakında. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMARİT
Teen Fictionizmarit: özür dilerim. (14.20) izmarit: şimdi, senden aldıklarımı, (14.20) izmarit: sana verme vakti sevgilim. (14.20) izmarit: ben seni çok sevdim. (14.20) ‼️ İzmarit 2019 yılında yazılmış texting bir hikâyedir ve o zamana göre yazılmıştır. 2024 yı...