oy sınırı 150. 🧚
Ve şey, beni 1K yapsanıza ÖŞDÖCDŞCÖDŞCFÖCĞEÖFPRLF
Kutay Harmanlı:
Adımlarım hızlandıkça hızlanıyordu. Gülten Abla acil bir şekilde beni çağırmıştı ve ne hakkında konuşacağını söylememişti. Endişeliydim. Süreyya Kafe görüş açıma girince adımlarım daha da hızlandı ve hafif koşarak kendimi içeri attım. Bahçe kısmından geçerek kendimi otomatik kapıya gösterdiğimde kapılar açıldı, içeri girdim hızla. Etrafa endişe dolu gözlerle bakarken tek dileğim kötü bir şey olmamasıydı.
Gözlerim, her zaman oturduğum masada oturan Gülten Abla'ya kayınca kendimi tutamadım ve: "Abla!" diye bağırdım. Kızarmış ve ağlamaktan şişmiş gözlerini bana çevirdi, başını yana eğdi. "Evladım..." dedi hüzünle, hıçkırıklarını tutamayıp ağlamaya devam etti. Önümdeki masaları birbir geçerek bir labirenti tamamlıyormuş gibi masaya vardım. Dizleri önüne çökerek ellerini ellerimin arasına aldım, sıktım, ısıttım. Tırnaklarını avuç içlerime geçiriyor ve gözlerini kapatıyordu. Gözleri kapalı olmasına rağmen yaşlar akıyordu ve ben buna dayanamıyordum.
Gülten Abla benim her şeyimdi. 4 senedir tanıdığım kadın, benim için 'abla' kelimesinden daha fazlasıydı. Merhametti, özgürlüktü, dürüstlük, cömertlik, doğruluk, sevecenlik, iyimserlik, er olmak demekti. Çünkü ben bunların hiçbirini bir başkasından değil, ondan öğrenmiştim. Annem gibi büyütmüştü beni, annemden daha bağlı olduğum gerçeğiyle beraber.
"İyi misin ablam?" deyip ellerini öptüm. Cümlelerim ardı ardına sıralanıyordu, nefes nefeseydim. "Ne oldu? Biri bir şey mi yaptı? Söyle abla. Konuş benimle, haydi," diyerek ellerini öpmeye devam ettim. Beni durdurmak istercesine nefesini verdi ellerini çekerek elimin üzerine yerleştirdi.
"İyiyim evladım," dedi, gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya devam etti. En sonunda daha fazla böyle devam edemeyeceğine kanaat getirmiş olacak ki nefesini sesli bir şekilde verdi, başını tavana kaldırıp gözyaşlarını sildi. Beni dizlerimin üzerinden kaldırıp, "Gel," dedi, sandalyeye oturttu. "Konuşmamız gereken şeyler var."
"Kutay... Yavrum," derken elini yanağına attı, okşadı. "Bugüne kadar sana tek kelime etmedim. Ama artık dayanamıyorum, bu, içimi yakıp kavuran cehennem ateşi dinmiyor..."
"Söyle abla, anlat. Dinlerim ben seni sabaha kadar."
Güldü, burukça. Acısı yüreğinden yola çıkmış, gözlerine yansımış, dudaklarında can bulmuştu. "Bazen insan, yaptığı hataların bedelini bir ömür boyunca ödüyor yavrum. Aslında çoğu insanda böyledir bu. Bir hata yaparsın, geçti sanırsın ama geçmez," dedi gülümseyerek. Ardından tekrar etti gözleri bir noktaya dalmışken. "Geçmez..."
"Ben yanındayım abla, ne olur ağlama," dedim elimi gözünün altına atarak işaret parmağımın tersi ile yaşları silerek.
"Ben geçmişte bir hata yaptım evladım. Sevdim birisini," dedi burukça. Ardından gülümsemesi silindi, saf bir acıyla anlatmaya devam etti. "Çok sevdim. Genç kızdım, aşık oldum. Her şeyden, herkesten çok sevdim. Ben o oldum adeta, bütünleştim. O da beni sevdi, hoş. Güzeldi her şey. Yıllar böyle geçiyordu. Tam 8 yıl böyle geçti. O bana aşık, ben ona... Kelimelerimi oldukça aza indirgiyorum evladım. Çünkü, sanki konuşursam hiç susamayacakmışım gibi... Böyle kolay kolay anlatıyorum ama," deyip duraksadı. "Yaşaması boğazımda prangadır hâlâ."
Ellerini ellerimden çekti, gözlerime baktı. Gözlerini çevirip uzaklara baktı, arkasına yaslanarak kollarını önünde birleştirdi. "Cemal şiirleri okurduk birbirimize. O yüzdendir bu denli Süreyya'ya olan aşkım. Yıllar geçiyordu, biz hâlâ deli divane aşıktık. Sonra, bir gün... Aniden çekti gitti. İstanbul'u köşe bucak gezdim, aradım, taradım, sokakları tavaf ettim, bulamadım. Sonradan öğrendim ki evlenmiş. Kafayı yiyecektim. 8 yıllık aşkımızı nasıl bir çırpıda siler de evlenir, anlayamıyordum. Hem de hiçbir sorun yokken... Velhasıl, bıraktım onu öylece. Gidemedim peşinden, gel de demedim. Sonra, çocuğu olduğunu öğrendim," deyip titreyen dudaklarını birbirine bastırdı. Elini dudaklarının önüne getirip öyle konuşmaya devam etti. Boğuk sesi, böylece daha da boğuk çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMARİT
Teen Fictionizmarit: özür dilerim. (14.20) izmarit: şimdi, senden aldıklarımı, (14.20) izmarit: sana verme vakti sevgilim. (14.20) izmarit: ben seni çok sevdim. (14.20) ‼️ İzmarit 2019 yılında yazılmış texting bir hikâyedir ve o zamana göre yazılmıştır. 2024 yı...