| YETİŞKİN İÇERİKLİDİR. |
Takıntı, bağlılık, tutku, şehvet, ihtiras ve aşk...
Bay Midnight bunlardan fazlasıydı.
Belki bir şeytan, belki de bir canavar...
O; Rosa'yı yakıp kül etmeye yemin etmiş kör kütük âşığı, hayranı ve tek sevgilisiydi.
Ancak g...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Keyifli okumalar dilerim. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. ♥️
***
Oturma odası ve mutfağın tam arasında bulunan küçük, en fazla dört kişinin oturabileceği masamın etrafı arkadaşlarımla çevrelenmişti. Minik vişneli turtalardan birini iştahla ağzıma atarken meraklı gözlerinin üzerimde olmasını umursamadım. En iyi yapabildiğim şey, meraklı bakışları umursamadan hayatıma devam edebilecek kadar rahat biri gibi rol yapabiliyor olmamdı.
''Rosa,'' dedi Jenny ve gözlerim doğruca ona odaklandı. ''Seni hiç bu kadar kapalı giyinirken görmemiştim.''
Yutmak üzere olduğum lokmayı ağzımın içinde bir kez daha ağır ağır çevirirken içimden Bay Midnight'a lanetler yağdırıyordum. Gülümseyerek omuzlarımı silktiğimde ağzımda büyüyen lokmayı hızlıca yuttum. ''Hava soğuk. Dün gece de geç saatlere kadar dışarıdaydım. Üşüyor gibiyim,'' Dün gece Loui geldiğinde de aynı siyah boğazlı kazağı giymiştim. Kısa kollu tişörtler ya da dekolteleri bulunan kazaklarımdan hiçbirini giyemezdim. Vücudum morluklar ve ısırıklar içindeyken bir süre, en azından geçene kadar boğazlı kazaklar giymek zorundaydım. Pek çok kız gibi bedenimde bir erkeğin bıraktığı izleri başkaları görsün istemiyordum. Sürtük gibi davranıyor olmam öyle olduğum anlamına gelmezdi. Aslında her ikisi aynı kapıya çıkıyor olsa da sanırım benim de belli başlı kurallarım vardı. ''Çıplak gezmiyorum tamam mı? Lanet olasıca kış bitse de rahatlasak."
Geldiğinden bu yana pek fazla konuşmayan Mike, ''Yaz geldiğinde de bunalıp 'lanet olasıca yaz bitse de kış gelse' diyorsun, Rosa.'' dedi. Üzerindeki boğazlı beyaz kazağı gösterirken mavi gözleri parlıyordu. ''Uyumlu giyinmişiz. Bu nedense hoşuma gitti.''
Benim gibi tıkınmaktan başka bir şey yapmayan Loui birden kıkırdadı. ''Uyumlu olmak birlikte olmak anlamına gelmez.'' Gözlerimi onun bir şarlatana benzeyen şeytani yüzüne çevirdiğimde dudaklarımı 'sen öldün' dercesine kıpırdattım. Bana dudaklarını büzerek bir öpücük gönderdiğinde dişlerimi gıcırdattım. ''Ben uyumsuz birliktelikleri severim. Taş kalpli Rosa'ya onu toz oluncaya dek ezecek bir erkek yakışır.''
Bunu demesinin tek bir sebebi vardı: Benden Bay Midnight'la ilgili birkaç küçük bilgiyi almayı başarmıştı. Yüzünü tarif etmekten kaçınsam da takıldığım adamın yapılı, uzun boylu ve hayli seksi olduğunu söylemiştim. Loui'nin ellerini çırpışı, kemik görmüş Bulldog köpekleri gibi salya akıtan ağzı gözümün önünden bir türlü gitmiyordu. Loui için vücut, yüzden her zaman önce geliyordu. Bu konuda onu suçlayamazdım, haklıydı.
''Böyle bir seçeneğim olsaydı iri bir erkeğe kesinlikle hayır demezdim,'' diyerek Loui'yi susması için uyarmaya çalıştım. Ancak o ağzına minik turtalardan birini tıkarken bile kıkırdamaya devam ediyor, başını sağa sola bir deli gibi sallıyordu. ''Ne yazık ki çevremde öyle bir adam yok.''
