BENEKLİ

17. Bölüm

Selam tayfa,
Sayfanın altında çıkan boş yıldıza dokunun ki dolsun. ;-)
Keyifli okumalar..

-Gamze -

Sevgilimin göğsünde sabaha kadar mışıl mışıl uyudum. Barış resmen soba gibiydi, uyandığımda ter içindeydim.

-" Günaydın uykucu.!"

-" Günaydın yakışıklım. "

Gözlerine bakılırsa, o hiç uyumamış. Yine de feci çekici görünüyor insafsız!
  Güne, kusursuz fizikli, yakışıklı bir adamın kollarında, yüzlerle öpücükle uyanmak çok havalı oluyormuş.

   Yaşadığım bu an, hayallerimin çok ötesinde. Ama balkabağına dönüşme zamanı geldi. Annem durumu anlamasın diye erkenden çıktık otelden. Bu güzelim manzarada kahvaltı bile yapamadık, ona yanarım. Ben de iyiden Barış'a benzedim, aklım fikrim yemekte.
Bursa'ya girmeden önce Barış'ın telefonu çaldı.

-"Söyle Rıza...fark etmez... tamam."

Bu konuşmadan hiçbir şey anlamadım. Meraklı sevgili konumuna düşmek istemiyorum ama çok üstü kapalı bir konuşmaydı. Neyse ki ben sormadan kendi açıklama yaptı.

-"Bu gece dövüş var. Rıza, yeri ve rakibimin kim olduğunu söyledi."

-"Niye dövüşüyorsun?"

-" Öncelikle, birini dövmek iyi geliyor, rahatlıyorum. Parası da güzel tabi.!"

-" Stres atmak için başka bişey yapsan olmaz mı? "

-" Çıplak ayakla toprağa mı basayım?"

Bu söylediği bana da komik geldi.

-" Hayır ama dövüşmeyi de bilmiyorsun ki! Ha bire dayak yiyip geliyorsun. "

-" Sen bir de rakiplerimin halini gör.! Bu gece 4 te evde olurum. Saatini kur."

-" Niye?

-" Dövüşmeyi bilmeyen sevgilinin morluklarına krem sür diye."

-" Kreme ne gerek, öpersem geçerler!"

Ani frenle az daha torpidoya yapışıyordum.

-"Kızım yapmasana şöyle. Kurdurduğun fantazi sayesinde arabayı kullanamıyorum. Kan beynime değil başka bir tarafıma pompalanıyor."

Oturduğu koltuktan hafifçe kalkıp, pantolonun ön kısmını düzeltti.
Radyoyu açıp gözlerini kapadı. Birkaç derin nefes alıp, yola devam etti. Bu adamın hormonlarıyla başı dertte!

  Eve varır varmaz duşa girdim. Sonra da kahvaltıyı hazırladım. Bugün ev işi annemde, yemekler bende. Melahat teyze bir müddet kardeşinin yanında kalacakmış.

   Kahvaltılıkları masaya taşıdım. Çay demlenene kadar kurufasulyeyi ocağa koydum. Biz kahvaltımızı yapana kadar pişmiş olur. Akşam döndüğümde de pilavı yaparım.

-" Anne kendini fazla yorma olur mu? Ev temiz zaten. Oynak bir süpürge tutsan yeter."

Bu tabiri Melahat teyzeden öğrendim. Dip köşeye girmeden ortayı süpürmek demekmiş.

-Barış -

   Bu gece ateşe sarılıp uyuyacağım dediğimde yanılmamışım. Gamze gibi uykucu birini daha görmedim. Taş gibi sevilin var, kullansana be kızım!

  Uykusunda sürekli dönüyor, anlamsız birşeyler mırıldanıyor. Zaten sarılıp uyumamız yeterince zor değilmiş gibi bir de uykusunda çıplak tenimi okşuyor.