25. Bölüm

54.2K 1.9K 76
                                    

Selam canlarım.. Bölüm yorumlarınızın hastasıyım. Siz nasıl yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorsanız, ben de yorumlarınızı öyle bekliyorum. Hikayemle ilgili güzel cümleleriniz için teşekkürler @bilinmezller ve @smyrne
  Kelime hatalarım oluyor ama kimse de çıkıp acımasızca eleştiri yapmadı. Wattpad in en kaliteli, en anlayışlı okuyucularına sahibim. Hatalarımdan dolayı tekrar affınıza sığınıyorum.
Çoook Seviliyorsunuz.






-Gamze -

  İçime çektim sevdiğimin kokusunu. Gür saçlarını okşadım. Zaman mekan kavramını yitirdim o an.. sadece Barış var, sadece biz varız.
  Babamın imalı sesi ve kardeşlerimin üzerime atlamasıyla dünyaya geri döndüm.
   Ali'nin yolda gelirken planladığı kız verme merasimi çok güzel oldu. Barış'ın beni gördüğündeki yüz ifadesi tüm bu çabaya değdi.
  Barış elimden tutup beni eve yönlendirdiği sırada babam seslendi.
-" Hoşgeldin kızım. Babanı öpmek yok mu?"
Benimle dalgamı geçiyor? Bana ne zaman sarıldı ya da öptü ki şimdi istiyor. Aylarca gelmediği zamanlarda eve dönüşlerini hatırlıyorum da, ben koşup boynuna sarılacağım sırada o sadece öpmem için elini uzatırdı. Şimdi de geleneği bozmaya niyetim yok.
  Yanına yaklaşınca kollarını açtı, sağ tarafına geçip havada olan elini aşağı indirdim ve öptüm. Ben geri çekilirken kaşlarını  çattı. Durumdan pek hoşnut olmadığı belli oluyor. Eee..  Ne yapasın, bir gecede baba-kız kucaklaşmasını öğrenemiyor insan!
  Barışın yanına gidip elini tuttum. Yüzüme bakıp gülümsedi. Sonrası çok hızlı oldu. Kapıdan içeri koşarak girdik. Barışın çekiştirmesiyle kolum kopacaktı, ne bu acele anlamadım? Aynı hızla benim kaldığım odaya girdik. Melahat teyzeyle Ardanın yüzünü birkaç saniye ancak görebildim.
-" Barış ne olu..."
Kapıyı kapar kapamaz beni kucağına aldı ve dudaklarımı lâl etti. Daha önce hiç ölmediği gibi öptü. Fazla aceleci, sert.. ama canımı da yakmıyor. Beni yere bıraktı ama kollarını çekmedi. İyi de oldu, bacaklarım pelteye döndü. Tek başıma ayakta duracak gücüm kalmadı. Dudaklarımdan uzaklaşmadan konuşmaya başladı.
-" Bir daha asla bensiz başka bir evde kalmak yok.!"
-" Peki.. Barış bunları daha sonra konuşsak olur mu? Herkes dışarıda ve bizim ne yaptığımızı tahmin etmeleri zor değil. Burada biraz daha durursak utancımdan dışarı hiç çıkamam haberin olsun!"
-" Öyle olsun bakalım. Akşama benimsin nasıl olsa!"
  Benimsin derken mecazi anlamda söylemiştir değil mi? Allahım o gülümseme hiç hayra alamet değil!
Kapıyı açıp geçmem için yol verdi.
  Ev aynen bıraktığım gibi.  Zaten birkaç haftada ne değişecekse.. Evin kokusunu bile özlemişim. Kendimi buraya ait hissediyorum.    
  Tam olarak Barışa ait.
-" Gamzem, güzel kızım evine hoş geldin."
Melahat teyze öyle içten sarıldı ki, gözlerimin dolmasına sebep oldu.
Arda-" Anne bırak kızı, oksijensizlikten ağlıyor bak! "
Melahat teyze beni bırakınca Arda gelip sarıldı.. Sarıldı.. Hâlâ bırakmadı.
-" Arda bırak kızı, yakarım gençliğini.."
Murat -" Oha lan kardeşindende mi kıskanıyorsun? özlemiş yengesini çocuk!"
-" Ben onun yengesini... Neyse niyetleri ortaya dökmeyelim! "
Bana bakıp gene o gülümsemeyi yaptı. Kızarmaya başlamadan önce aklıma ilk gelen şeyi söyledim.
-" Ben çok acıktım!"
-" Oy kuzum bak sana neler hazırladım."
   Salondaki büyük masada servis tabaklarını koyacak kadar yer kalmış. Kimse Melahat teyze kadar marifetli ve hızlı olamaz. Kadın bütün hünerlerini sergilemiş. Hemde benim için! Peki ya annem nerede? Türkiyeye döndüğümden haberi varmı acaba? Daldığım düşüncelerden kendime getiren, Ardanın gözümün önünde salladığı yaprak sarma oldu.
  Pahalı otellerin açık büfelerindeki , yerli turistlerin yaptığı gibi tabağımı tepeleme doldurdum.
    Bunların hepsini yiyebilecek miyim? Hayır.  Maksat gözüm doysun.
  Ali-" kaptan yaa, sen de dizilerdeki gibi Gamzeye süpriz nikah mı ayarlasaydın acaba!"
-" Ne çok dizi izliyorsun kardeşim(!) Hem Gamze için hiçbirşeyi aceleye getirmek istemiyorum. Adet neyse , beneklimin hayalinde ne varsa hepsini yapsın içinde ukde kalmasın istiyorum. Bu yüzden önümüzdeki aya tarih aldım. "
  Sarmayı yutamadım,boğazımda takılı kaldı. Öksürük krizim Ahmetin uzattığı suyu yudumlamamla geçti.
-" İyiki acele etmiyorsun Barış (!)"
Barışa yaptığım imaya Arda dönüş yaptı.
-" Geçmiş olsun Gamze, annemler iki sokak ötede ev tuttular bile!"
  Barış elini bacağıma koydu. Güven vermek istiyor sanki! Melahat teyzenin ise kaygı dolu bakışlarına gülümseyerek cevap verdim.
-" Çok sevindim, sizden uzakta olmayı hiç istemiyorum. "
Barış bacağıma koyduğu elini oynatmaya, tatlı tatlı okşamaya başladı. Yüz ifadesiyse " Seni şuracıkta öpebilirim " diyor. Bir an önce evlenmek hepimiz için daha iyi. Hem Barışın tavan yapan libidosu heba olmaz, hem ben de piç gibi ortada kalmamış olurum.
  Barışın ailesi beni her ne kadar kızı gibi sahiplense de, annem ve babamın beni umursamaması tam da böyle hissetmeme sebep oluyor.
  İtiraf ediyorum evlenmeyi ben de çok istiyorum. Barışın bana her dokunuşu erimeme sebep oluyorken, öpüşmemiz hiç bilmediğim yerlerin sızlamasına sebep oldu. Şimdiyse daha ilerisini, yani sevişmenin nasıl birşey olduğunu çok merak ediyorum. (Şuan konuşan ben değilim, içimdeki aşüfte!)
  Ama bu elin dokunuşları hiç de iyiye gitmiyor. Durması için elini yakaladım, kenara ittim. Sert bakışlarına meydan okuyup aynı tavırla karşılık verdim.
  Ali-" Siz olmuşsunuz oğlum! Tam da evli çiftler gibi konuşmadan kavga etmeye başlamışsınız."
  Melahat teyze -" Gamzem anlatsana, kaçmayı nasıl başardın? "
  Masadaki herkes kafasını kaldırıp bana odaklandı. Ahmet, Kerem, Murat bile..Zaten beni kaçıran onlar değil mi? Ama benim tarafımdaki gelişmeleri bilmiyorlar tabi. Bu ilgiye karşılık anlatmamak olmaz!
-" Evdeki koruma ordusu yüzünden kaçmayı düşünememiştim bile. Yaşadıkları evin etrafında başka bir ev yoktu, ıpıssız bir yer. Barış, seni almaya gelecekler deyince, planı kafamda yapmıştım. İki gün boyunca,  fizikleri bana benzeyen çalışanları gözüme kestirdim. Tek sorun onları nasıl ikna edeceğimdi. O işi de Kerem halletti. Bana yolladığı notu kıza gösterince hiç tereddütsüz kabul etti. Sonrasını biliyorsunuz,  kız peruğu takıp arabaya bindi. Göz bandını taktığı için kimse durumu çakmadı. "
Kerem-" Peruk olayını iyi düşündün Gamze. "
-" Kulakları çınlasın, o işi  Ayşe abla halletti. Kadın, bütün korumaları parmağında oynatıyor."
Melahat teyze -" Sevilen sayılan biri demek!"
-" Ya evet, çok sevilen biri(!)"
Gülmemek için zor tuttum kendimi.
Ali-" Vaay, kaleyi içeriden fethetmişsin. Şu güzelliğine, tatlılığına kimse dayanamaz zaten."
Barış -" öhö öhö"
Arda-" Helal abicim dur sana soğuk su getireyim! "
  Ali sağdan, Arda soldan inatla damarına basıyorlar. Yazık benim sevgilime. Bu sefer de ben, sakinleşmesi için elimi Barışın bacağına koydum. Aynı onun yaptığı gibi okşamaya başladım. Elimi yakalayıp masanın üzerine koydu.
-" Yapma! Kot çok dar, canım acıyor."
Başta ne demek istediğini anlamadım. Gözüyle pantolonun önünü işaret edince jetonum düştü. Adama eziyet ediyorum farkında değilim!! Biz fısıldaşınca  dikkatleri üzerimize çektik. Bu grup kadar meraklısını görmedim arkadaş! Konuyu değiştirme vakti geldi. 
-"Yaa Barış, ben zannettikleri kıza birşey yapmazlar di mi?"
-" Sikimde değil!"
-" Bari sofrada küfür etme oğlum. Vallahi bereket mereket kalmadı evde.
 -" Annen haklı Barış, şu diline hakim ol biraz. Evlendikten sonra, her küfür edişinde alırım 100 liranı ona göre.!"
-" Zevkle veririm güzelim!"
Kerem-" Merak etme Gamze, kıza birşey yapacaklarını zannetmem. En fazla işten atarlar. Ama kızın hesabına yatırdığım parayla uzum süre idare eder."
Barış -" Sana olan borç defterim çok kabardı kardeşim. Nasıl öderim bunları? "
-" Eyvallah de, yeter! Ben artık kalkayım. Mağlum, hanım yolumu bekliyor."
  Kerem içeri girmeyi hiç istememişti.  Yorgun olduğu için sanmıştım.  Melahat teyze zorla oturtmuştu masaya. Hanım bekler ne demek ya? Kerem evli miydi?  Peki ya Sunam, onu kuma olarak mı istiyor?
  Melahat teyze -" Ben Sunayı aradım.  Haklı olarak mahalleye gelmeye çekindiğini,  seni evde beklemek istediğini söyledi. Gamzecim sana da çok selam söyledi."
-" Biri bana herşeyi anlatabilir mi?"
Kerem-" Ben gidiyorum, siz anlatırsınız Gamzeye."
  Kerem uçarak çıktı evden. Masadaki herkes olayı birbirinin ağzından alarak anlatmaya başladı. Sunam, canım kuzenim sevdiğine kavuşmuş ama babasının onu sattığı gerçeği bunu hafifletmiyor.
-" Mahalleye gelmeye niye çekiniyor, anlamadım ?"
Arda-" Kapının önündeki arabayı ve Sunanın yokluğunu gören herkes durumu anlamakta zorlanmadı. Babası satmış kızı baksana düğün falan olmadı diyorlar. Düğün olana kadar, oraya gelemem diyor Suna."
-" Peki düğün ne zaman? "
-" Haftaya pazar"
Hepsi aynı anda söyledi.
Detayları öğrenmem için Sunayla konuşmam şart.
-" Barış, yarın beni Sunaya götürür müsün?"
-" Pazartesi götürürüm olur mu? Kerem de hafta sonunu Sunayla geçirmek ister"
Cümlenin devamını yalnız benim duyacağım şekilde söyledi.
-" Yarın benimsin!"
Ateş basıyor gene, kan yanaklarıma hücum etti. Kafamı çevirmeye fırsat kalmadan Barışın beni tuttuğu gibi yanağımı ısırması bir oldu. Herkesin içinde!
Ali-" Fondöten kullan bebeğim, kızardığın belli olmaz."
-" O zaman da çillerim kapanıyor."
Ali-" Geriye iki seçenek kalıyor; ya ısırılmaya alışacaksın, ya da biraz utanmaz olacaksın! "
Ahmet -" Ali haklı!"
-" Ahmet bari sen yapma. Uyma şunlara! "
Ahmet -" Bütün gün sevgilinle birlikte çalışıyorum. Akşam da bu lavukla aynı yerde kalıyoruz. Körle yatan şaşı kalkar yengecim!"
Ali-" Ben kaçar gençler.!"
Ahmet -" Dur,  ben de seninle geleyim.  Hatta yolunun üstüyse beni de eve bırakıver."
  Hepimiz kahkahaya boğulduk. Bunların hepsi birbirinden serseri ama genede seviyorum. Bana ailemden yakın oldular.
  Çocukları yolcu ederken Barış kolunu üzerimden çekmediği için, ikisiyle de üçlü kucaklaşma yaşadık.
  İçeri geçince sofrayı toplayan Melahat teyzeye yardım edeyim dedim.
-" Kızım sen o kadar yol geldin. Neler atlattın. Geç şu koltuğa uzan bakayım.  Bu iki sıpa ne işe yarıyor? "
   Canıma minnet! İkili koltuğa yayıldım resmen.

-Barış -

  Beneklim gelişiyle ev, yuvam oldu. Kokusu anında bütün evi sardı. Bahçedeki iğde ağacının baharda açtığı çiçek kokusu bile eve bu kadar sinmiyor.
   Biz biraderle masadaki tabakları mutfağa taşırken, annem Gamzeye Türk kahvesi yapıp elime tutuşturdu.
-" Al oğlum, kızcağız yorgundur, kendine gelsin. "
Arda-" Ne biçim kaynamasın sen anne! İnsan gelinini bu kadar şımartır mı?"
-" Ne gelini?  Kızım o benim. Elimde büyüdü sayılır. Şimdi de nüfusumuza alacağız."
-" Annem ( öpücük), bitanesin sen!"
-" Hadi oğlum, kahve soğuyacak."
  İçiri girdiğimde böyle bir manzarayla karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Gamze, kırlenti kafasının altına almış, uyuyor. Bu kadar uykucu birini daha görmedim. Benim uykuya geçişim en az yarım saat sürer. Gamzeninse  yanından yastık geçmesi yeter. Hatta yastığa beş kala uyur.
   Elimdeki kahveyi içeri götürüp tezgaha bıraktım.
-" Ne oldu oğlum? Niye içmedi Gamze?"
-" Uyuya kalmış beneklim! Ben onu yerine yatırayım. "
  Sarsılırsa kırılacakmış gibi dikkat edip kucakladım beneklimi. Gerçi bacağından tutup sürüklesem de uyanmaz ya neyse! Yatağa yatırınca odadan çıkıp doğru kendi odama gittim.
  Önce duş aldım. Sonra pijamalarımı giyip aşağı indim. Odaya girdiğimde annem Gamzeye pijamalarını giydirmiş, üzerini örtüyordu.
-" Hayırdır oğlum?"
-" Hiiiç öyle bakma anne. Bu akşam Gamzeyle uyuyacağım o kadar!"
-" Yok ya! Nah yatarsın?"
-" Bana edepsiz diyene bak. Anasının oğluyum işte! "
-" Ne dersen de, evlenmeden elini süremezsin kıza."
-" Anne ne saçmalıyorsun? Uyuyan kıza tecavüz mü edeceğim? Sarılıp uyuyacağım sadece, söz! Bu gece beneklimle yatacağım o kadar. Kafamın tasını attırma, gecenin2 si demem, bulur gelirim bir imam, kıyarım nikahı."
-" Tamam be deli oğlan!.  Ama söz verdin bak, evlenmeden önce kıza dokunmak yok."
  Annem konuşurken ben onu omuzlarından tutup odanın dışına çıkardım. Kapıyı arkasından kapatıp kitledim. Çünkü annemi tanıyorum. Saat başı gelip bizi kontrol eder.
  Sevgilimin yanına uzandım hemen. Kolumu kafasının altından geçirip göğsüme yatırdım.  kokusunu içime çekerken gözlerimi kapandı.
  Burnumu gıdıklayan saçlar yüzünden uyandığımda heryer aydınlıktı. Gamze arkasını dönmüş ben de beline sarılıyorum. Duvardaki saat 10u gösteriyor. Ne ara uyudum?  Ne zaman sabah oldu hiç anlamadım. Gamze'deki bu uyku bulaşıcı sanırım.
   Şimdi, bi sabah sevişmesi ne iyi giderdi be!
  -" Barış, şuna sahip çık popom acıdı yeminle.!"
-" Sen de o güzel kıçını bana dayamıcaktın güzelim!"
Tam kaçacağı sırada belinden tuttum.
-" Nereye gidiyorsun bal kabağım? "
-" Bal kabağı ne ya? İnsan sevgilisine öyle mi der? "
-" Ne der?"
-" Prensesim !"
-" Saat 12 yi çoktan geçti küçük cadı. Akşamki prenses, bal kabağına dönüşmüş! "
Elini saçlarına götürdüğünde ne demek istediğimi anladı.
-" Bakma Barış, beni bu halde görmeni isyemiyorum. "
-" Saçmalama sevgilim. Seviştikten sonra saçlarının düğümünü açamayacaksın bile! Ve inan o halini her gün hayal ediyorum"
-" Sapıksın sevgilim."
-" Hemde nasıl! Ölüyorum Gamze.."
  Öpüşürken kadınlığını kendime bastırdım.  Kalbim nerede atıyor hissetsin istedim. Ama durum çok farklı oldu. Öpüşme şiddetini arttırıca küçük sevgilim erkekliğime sürünmeye başladı. Ağzından küçük iniltiler kaçtığında gelmek üzere olduğunu anladım. Biraz yardımın tam zamanı. Ellerimi pijamasının altından sokup göğüslerini avuçlarım.  Parmaklarımla uçlarını sıktığımda dudaklarımdan ayrılıp titremeye başladı. Tam vaktinde ağzını kapamayı başardım. Yoksa beneklim bütün evi orgazmın çığlığıyla inletecekti.
  Titremesi azaldığında kızamaya başladı. Utanıyormuymuş benim bal kabağım!
  -" Demek zirveye ulaştığında çığlık arıyorsun!"
-" Ya Barış, utanıyorum zaten, yapma!"
-" Az önce bütün evi ayağa kaldırıyordun benekli!  Şimdi utanıyor musun? "
-" Ben.. nasıl oldu anlamadım, senin şeyin benimkine dokunduğunda istemsizce sürtünmeye başladım sonra.."
-" Tamam sevgilim, tamam. Suçlu gibi anlatma! Bunun adına ön sevişme deniyor. Finalinde benim içine girmem gerekiyordu ama sana bu bile yetti. Çok duyarlısın , ne yapacağız bakalım? "
-" Kötü mü?"
-" Canıma minnet! Bana her zaman hazır olacaksın. Hadi sen duşa gir, ben de sana patates kızartayım. "
-" Buna alışabilirim!"
-" Sen yine de fazla alışma güzelim. Ben taş fırın adamıyım..."
Gamze,zonklayan ereksiyonumu sıkıp bıraktı. Canımın yanması bir yana, artık onu yatıştırmam imkansız hale geldi.
"... ebeni.."
" Taş fırın diyordun? İşte böyle adamı iki büklüm yaparım! Hadi şimdi kahvaltımı hazırla yakışıklı!
-" Gamzeeee, şunu bil, intikamım acı olacak! "

 

BENEKLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin