5.Bölüm

93.1K 3.3K 580
                                    

-Barış -

      1 saat sonra yola çıkabildik. Açlıktan ölmek üzereyim. Hani bir reklamda diyordu ya; açken sen nesin? diye, ben tam bir mağara adamı oluyorum.

    Arda yan koltukta surat asıp oturuyor, anneler ve Gamze de arka koltukta oturuyordu. Melis’in son anda işi çıkmış. Aslında gelmemesi isabet oldu yoksa arka taraf kucak kucağa gidilecekti.

- "Saat olmuş 10, oraya varmamız 11, yarım saate kahvaltı hazır olsa, oldu öğlen. 1 saatte ben evi badana yapardım, siz ne yaptınız hazırlanırken?"

Ben açlıktan söylenirken, Gamze çantasından bir gofret çıkardı. Paketini de açıp bana uzattı.

- "Al bakalım sevimli canavar, ye de sakinleş."

    Gofreti elinden kaptığım gibi, bir ısırıkta yarısını mideye indirdim.

Gözlerimden perde kalktı sanki. İkinci ısırıkta gofret bitti, kan şekerim yükseldi. Mutluktuk hormonlarım kendi aralarında konuşmaya başladı.

- "Seviyorum kız seni."

Neden herkes bana şok olmuş bana bakıyor?

Siktir! ben bunu dışımdan söylemiş olamam di mi?
Gamze kıpkırmızı, demek ki söylemişim.

Hemen uzanıp radyoyu açtım.

"seviyorum seni, ekmeği tuza banıp, banıp yer gibi..."

-" puhaha.. abi üzerine tüy diktin, haberin yok."

- "Arda!, güleceğine frekansı değiştir dingil!"

"aşk mı lazım, dert mi lazım, söyle sevgilim bize ne lazım..."

- "aha haa.. Abi bırak dağınık kalsın. Aşksız şarkı mı olur? Ya da radyoyu kapat, ben size mini mini bir kuşu söyleyeyim."

    Melis gelemiyor diye amma bozuk atmıştı it, bakıyorum da şimdi çok eğleniyor.
    Neyse ki anneler koyu bir dedikodunun içindeler. Dikkatleri dağılmış.

   Köye gelmek üzereyken telefonu çıkarıp, rehberden Hakan'ın numarasını tuşladım.

- "Koçum biz geldik. Hazırlat sofrayı."

    Arabayı park edip köyün içine girince anneler dağılmaya başladı. Arkadaş bu kadın milletinin alışveriş tutkusu nedir ya? Dantelden tuvalet kâğıdı görseler, alacaklar.

- "Hoop. Hanımlar dağılmayın. Kahvaltı hazırmış. Alışverişi sonra yaparsanız."

- "Oo kaptan, sen gelir miydin buralara?"

- "Naber kardeşim? Sofra üst katta mı? Ölüyorum lan açlıktan."

- "Hazır kardeşim, yukarı çıkın."

Cumalıkızık'ın en sevdiğim yanı, köylünün yaşadığı evi, misafirlere açıyor olması.
   Burası, onların sadece iş yerleri değil, yaşadıkları kök saldıkları evleri. Amaçları salt para kazanmak olsaydı, seni evinde hissettirecek güler yüz ve samimiyetle, el emeği hazırladığı ürünleri üç kuruşa servis yapmazlardı.

   Unesco burayı boşuna dünya mirasına almadı.
Her taşı, dokusu, evi, el değmeden günümüze kadar kalmış. Şimdi dışarıdaki aç piyasa buraya el atamıyor çünkü değil ev yapmak ya da satmak, üzerinde yürüdüğümüz sokak taşlarını bile oynatamıyorlar yerinden.

    Üst kattaki büyük odaya enfes bir yer sofrası kurulmuş. Reçeller, hamur işleri, sarma, baklava, sıcak ekmek... Allah’ım sana geliyorum.

BENEKLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin