-Barış -
Gamze'nin gitmesiyle ben de yerime geçtim. Nasıl olsa öğle arası hesabını sorarım stajyer Mustafa’ya.
Gamze'nin bu lavukla konuşması, içimdeki kıskançlık korunun daha da harlamasına sebep oldu.
Öğlen arasında, Mustafa’yı bankanın yanındaki lokantaya girdiğini görünce, arkasından ben de gittim. Garsonu çağırmak için elini kaldırdığı sırada, karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum.
Garson yanımıza gelince, sakin bir şekilde siparişimi söyledim. Mustafa da söyleyince, çocuk uzaklaşır uzaklaşmaz sordum;
- "Anlat! Gamzeyi nereden tanıyorsun? Aranızda ne var?"
-" Gamze aile dostunuz ya da komşunuz mu? O aileyi iyi tanırım, aileden değilsin. Bak Barış, onu abi gibi kolluyorsun belli. Ama inan niyetim kötü değil"
-" Lan ne abisi dingil? Seviyorum ben o kızı."
Yüz ifadesinden, şaşırdığı belli oluyor. Sonra bir anda ciddileşti.
- "Anladığım kadarıyla tek taraflı bir sevgi bu. Çünkü Gamze seninle ilgileniyor gibi durmuyordu. Hatta yüzüne bile bakmadı giderken. Demek ki şartlarımız eşit, rakibimsin!"
Birden şartelim attı, ölüm fermanını imzaladın Mustafa. Bu gece maç da yok, sen çıkacaksın ringe.
Tek laf etmeden kalktım masadan, mesai başlamadan önce, bizim tayfaya ayrıntılı bir mesaj attım.Artık içim rahat, güzel güzel çalışabilirim.
Akşam iş çıkışında, bankanın önüne, bir aracın park ettiğini gördüm. Camları siyah, içi görünmüyor.
Mustafa, bankadan çıkar çıkmaz, aracın içinden maskeli iki adam indi, Mustafa’yı bagaja atıp uzaklaştılar.A a güpegündüz, yol ortasında adam kaçırıyorlar. Ne günlere kaldık(!)
Ben de hemen arabama atladım. Kravat ve ceketten kurtulup, arka koltuğa fırlattım. Gazı köklediğim gibi Mudanya ya, hangara gittim.
Hangardan içeri girer girmez sıcaklık yüzüme vurdu. Dışarısı ne kadar soğuksa, içerisi bir o kadar sıcakmış.
Spor aletlerinin bulunduğu alanda, gözleri bağlı, sandalyeye oturtulmuş bir adet stajyer Mustafa bekliyordu beni. Yanından geçip, direkt üst kattaki odama çıktım. Kapıyı kapatma gereği bile duymadan ürerimdekileri çıkarıp, odamda bulunan banyoya girdim.
Sıcak suyun altında sinirim geçer sanmıştım ama olmadı. O it aşağıda beni beklerken, sinir kat sayım her saniye artıyor. Fazla oyalanmadan suyu kapadım. Belime bir havlu bağlayıp banyodan çıktığım gibi Ali ile burun buruna geldik.
-" Oha lan, bok gibi kas yapmışsın."
- "Çalış, senin de olur koçum."
- "Benimkiler ideal birader, doğal duruyor. Zaten bu halimle bile öğrenci ve velilerden kurtulamıyorum. Senin gibi gezsem oracıkta sikerler beni. Namusumdan olurum valla."
- "Sen de namus da mı vardı?"
- "Yok mu?"
- "Siktir lan, çükünün üstünde 'Fatmagül’ün suçu ne' yazan donla gezdin bütün yıl."
- "Harbiden ha, kızlar kopuyordu espriye. Bir tek siz anlamadınız."
- ‘’Çıksan da giyinsem diyorum!"
- "Gizlimiz saklımız mı var?"
- "Yok canım, olur mu hiç. Al çükümü, arada kullan getir. Siktir git Ali."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENEKLİ
RomansaO kızıl güzel, masamıza ilk oturduğu an içime kor bıraktı. Onu asla kardeşim olarak görmedim. Yüzündeki her bir çilin yerini ezbere biliyorum. Bir gün benim olacak. Tek yapmam gereken büyümesini beklemek. - Komşu çocuğu Barış- ...