9. Bölüm

75.4K 2.4K 142
                                    


     -Gamze'nin tuhaf akrabaları-

  Babamlar 4 kardeşler. 3 erkek bir kız. Ailenin çapkını ve dolandırıcısı, büyük amcam Tayfun.

   Ortanca erkek, babam oluyor. Onu  pek tanımadığım için yorum yapamıyorum.

   Yobaz ve hasta ruhlu olansa, küçük amcam Tuna.

   Uzakta da olsa gönderdiği hediyelerle beni mutlu etmeye çalışan en küçük kardeş, halam Seda.

   Tayfun amcamda macera çok. Mesela, 6ay boyunca ben kanserim, ilaçlarım çok pahalı deyip, bütün sülaleden para topladı. Ne kadar uğraşsak da ne doktor adı verdi ne de hastane. Ben bas bas bağırdım yalan söylüyordur diye ama kimse dinlemedi. Hele ki babaannem habire ağlayıp az para kopartmadı babamdan. Sonra ne oldu? Kanser değildim, borçlarım vardı, verdiğiniz paralarla onları kapadım dedi. Pişkinlikte level atladı adam.

   Çapkınlıklarıyla da çok ünlüdür Tayfun amcam. Yengem, onu yakalamaktan bıktı. Amcam hovardalıktan bıkmadı. Kadriye yengem hafta içi sık sık işyerini arar konrol ederdi amcamı, hafta sonları da yalnız dışarı çıkmasına izin vermezdi. Ama yengemi atlatmak amcam için çocuk oyuncağı.

    Ben sekiz yaşındayken amcamın izinli olduğu bir gün beni "gel yeğenim, seni parka götüreyim" diye çıkardı evden. Çocuğum daha, havalara uçtum. Saf yengem ;"ay Tayfun çok iyi akıl ettin. Kız baba yüzü görmüyor bari amcası kol kanat gersin"dedi.

  Yürü yürü bizim mahalleden çıktık. İki parkın önünden geçmiş ama hiçbirine girmemiştik. Sonunda çalıştığı otomobil tamirhanesinin önünde durduk.

" Şimdi sen burada otur, bekle beni. İşimi halledip döneceğim hemen." Deyip gitmiş, ancak 3 saat sonra gelebilmişti. Bir de utanmadan;
"Sakın yengene ve annene buraya geldiğimizi söyleme. Biz parka gittik tamam mı?" Demez mi utanmaz adam!

8 yaşında bir kız çocuğunu, en az 5 adamın bulunduğu tamirhaneye nasıl bırakabilirsin? O gün nasıl korktuğumu bir ben bilirim.

Amcamın patronun çelimsiz oğlu Mustafa da gözünü kırpmadan beni izlemiş sonra da yanıma gelip," büyüyünce evlenizcez seninle" demişti. O an korkudan bayılacaktım.

   Orada oturmuş beklerken, işçilerin konuşmalarına istemeden de olsa kulak kabarttım.

- Gene gitti karıya.
  - Tadını aldı ya, bırakamıyor tabi.

Hemen kulaklarımı kapadım. Kabaran kulaklarım kopaydı keşke. Beni fark ettiklerinde konuşmayı kestiler.

  Mustafa yı bankada tekrar görmem anılarıma yolculuk yapmama sebep oldu.

   Yengecim amcamı son yakalayışında , "bu defa bitti" deyip evden defetmişti. Amcam da çok büyük yemin edip, 40 gr Adana burgusuyla gelince, "son kez affediyorum" dedi. Kaçıncı son kez se artık. Benim tamirhane maceramın, bu yeminden 3 gün sonra olması da, ayrı bir ironi tabi!

   Tayfun amcamın iki çocuğu var. Bora  benden 4 yaş büyük. Abant Üniversitesinde gastronomi okuyor. Bu sene son yılı. Bir de benden 3 yaş küçük olan Eda var. Bora yı ne kadar seviyorsam Eda'dan da o kadar hoşlanmam. Gölgesini bile kıskanan bir kız çünkü. Suna da benim gibi fazla takılmak istemez onunla ama aynı apartmanda oturdukları için mecbur katlanıyor.
     Küçük amcam olacak iğrenç mahluğun adı Tuna. Adı batasıca. Girdiği bütün işlerden kovulunca (nedense artık(?)) çalışmaya pes etmiş. Şimdi bütün gün camda pinekler, mahallenin karısına kızına ağzının suyunu akıtarak bakar utanmadan. Hele ki biraz dekolte giymiş biri geçmesin, camdan düşmek pahasına kadın gözden uzaklaşıncaya kadar dikizler.

    Milletin içinde imanlı takılır (Tabii artık kimse yemiyor) ama eli çükünde gezen şarlatandan  başkası değildir.

   Geçimini ise birlikte yaşadıkları babannemin emekli aylığından ve karısının, yani ciciannemin ( buralarda küçük yengeye böyle dedittirir büyükler) gece gündüz göz akıtarak örüp sattığı dantel paralarından sağlar. Amcam, 9 yaşındaki oğlu Yusuf'u el üstünde tutarken, kızı Suna yı oldum olası sevmez her fırsatta ezerdi. Suna ile aynı yaştayız, en iyi arkadaşım ve sırdaşım olur kendisi. Aptal amcam "erkeklerin içinde ne işi varmış bir kızın? Okumayı versin" deyince, Suna buna da boyun eğmişti. Ama neyse ki liseyi dışarıdan okumaya ikna etmişti babasını. O, bu dönem liseyi bitirecek, benim aksime çok çalışkan bir öğrenci. Geçtiğimiz hafta sonu son sınavlarına girdi. Dikkati dağılmasın diye  iki haftadır kendimi tutmuş, Barış'la olan olayları anlatamamıştım. Ama artık hasret bitti çok şükür.

Amcamla aynı ortamda durmaya bile katlanamadığımdan, yarın akşam bize gelmesi için kuzime mesaj attım.

    Tuna amcam beni ne zaman görse:
" Yosmalar gibi ne işin var dışarıda?"
"Yine Melahat lere mi gittin? Oğlanların içinde de böyle kırıtıp gülüyor musun aşüfte gibi?"

Bu adam beni zorla orospusu yapacak.

  Son 1 yıldır ne selam veriyorum ne de konuşurum onunla. Bayramlarda mecburiyetten bir araya geldiğimizde de yokmuş gibi davranırım ama şerefsizin evladı herkese ilan eder gibi bağırır : "Gamze sen benim elimi öpmedin!"göze batmamak için minimum temasla elini tutar, öper gibi yaparım.

  Veee en sevdiğim akrabam halam Seda. 17 yaşındayken, mafya bozuntusu bir adama zorla vermiş dedem. Ben ilkokula yeni başlamıştım o zaman. Çok ağlamıştı güzel halam, hatta evden kaçmaya bile çalıştı ama beceremedi. Halam, rahmetli dedem için mezarında ters dönsün inşallah der hep.  Almanya'da yaşıyorlar. Küçükken halamın gelişini Hacı yolu gözler gibi beklerdim. Çünkü en pahalı hediyeleri bir tek o alırdı.
Suna'yla İkimizi bir ayrı sever, Almanya'ya her dönüşünde beni de yanında götürmeyi teklif eder ama annem bir türlü izin vermezdi. Onun iki oğlu var, Murat 10, Sarp 8 yaşında. İki kültür arasında sıkışmış,  dünya tatlısı afacanlar.

    Adaletsizliğin böylesi, işe yaramaz 2 amcamla aynı mahallede oturuyoruz ama canım halamla aramda 3.014.9 kilometre yol var.

   Babamın taraf bu şekilde.

   Annem, zorla evlendirildiği için ailesiyle görüşmüyor. Bayramda bile gitmiyoruz köye. Halbuki Bursa'nın en güzel köyü Gölyazı. Beni de yollamadı köye, bu yüzden hiç birini tanımıyorum.

BENEKLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin