Bölüm: 1
Biz en yakın dört arkadaşız, aynı mahallede oturan en yakın arkadaşlar. Bu zamana dek, çocukluğumuzdan beri birbirimize her konuda destek ve sahip çıkan insanlarız.
Ben ve Burcu on yedi yaşındayız, Rüzgar ve Barkın ise on sekiz. Aynı Liseyi kazanmak için bir zamanlar deli gibi çalıştığımız günleri hatırlıyorumda; sanırım deli gibi çalıştığımıza değmişti.
Çocukluktan bu yana Rüzgar'a karşı hislerim değişmedi. Çocuklukta da olduğu gibi hala ona hayranım. Eğer onu sevdiğimi bilse Burcu ile çıkmazdı, düşüncesindeyim. Yaklaşık dört yıldır beraber olan Rüzgar ve Burcu, gayet mutlulardı ve bunu her saniye gözümün önünde yaşamaktan çekinmiyorlardı. Her saniye kalbim yeniden acıyla kavruluyordu. İçimdeki sevgi günden güne büyürken, kalbim cam kırıklarıyla doluydu sanki ve her geçen gün içime batıyordu o kırıklar. İşte bunlar fiziksel acıdan çok daha fazla acıtıyordu insanı. Sahi ya, benim kaybetmediğim ne vardı ki şu hayatta.
Onu canımdan daha fazla seviyordum ve o bu şekilde mutluyken, ben de mutlu oluyordum. Onca acıya rağmen sırf o mutlu diye ayakta kalabiliyordum.
Ve ona karşı beslediğim bu aşktan da öte şeyi yalnızca Barkın biliyordu. Grupta bazen kızlar ayrı erkekler ayrı olarak takılırdık, her şeyimi Burcu bilirdi en çok. Fakat bunu anlatabileceğim tek kişi Barkın'dı. Zira bu acıyı içimde gizledikçe kırıklar bana daha çok batıyor, canımı daha çok acıtıyor ve içim daha çok kanıyordu. Barkın bıkmadan beni sabahlara kadar bile dinleyebilirdi ve bunun için ona ayrıca minnettardım.
***
Okulun açılmasına kalan son bir haftayı iyi değerlendirmek için, yayılmış bir şekilde yatakta laptopumdan My Mad Fat Diary'in izlediğim bölümlerini yeniden izlemeye başlamıştım. Yeni sezonu beklemekten ölmezsem eğer, Finn ile evlenmeyi düşünüyorum. Ah Finn...
Boş tabağımda kalan son mısırıda ağzıma atarak, ekrana yapıştım. Bile bile Finn'in duş aldığı sahneyi baştan sara sara izlemekde kararlıydım. Ve sanırım bu on beşinci baştan sarışımdı.
Yeniden baştan sarmak için hamle yaptığımda, yanımda duran telefonumun zil sesi kulaklarımı doldurdu. Oflayarak diziyi durdurdum; arayan kişiyi görmek için ekrana baktım.
RüzgaRoneldo Arıyor.
Rüzgar'ın aradığını görmemle, ağzımdaki tükürükle boğulmam bir oldu. Bir kaç öksürmemin ardından komidinin üstünde duran suyu içip derin nefes aldım. Ve telefonu kulağıma götürdüm.
''Güzellik ne haber?'' Rüzgar'ın tapılası sesi kulaklarımı doldurduğunda, derin bir iç çektim. ''İyi işte, senden ne haber?'' deyip, saçlarımın ucunu parmaklarıma sarıp oynamaya başladım.
''Sana ihtiyacım var Miray.'' Rüzgarın tapılası sesi yeniden kulaklarımı doldurduğunda, afallayarak bir kaç saniye söylediği kelimeleri idrak etmeye çalıştım. Bana aşık!
Bana aşık olduğunu kendi kendime söylerken Rüzgarın sesi yeniden kulaklarımı doldurdu.
''Barkın'ın evinin altındaki çicekçiye gel.'' Deyip telefonu yüzüme kapadı. Bir kaç saniye öylece boş telefonun ekranına baktıktan sonra, çığlığı basıp yatakta zıplamaya başladım.
Allah'm yüzüme güldün, sonunda. Kesin bana aşık.
Nefes nefese kalmamla kendimi savururcasına yatağa attım ve komidinin yanında duran; Burcu, Barkın, ben ve Rüzgarın fotoğrafını alıp bağrıma bastırdım. Nefesim düzene girince yataktan kalkıp, dizimin bir kaç karış yukarısında biten mavi elbisemi alarak giyindim. Beyaz tenimin üzerine, salaş bıraktığım kahverengi düz saçlarımın omuzlarımdan dökülmesine izin vererek, yeşil gözlerimede ince bir eye-liner sürüp aynada kendime bön bön baktım. Normalde olsa pijamalarla çıkardım ama şimdi Rüzgar bana aşkını itiraf edecekti. Güzel olmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Hislerim
HumorDört yakın çocukluk arkadaşı. Gizlenen aşklar. Karşılıksız sevgiler. Oyunlar, kötülükler. Eğlenceler, en mutlu anlar. Yaşamak ve ölüm arasındaki o ince çizgiler. Bu dört yakın arkadaş, gençliklerinin en güzel zamanlarında bütün bu duyguları tattılar...