Havada uçuşan her zerreye sirayet eden,
Nefesin vardı, kokun vardı,
Toprağa dokunsam ellerin...
Ağustos sıcaklığı vardı.Bir ağaç vardı, yandı
Bir ağaca el verdi, ormanlar yandı,
Kafesteki kuşun, akvaryumda balığın,
Dağdaki ceylanın hayatı karardı.Ağladı masumiyet, ağladı sevdalar,
Ağladı eli yüzü kirlenmiş sokak köpeği,
Ağladı yalnız bir ev, ağladı anıları,
Ölüler, diriler, serviler ağladı...Yüzlerce yıllık sevdalar eskide kaldı,
Mecnun çöllerini , Ferhat ümitlerimi geri aldı,
Ben ki ellerimle vermişim firak anahtarını,
Vahim bir tesadüf kapılarını açtıGüle anlatamam bülbülden kıssa
Bülbülün kanadına dikenler battı,
Neyse ki dünya hayatı, ömür kısa,
Yüz yüze gelmek mahşere kaldı,Gün bitti, göğü karanlık sardı,
Yaz bitti, kara kış geldi çattı,
Sabrı öğreten sevdalar konuşsa,
Şu dünyada neyi sevsek, hep yarım bıraktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞBANIN SON SÖZÜ
PoesíaCân ü ten oldukça benden derd ü dâğ eksük degül Çıhsa cân hâk olsa ten ni cân gerek ni ten bana Dûd ü ahkerdür bana serv ile gül ey bâğbân N'eylerem ben gülşeni gülşen sana külhan bana FUZULÎ