|⧒|XIX : G A İ L E

7K 511 452
                                    

Gaile: Dert, sıkıntı, üzüntü, keder. Uğraştırıcı iş, çekilmesi zor yük. İstenmeyen durum, baş derdi, bela.

 İstenmeyen durum, baş derdi, bela

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seafret - Missing

The Neighbourhood - W.D.Y.W.F.M

Suzan Hacıgarip - Kül

Karanlık bir tünel var. Küçük kız çocuğu kendini bildi bileli o tünelde esir. Bazı zaman yürüyor, bazı zaman koşuyor yalın ayaklarla. Ama çıkışa ulaşamıyor, aydınlığa kavuşamıyor...

Hayatı daima karanlık geçiyor. Hayatındaki güzel anlar bile kasvete bulanmış, siyahla bütünleşmiş tüm duyguları. Mutluluk bile ona acı veriyor, ki mutluluğu tatmasından birkaç dakika, belki birkaç saat belki de birkaç gün sonra büyük bir hayal kırıklığıyla mutluluğu kursağında kalıyor.

Mutlu olmaktan korkar oluyor genç kız. Karanlıkla bütünleşip, aydınlıktan korkar oluyor. Ama asla da umudunu kesmiyor aydınlıktan, mutluluktan...

Bir gün, bıkıyor. Hayatındaki tüm siyahı bırakıp, sadece kendi karanlığını alıyor omuzlarına. Gidiyor, kaçıyor. Nihayetinde aydınlığa ulaştığını sanıyor. Fakat hayır, dünya karanlık bir yer. Hiçbir zaman aydınlık olmadı.

Gündüz bile, dünyanın karanlığını silip süpüremedi. Sadece saatlerce uzaklaştırdı. Fakat ne zaman gece oldu, karanlık bastı. Hem dünyayı, hem de genç kızın kalbini.

Şimdi o tünelin duvarlarında ufak delikler var. Deliklerden içeri sızan ışık huzmeleri var. Karanlık elbette, hala aydınlanmadı.

Ama bir umut var. Tünelin sonuna yaklaştığına dair. Yaklaşmamışsa bile, onunla birlikte karanlığa kucak açacak birinin olma umudu...

Sahi, genç adam onunla birlikte karanlığa kucak açar mıydı?

Hayır. Genç adam karanlığın kendisiydi. Koştuğu aydınlık, sadece bir kılıftı. Ona sarıldığında, karanlığa sarılıyordu.

Fakat asıl şaşırtanı ise, yıllardır karanlıktan kaçmış olmasıydı. Hiçbir zaman karanlığa kucak açmayı denememişti. Şimdi ise, niyeti karanlığa kucak açmaktı.

Ve karanlığın, onu kabul etmesiydi.

Bir gün, Pamir onu kabul eder miydi?

Hayatımda hiçbir şeyin yolunda gitmediği gibi, yine bu karanlık tünelde hissetmiştim kendimi. Düşmanımı hafife almak, en büyük ahmaklığımdı.

Şimdi ise, adımlarımı düşmanımın benden daha zeki olduğunu düşünerek atmalıydım. Bunu yapabilirdim.

Bu adamın neden Rusça sorguya tuttuğunu ilk saniyeden çakarken, ayıktırmamak için yüzüme şaşkınlık dolu bir ifade yerleştirdim. Terminalde, trene rusça kelimeler yazmıştı Van Kızı. Akılları sıra Rusça sorguya çekerlerse, Van Kızı'nı ortaya çıkaracaklarını sanıyorlardı...

NEON GECELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin