|⧒|VII : E R V A H [Kısım 1]

9K 581 533
                                    

NF - Can You Hold Me

Keyifli okumalar diliyorum, bomba bir son bıraktım!

Kendimi açlıktan ölmek üzereyken bir lokma ekmeğe aç kedi gibi hissettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kendimi açlıktan ölmek üzereyken bir lokma ekmeğe aç kedi gibi hissettim. Kovulduğu kapının önüne çöreklenmiş, yemek için yalvarıp yakarıyor gibi.

Lakin ben, beni sevmeleri için yalvarıp yakarıyordum kapılarında. Her yalvarışımda daha değersiz, her yakarışımda daha berbat hissediyordum. Kapılarında sevgi dileniyordum.

Karşı taraf sessizleşti. Sadece nefes alışverişlerini duyuyordum. Umutsuzlukla yeniledim. "Benim, kızın..."

Hala sessizdi. Değersiz hisseden yanım, ufak bir umut kırıntısıyla sordu. "Beni duyuyor musun?"

Hava alanına gelmedikleri yetmezmiş gibi, bir de beni oyuna getirmişlerdi. Gelenin kim olduğunu söylemezlerse ailem olduğunu düşünüp aptal aptal geleceğimi.

Aptal olduğumu kabul ediyordum, söz konusu ailem olunca.

Ama bu sondu.

O saniyeden sonra içimde kabaran öfkem dizginleri ele aldı. Ne dediğini bilmeden pervasızca söyleyiverdi. "Neyse, bunun bir önemi yok artık. Beni unutun bu saatten sonra."

Ve yüzüne telefonu kapattım.

Parmaklarımın arasında duran telefon titriyordu. Parmaklarımın titremesine engel olamıyordum. Ve neticesinde titreyen elimden, ayak ucuma düşüverdi.

Rusça konuştuğumuz için, kıvırcığın hiçbir şey anladığını sanmıyordum. Sessizce yan koltukta oturuyordu. Atmosferin gerginliğinin farkında olmalıydı. Birkaç dakika sessizce durdu yanımda. Sonrasında arabayı çalıştırdı yeniden ve hiç ses çıkarmadan sürmeye devam etti.

Aklım az önce geçen muhabbetle meşgul olsa da, diğer yandan gözlerim nereye gittiğimizi gözetiyordu. Ve eve gitmediğimizi fark ettiğim için, artık nereye gittiğimizin bir önemi yoktu. Başımı koltuğa yaslayıp hafif sağıma dönerek karanlık sokakları seyredaldım.

Araba on dakika kadar kısa bir sürede ormanın içinde bir yerlerde durdu. Fazlasıyla karanlık olan ormanı aydınlatan tek ışık arabanın farlarının ışığıydı.

Pamir yine bir şey demeden araçtan indiğinde orada öylece kalakalmıştım. Ne elim telefonu almaya uzanıyordu, ne de kapıyı açmaya.

Saniyeler sonra kapım açıldığında başımı kaldırıp yukarı baktım. Pamir kayıtsız bir ifadeyle arabadan inmem için beklediğinde, yabancısı olduğum fakat hayatımı kurtaran birine karşı eziyet ettiğim gerçeği omzuma yük olarak bindi. Ve ayaklarımı hareketlendirip araçtan indim.

NEON GECELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin