*** Yusuf ***
" Sizi rahatsız etmek istemem ama peşinizi bırakacak gibi durmuyor."
" Arabama izleme cihazı takmış manyak ama Şırnağa ulaşır ulaşmaz hemen polise gideceğim. Sonra avukat."
" Şırnağa mı gidiyorsunuz?"
" Evet."
Bu kızın hali beni bir insan olarak üzüyor. Onu şimdi burada bırakırsam az ileride onu bekleyen bir sapık olduğunu bildiğimden bir şeyler yapmak istiyorum. Öte yandan yabancı bir kadının bana haram olduğunun da bilincinde olmam kafamı karıştırıyor. Yine de benim niyetim zor durumda olan bir kula yardım etmek olduğundan Rabbine sığınıp aklıma gelenleri söyleyiveriyorum.
" Rahatsız olmazsanız ben de aynı yere gidiyorum. Benim arabamla gelin. Sizi polise teslim edip ardından aracınızı aldırırım. Yoksa bu adam size zarar verebilir."
Tereddüt ettiğini görüyordum ama hayır demek de istemiyordu. Az önce bağırarak söylediği sözler doğruysa yaşadıkları kolay şeyler değildi. Bu kadar güçlü kalabilmiş olması ise oldukça şaşırtıcıydı. Onu baştan aşağı istemsizce süzdüğümde bakışlarımı buluştu. Haram olduğunu bildiğim birine bu kadar bakmam vicdanen beni rahatsız etti birden bire. Sahi birde aynı arabada yolculuk etmeyi teklif etmiştim. Yok yok, ben yanlızca Allah rızası için bu kıza yardım edeceğim hepsi bu.
" Sizi tanımıyorum." Omzunu silkip gözlerini deviriyor.
" Ama gerçek şu ki ailem dışında herkes daha güvenli geliyor gözüme. Tamam gidelim."
Başımla onaylıyorum.
" Ama önce yarım kalan kahvaltınızı bitirin."
İkiletmeden sessizce masaya tekrar oturuyor bende karşısına oturup olabildiğince ona bakmamaya özen göstererek kahvaltısını etmesini bekliyorum. Uzun süredir aç kalmış olacak ki kafasını kaldırmadan yiyip ardından yarım bardak çayı kafasına dikip bir yudumda bitiriyor.
Bir dakika ben neden onu izliyorum?
Bu yaptığımın çok yanlış olduğunu bilerek üstelik... Hızla ayağa kalkıyorum, korkmuş olacak ki kalkacak gibi oluyor.
Elimle durmasını işaret ediyorum." Hesabı kapatayım."
Kalkıp iç salona geçip kasadan hesabı ödedikten sonra yeniden dışarıya çıktığımda onunda kahvaltısını bitirdiğini sırt çantası omzunda bir asker gibi beni beklediğini görüyorum.
" Gidelim."
Cevap vermeden ardım sıra yürüyor. Kısa bir sürede aramızda oluşan uyum beni etkiliyor. Neden bilmiyorum ama bu kıza karşı değişik duygular beliriyor içimde. Belkide koruma duygusundan kaynaklı bir durumdur. Ne de olsa benim de bir kız kardeşim var belki de ona benzetiyorum Güneş hanımı. Bunları düşünerek arabaya vardığımızda telefonum çalıyor. Arayanın kardeşim olduğunu görünce tebessüm ediyorum.
" Hümeyram, nasılsın canımın içi?... Bende iyiyim,az kaldı... Adanadayım... Hı hı... Annemler nasıl? Hepiniz birbirinize emanetsiniz. Allaha ısmarladık."
Telefonu kapatıp arabayı çalıştırıyorum. Valizini arka koltuğa atan Güneş de yanımdaki koltuğa oturup kemerini bağlıyor. Tek başıma başladığım yolculuğum son kademesinde iki kişi olarak başlıyor bu kez de. Korkusundan mı yoksa başka bir sebepten dolayı mı bilmesem de az konuşuyor oluşu dikkatimi çekiyor. Onu ilk gördüğüm anda aklıma gelen ön yargılı düşünceler birer birer kırılıyor. Oysa ki şımarık zengin bir turist sanmıştım onu başta, şimdi ise yaralı bir kuştu.
" Şırnakta nereye gideceksiniz? Yanlış anlamayın sizi koruyacak birileri var mı?"
" Kimsem yok. Ben doktorum yani ilk atama yerim. Sizde anlamışsınızdır ailem pek parlak değil. En doğrusu buraya kaçmaktı ama sapık herif arabama takip cihazı taktırmış. "
" Anladım, avukat bir arkadaşım var isterseniz gidince onla görüşmenizi sağlarım. Dava açmanıza ve koruma talep etmenize yardımcı olur."
" Teşekkür ederim Yusuf bey. İnanın size borcumu nasıl öderim bilmiyorum. Bu devirde ailemden böyle bir kötülük görmüşken sizin bana bu kadar yardımcı olmanız olur şey değil gerçekten."
" Allah yüce kitabımız Kuranı Kerim de diyor ki; Hayır, hayır! Kim özü iyilik dolu olarak yüzünü Allah'a tertemiz döndürür ve teslim ederse, işte onun Rabbi katında ecri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olacak değiller. Ben yanlızca Allahın emrini yerine getirmek için size yardımda bulunuyorum Allah kabul etsin yeter benim için teşekkür etmenize gerek yok. "
Geçen üç saatte çok da fazla konuşmuyoruz nihayet Şırnağa geldiğimizde onu komserini de çok yakından tanıdığım polis şubesine götürüyorum. Her ne kadar daha fazla yormak istemese de dinlemeyerek onunla birlikte merkeze giriyorum.
" Ooo Yusuf komutanım nerelerdesin ya?"
" Memleketteydim Sinan abi, şimdi geldim daha."
Sinan abi ben sonra odaya giren Güneşi görünce yanlış anlamış olacak ki muzipçe sırıtıyor.
" Buyur kızım sen de hoşgeldin geç otur şöyle."
Güneş gösterilen yere otururken ben de yanlış anlamaya mahal vermemek için hemen konuya giriyorum.
" Abi Güneş hanımla yolda tanıştık bir takım elim hadiseler yaşamış. Bir kısmına ben de şahit oldum. Korunmaya ihtiyacı var ne yapabiliriz? "
" Öyle mi? Koruma talep etmek kolay olmuyor yalnız..."
" Komserim, annem tarafından kuzenime satıldım ve tecavüze uğradım. Bu yetmezmiş gibi bir de arabama takip cihazı bırakmış. Beni Adanada buldu şansım varmış da Yusuf beyle karşılaştık. Oradaki bana olan tavrına da şahittir. Bu şartlarda zor olmasa gerek."
Güneşin açıkça ve büyük rahatlıkla anlattığı durum karşısında Sinan komiser de en az benim kadar hayran onu izliyordu. Çoğu kadın bu durumda susmayı ve durumu kabullenmeyi seçerken bu kız kalkmış hakkını arıyor ve kendi ayıbı olmayan bi durumda insanların ne düşüneceğine önemsemeden konuşuyordu. Kesinlikle örnek bir insandı tüm kadınlar için.
" E... Evet, çok haklısınız. Hemen işlemlere başlamak lazım. Avukatın var mı kızım, hukuksal olarak daha iyi yönlendirir."
Bir saniye göz göze geliyoruz. Yardım istercesine bakan gözlerine bakarken içim kaynıyor.
" Benim bir arkadaşım var hemen çağırayım. "
Yarım saate kalmadan buraya geldiğim ilk günlerde tanıştığım ve çok da iyi dost olduğum Alperen çıkıp geliyor. Gerekli yasal prosedürleri halledip hemen dava açılıyor ve ardından nöbetçi mahkemeden koruma talebinde bulunuyor. Bu süre zarfında Güneş hanımın bütün ikazlarına rağmen ben de onu yalnız bırakamıyorum. Sinan komserle irtibat halinde Alpen ben ve Güneş adliye de dört dönüyoruz. Nihayet tüm işlemler bitince Güneşin kuzeni için bir de yakalama kararı çıkarılıyor. Arabasını almak için polis ekibi yola çıkarken Alperenin nişanlısı Betülün kaldığı apartta bir yer ayarlıyoruz Güneşe. Defalarca teşekkür ediyor hepimize, oysa biz bunu teşekkür için değil Allah rızası için yapıyoruz.
Akşam olup da Güneş hanımı aparta bıraktığımda ki bir de numaramı veriyorum ne olur ne olmaz diyerek sonunda bende lojmanda gidip kendimi yatağa atıyorum. Ne gündü be! Prensip olarak belaları hep üstüme çekme gibi bir huyum vardı. Yine aynısı olmuş ve gelir gelmez kendimi bir koşmacanın içinde bulmuştum. İçimde ise tarif edemediğim tuhaf bir mutluluk hüküm sürüyordu. Bunun nedenini az çok anlasam da kendimi karıma ihanet ediyor gibi hissetmekten alamıyorum. Rümeysa olsa bir bayana bu kadar yardımcı olmama kızar mıydı acaba? Belki de kızmazdı bilemiyorum ama yine de bu duygudan kurtulamıyorum. Yatsı namazını kılıp ardından annemlerle geçen uzun bir telefon görüşmesinin ardından aklımda yarın sabah Güneşin bir başka doğacağı düşüncesi ile huzur bulurak uykuya dalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir YUSUF Masalı ( Tamamlandı)
RomanceO ne güzel tehdit öyle, namazını kılmazsan evlenmem seninle!