*** Züleyha ***
İki yıl sonra...
Annelik!
Tam manasıyla anlamı olmayan bir kelime olsa gerek...
Her kadına göre farklı bir anlam ifade eden gizemli bir tabir, annelik...
Hz. İbrahimin eşi Hacer annemizin bir hurma ağacının altında tek başına yaptığı doğumu ve ardından evladını cahil bir toplumda tek başına büyütürken yaşadığı zorlukları düşünürken anneliğin ne mucize bir şey olduğunu düşünmeden edemiyorum. Hemen ardından beni doğuran kadın geliyor aklıma annelikten tiksiniyorum...
Peki ya ben?
Ben yeterince iyi bir anne olabilecekmiydim evlatlarıma?
Evet evlatlarıma diyorum çünkü Cihatın henüz iki yaşına girmesine üç ay kala yeniden hamile olduğumu öğreniyorum. Bir mucizeye daha gebe olmak, adeta bulutlara çıkarıyor beni.
İkinci kez anne olmakla mükafatlandırılmak...Elimde test çubuğu kalakalıyorum banyonun ortasında, beklediğim bir durum değildi doğrusu ama Rabbim istemişti ve olmuştu. O ol dedikten sonra ne mani olabilirdi ki? Yüzümde aptal bir tebessümle aynadaki yansımama bakıyorum öylece... O sırada oğlumun sesi dolduruyor kulaklarımı.
"Anniii..."
Eğilip seviçle kucağıma alıp öpüp kokluyorum, o da neşeme ortak olmayı ihmal etmiyor.
" Kardeş geliyor Cihat, bebek geliyor."
" Bebiii."
Pabucunun dama atılacağından habersiz sevinçle karşılıyor bu haberi biricik oğlum. O sırada kapı çalınca beraber banyodan çıkıp kapıya ulaşıyoruz.
" Zülü, bice gelcenize kadeşle oynıcam pen."
Yarım yamalak türkçesiyle kapıda bana yalvaran gözlerle bakan Meryeme gülümsüyorum. Oğlum da kuzeni ile oynamak stediğini belli edercesine ona doğru uzanıyor.
" Tamam Meryemcim burda beni bekleyin siz bende başıma yazma alıp geleyim olur mu? "
Ali Sadriyi yere bırakıp eve doğru adım atarken dönüp bir kez daha tehditkar bakıyorum ikisine birden.
" Sakın bensiz ineyim demeyin!"
" Züleyha merak etme ben çıktım kapıya. "
Görümcemin sesini duyunca tehditkarca kalkan işaret parmağım sessizce geri iniyor.
" Tamam abla."
Portmantoda asılı yazmamı başıma alıp feracemi de üzerime geçirdikten sonra anahtarı alıp çıkıyorum evden. Sözümü dinlemeyerek yolu yarılayan iki bücüre bakıyorum. Meryem bakışımı fark edip gülüyor.
"Tüşmedik ki."
" Aferin ama yine de tehlikeli, durun geliyorum."
Biraz sonra çocuklar oyuncaklara dalmış bizse keyif kahvemizi yudumlarken müjdeyi vermemek için kendimi zor tutuyorum. İlk önce Yusufa vermek istiyorum bu güzel haberi, ne yazık ki söz konusu Hümeyra ise bu mümkün olmuyor.
" Var sende bişey, saf saf sırıtıp duruyorsun. Söylesene kızım, benden mi saklıyorsun?"
" Hiç birşey saklayamayız değil mi senden ?"
" Hala soruyor musun?"
" Haklısın ."
" Eee?"
" He, şey... Hümeyra sanırım yani tam emin değilim yani kesin değil... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir YUSUF Masalı ( Tamamlandı)
RomansaO ne güzel tehdit öyle, namazını kılmazsan evlenmem seninle!