Kendimi lojmanda attığımda ilk işim abdest alıp namaza durmak oluyor. Kafamdaki düşüncelerden ancak böyle sıyrılabileceğimden eminim. İkindi namazı bitince bir günlük kaza namazı kılıyorum. Onlarda bitince üstüne bir de şükür namazı kılıyorum ama nafile ne kadar uzatmaya çalışsam da o da bitiyor. Kalkıp kitaplığı en üst rafından aldığım Kuranı Kerime sığınıyorum bu defa. Kaç sayfa okuduğumu kestiremediğim bir anda kapı çalıyor. Kuranı Kerimi masada bırakıp kapıyı açıyorum.
" Alperen?"
" Alperen ya! Selamın aleyküm."
Geçmesi için geri çekilirken o da daveti alarak içeri geçiyor. Üzerindeki ceketi çıkarıp her zaman yaptığı gibi sandalyenin sırtına geçiriyor. Ardından tek göz odalı lojmanımın tek kanepesine kendini bırakıyor.
" Aleyküm selam, hoşgeldin. "
" Hoşbuldum kaçak. Anlat bakalım neler oluyor? Kötü bir şey yok ya?"
Derin bir nefes alıp yanındaki boşluğa kendimi bırakıyorum. Düşünmemeye çalıştığım herşey beynime hücum ediyor.
" Güneş."
" Ne olmuş Güneşe."
" Siz gelmeden hemen önce bana ilanı aşk etti. "
" Ne? Sen ciddi misin? Vay canına kızdaki cesarete bak. "
" Hem de nasıl. Beni daha doğru dürüst tanımıyor bile."
" Ne var canım tanıtırsın sen de kendimi. Güneş iyi bir kız dostum."
" Alperen ben daha Rümeysayı unutmuş sayılmam hem üstelik bir başka kızı da yakmak istemiyorum. Ya ona da bir şey olursa? "
" Yusuf bak sen inançlı adamsın tüm o olanlar senin suçun değildi. Sana düzenlenmiş bir saldırı değildi o gün yapılan şey. Siz tesadüfen oradaydınız. Bu Rümeysa bacımın kaderiymiş. Ne yapsa bundan kaçamaz. Senle evli olmasa da o gün o saatte orada olacak ve kaderi neyse bunu yaşayacaktı. Artık kendini suçlamayı bırak. Kusura bakma ama sen kimsin abi? Allah öyle emretmiş öyle oldu sen sadece küçük bir detaydın."
Sözleri bir yandan içimi ferahlatıyor ama bir yandan da ruhumu ezip darma duman ediyor. Çok doğru söylüyor aslında ben yanlızca bir detayım. Rümeysa'm Rabbimin tayin ettiği kaderi yaşarken ben onun için bir basamaktım yanlızca. Yolu buraya düşsün diye... Ben olmasam da bu bir şekilde olacaktı belki de. Alperen haklıydı. Bu kaderdi ve kimse bunu değiştiremiyordu.
" Tamam hadi bunu kabullendim diyelim yine de Güneş ve ben çok nasıl desem farklıyız abi."
" Bana ayrı dünyaların insanıyız demeyeceksin değil mi?"
Sözlerine ikimizde gülüyoruz.
" Öyleyiz."
" Sen de onu senin dünyana çek o zaman."
" Nasıl yani?"
" Bazen nasıl bu kadar saf olduğunu anlamıyorum. Anlat kıza diyorum. Allahı anlat, İslamı ve müslümanlığı belkide değişir ne biliyorsun?"
Anlattıkları mantığıma daha söylediği ilk anda yatıyor. Zaten niyetim ona bir abi olarak doğruları göstermek yardımcı olmak değil miydi? Buna karar vermiştim ama şimdi küçük bir fark vardı. Sanırım abi olarak değildi yar olarak yapacaktım bunu. Kendime de ona da bir şans vermeliydim belki de...
Nasıl bu hale geldim ben acaba yirmi günden az bir süre de hadi ben geldim bu kız benim neyime aşık oldu acaba? Tam bir bela paratonerine çarparak belki de başına neler geleceğini bilmiyor. Düşüncelere daldığım anda aklıma gelen bir anıyla adeta tüylerim diken diken oluyor.
Ne demişti falcı kadın?
" Şopar abim çok mutlu olacan yakın zamanda aşık olacaksın, Menekşe dediydi dersin."
Tam anlamıyla aşık olduğumu söyleyemem elbette. Zaten bana kalsa aşk diye bir şey de yok. Ben bir tek Allah aşkı bilen bir kulum. Elbette sevgiye inanıyorum. Ne de olsa derin bir sevdanın meyvesi olarak dünyaya gelmiş şanslı bir çocuğum. Ardından Rümeysaya olan büyük sevgim... Sevdaya inanıyorum sonsuz saygım da var bu durumda. Peki Güneşe hissettiklerim Rümeysaya olan hislerimle aynı mı? Merhamet, özlem, kıskançlık... Şimdi bunların hepsini Güneşe karşı az da olsa hissediyor oluşum kalbimde yeşeren bir sevda olsa gerek. Lafı da fazla uzatmaya gerek yok anlaşılan. Bir buçuk ay kadar önce bana seslenen falcı kadın Menekşe de can dostum Alperen de haklı. Bir şansı daha hakediyorum.
Alperen lojmanda ayrıldıktan sonra Hümeyrayı arıyorum. Bu aralar pek fırsat bulamazsam da sağlığını takip etmeye çalışıyorum. Çok şükür ki şimdilik herhangi bir sorun da görünmüyor. Her şeyin yolunda olduğuna kanaat getirdiğim de olan biten herşeyi ona tek tek anlatıyorum.
" İnadını böyle kırarlar paşam."
İkimizde gülmeye başlıyoruz.
" Şimdi ne yapacağım ben?"
" Düşüncelerinde haklısın ikizim yani anlattığın şartlarda ilişkiniz zor yürür. Yaşam tarzlarını farklılığı sorun oluşturur. Ama bilemezsin belki de Güneş de senin yardımınla Rabbimizi tanır ve herşey değişir. Onunla açık açık konuşmalısın bence. "
" Doğru söylüyorsun. En kısa zamanda konuşmalıyız o halde. "
" Bana da haber vermeyi unutma. Annem buna çok sevinecek. "
" Dur hemen söyleme bir şey belki de olmaz der. "
" Annem mi? "
" Yok yani Güneş belki değişmek istemez o zaman biz olamayız sende biliyorsun. En azından onunla konuşmamı bekle. "
" Tamam tamam zaten bunu bence senden duymalı Yusuf. "
" Herşey yerli yerine oturunca onu arar anlatırım. "
Bir saate yakın konuşmanın ardından telefonu kapatıyoruz. Akşam namazının neredeyse kaçmak üzere olduğunu fark ettiğimde kalkıp abdest alıyorum. Namazın ardından bir kaç sayfa Kuran okuyup yatacağım sırada telsizden gelen sesle olduğum yerde kalıyorum.
" Polis merkezinde saldırı. Herkes karargaha. ACİL DURUM."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir YUSUF Masalı ( Tamamlandı)
RomansaO ne güzel tehdit öyle, namazını kılmazsan evlenmem seninle!