*** Güneş ***
3 ay sonra...
Evleneli üç ay olmuştu. Günler su gibi akıp geçiyordu.Bazen Yusufu hiç görmediğim günler bile oluyordu. Ben nöbetlerle boğuşup dururken o da sık sık operasyonlara gidiyordu. Böyle günlerde kendimi güvensiz ve korkak hissediyordum. Neyse ki Betül ve Alperenle komşu olmamız işimi kolaylaştırıyordu. Sık sık görüşüyorduk. Yusufun olmadığı bazı zamanlarda Alperen, Betülün benimle kalmasına bile izin veriyordu. Onlar elbetteki daha şanslılardı çünkü Alperenin ailesi burada yaşadığından bizim kadar yalnız kalmıyorlardı. Sağ olsunlar bizi de yalnız bırakmamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Neredeyse hepsini tanımaya başlamıştık artık.
Yusuf'un deyişine göre Feyzan anneler de ilk kez ziyarete gelmişti. Bir hafta kadar evimizi şenlendirdiklerinde Yusuf neredeyse üç gün evde yoktu. Onun yokluğunu hissettirmemek için çok uğraşmış olsam da onlar benden beter tedirgin oluyorlardı. Bir haftanın sonunda istemeyerek de olsa yolcu etmek zorunda kalmıştım.
Ertesi hafta yine Yusufun olmadığı günleri yaşıyordum. Dört gündür operasyonda olduğu için eve gelmemişti. Yalnızca akşamları telefonla görüşme fırsatı bulabiliyorduk. Zaten o da ancak beş on dakika olabiliyordu. Uyuyup dinlenmesi gereken zamanları kaçırmasını istemiyordum. Ama doğruyu söylemek gerekirse çok özlemiştim. Üstelik bu aralar kendimi iyi hissetmiyordum. Sık sık baş dönmelerim oluyordu ve bu durum iki nedeni aklıma getiriyordu. Biri iyi biri ise kötü... Daha fazla dayanamayarak bir genel tarama testi yaptırıp odamda sonucu beklemeye başladım. Doktor olmanın en güzel yanı da buydu galiba. Akşamüzeri hastalarımı bitirdikten sonra eşyalarımı alıp laboratuvarda alıyorum soluğu. Sevgi hemşire beni gülümseyerek karşılıyor.
" Müjdemi isterim Güneş hanım. Hamilesiniz."
Küçük ani bir şok yaşasam da kendimi kolay topluyorum. Zaten beklediğim ve istediğim bir sonuçtu. Sevincimi gizleme gereği duymadan Sevgi hemşireye sarılıyorum.
" İnanmıyorum gerçekten mi?"
" Evet, isterseniz sizde bakın hCL yüksek çıkmış. Tam da olması gerektiği gibi."
Gerçekten de doğru söylüyordu. Kendime engel olamayarak bir kez daha sarılıyorum Sevgi hemşireye, o da benim sevincimi paylaşıyor. Oradana yrılıp eve gitmek için hastaneden çıktığımda bir an önce akşam olması ve Yusufun araması için dua ediyorum. Ya da çıkıp gelmesini... Gelmesi umut etmekten başka bir şey gelmiyor elimden. Arabama bindiğimde çantadan telefonumu çıkarıp Feyzan annenin numarasını buluyorum. Tam arayacağım sırada içimden bir ses ilk önce Yusufa söylemem gerektiğini söylediğinde vazgeçip telefonu yan koltuğa atıyorum. Arabayı çalıştırdığım esnada telefon çalmaya başlayınca belki Yusuftur diyerek elime alıyorum ama tanımadığım bir numara ile karşılaşıyorum.
" Alo."
" Güneş?"
Duyduğum sesle kaskatı kesiliyorum. Elim ayağım bir anda buz tutuyor ne yapacağımı bilemeden öylece bekliyorum.
" Ne o beklemiyor muydun güzelim? Benden tamamen kurtulduğunu zannetmiştin belkide ama bak bitti çıktım ve inan bana seni de o kocan olacak adamı da mahved..."
Sözlerine daha fazla devam etmesini istemediğim için telefonu kapatıyorum. Ellerim titrerken telefon bir kez daha çalıyor, reddediyorum elbette. Ardından mesaj ekranı beliriyor. Titreyen ellerime ve panikle atan kalbime inat mesajı açtığımda gözlerime inanamıyorum. Annemin evinde kendi yatağımda çekilmiş tamamen çıplak bir resmim ve o da aynı şekilde yanımda yatıyor.
" Bu nasıl olabilir Allahım. Bu... bu mümkün değil. Nasıl olabilir böyle bişey?
Onların İzmire geldiği gün olaylar patlak vermişti. O evde hiç kalmamıştım ondan sonra... Zaten o gece de götürdüğü orman evindeydik.
O anda bir mesaj daha geliyor.
EĞER BU RESMİ İNTERNETE YÜKLEMEMİ İSTEMİYORSAN ATACAĞIM ADRESE GEL.
Ne yapacağımı bilmez halde telefona bakıyorum. Yusuf elbette her şeyi biliyor ama böyle bir fotoğrafı kaldırabilir mi bilemiyorum. Ona bir de bunu yaşatmaya hiç hakkım olmadığı kesin. Görürse bana zarar vermez biliyorum ama Cihanı da yaşatmaz bu kez bundan eminim. Kendime kızmadan edemiyorum. Nerden çıktım Yusufun karşısına onun da hayatını mahvetmekten başka neye yararım ki ben. Daha fazla düşünecek vaktimin olmadığını gösterircesine gelen adrese bakıyorum. Gitmekten başka şansım yok elbette, gidip o görüntüleri almalıyım. Hazır Yusuf yokken yapmalıyım bunu... Gelir ve öğrenirse kan dökülür ve ben kocamı bir şerefsiz yüzünden kaybetmek istemiyorum.
Zaten hastaneye oldukça yakın bir konumda olan adrese ulaşmam kolay oluyor. Arabayı durdurup ne yapacağımı düşünürken bir mesaj daha geliyor telefona.
İNŞAATIN ÜÇÜNCÜ KATINA GEL.
Anlaşılan izleme huyundan asla vazgeçmeyecek. Arabadan inip ürkek ama kendinden emin adımlarla ilerliyorum. Ondan korktuğumu düşünmesini istemiyorum. Üçüncü kata çıktığımda kadife kırmızı eski bir berjerde oturmuş Cihanla karşılaşıyorum. Anlaşılan kendini kral falan sanıyor.
" Geleceğini biliyordum."
" Nasıl çektin o resmi?"
"Teyzem sağ olsun bir gün önceden tezgahı hazırlamıştık, her ihtimale karşılık... Yani hesapta tecavüz yoktu güzelim. Bu fotoğraf sayesinde benimle evlenmek zorunda bırakacaktık seni ama işler planladığımızın dışında gerçekleşti."
" Neden Cihan neden? Neden yapıyorsunuz bunu bana?"
" Çünkü seni hep sevdiğimi asla görmedin, o burnun hep havada baktın bana. Çocukken bile hep aşağıladın beni."
" Ben mi? Asıl siz hep hor gördünüz beni sizin gibi olmadığım için... Ayrıca bana sevgini gösterecek bir şey de yapmadın."
" O gece seni nasıl istediğimi de mi görmedin?"
" O gece karşımda bir hayvan vardı Cihan. Sevmekten bahsediyorsun, seven sevdiğine bunu yapar mı söylesene? Neden bir pislik gibi davranmak yerine gelip bana sevgini anlatmadın çok seviyorsan?"
" Ben... ben hep istediğimi elde ettim. Kızlara hiç onları sevdiğimi istediğimi söylemedim ki, onlar bana geldi ama sen benden bekledin. Ben erkeğim sen beni isteyip peşimde koşmalısın."
" Bu nasıl sapkın bir düşünce böyle?"
"Eh uzattın ama... "Aramızdaki mesafeyi bir çırpıda kapatıyor. "Benimle geleceksin. Bana aitsin sen yanlızca benimsin. Yoksa seni de o adamı da öldürürüm."
" Seni sevmeyen birini zorla mı tutacaksın yanında. Asla seninle gelmeyeceğim ve sen şimdi o fotoğrafı ve varsa daha fazlasını sileceksin. Zaten hayatımı yeterince mahvettin Cihan izin ver de hayatımı yaşayayım. Sende seni sevecek birini bul ve yaşamını sürdür."
" Asla benimle geleceksin dedim sana."
Bileğimi sertçe kavradığında kaçmak için hamle yapıyorum ama bir türlü kurtulamıyorum elinden. Çırpınıp bağırmaya başladığımda cebinden çıkardığı beyaz bezi ağzıma kapatıyor. Ne olduğunu anlayarak nefesimi tutmaya çalışıyorum ama bir noktadan sonra daha fazla direnemeyerek bir nefes alıyorum. Sonrası ise hiç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir YUSUF Masalı ( Tamamlandı)
RomanceO ne güzel tehdit öyle, namazını kılmazsan evlenmem seninle!