*** Feyzan ***
Sonunda Yusufum söz dinlemiş ve hayatına bir yön vermeye karar vermişti. Elbette bizler de Rümeysayı unutmuş onun üstüne bir sünger çekmiş değildik ama taktiri ilahiye de karşı gelinmiyordu. Ve Yusuf daha çok gençti bir gün yeniden hayatına birini alacağından emindim. Her ne kadar bana bu konuda eziyet etmiş olsa da sonunda sözüme gelmişti işte.
Kabarık olmayan sade ama uzun kuyruklu gelinliğinin içinde bir melek gibi süzülen gelinime bakıyorum. Ne kadar güçlü dursa da yüreğindeki kırgınlıkları sanki kalbimde hissediyorum. Zor imtihanlar vermiş ve bu günlere ulaşmış bir kız Güneş. Bir kez daha hayran kalıyorum ona. Övünmek gibi olmasın ama bana da böyle bir gelin yakışırdı zaten... 😏
Davetlilerin alkışları arasında nikah masasına ilerleyen çiftti bende ayağa kalkarak alkışlıyorum. Yusuf'la göz göze geldiğimizde ona ufak bir öpücük yolluyorum. O da annesine göz kırmayı ihmal etmiyor. Ardından sandalyesini çekip Güneşin oturmasına yardımcı olup kendi de masadaki yerini alıyor.
" Nikah şahitlerim de yerlerini aldığına göre, değerli misafirlerimiz bu genç bay ve bayan evlenmek için belediyemize başvurdular. Biz de gereken işlemleri yaptık ve evlenmelerine dair hiçbir engel olmadığı sonucuna ulaştık. Siz Güneş Kaleli hiçbir baskı altında kalmadann kendi hür iradenizle Yusuf Eroğlunu eş olarak kabul ediyor musunuz? "
Nihayet nikah memuru konuşmasını bitirip mikrofonu Güneşe uzattığında heyecandan ölmek üzere olduğu gözümden kaçmıyor.
" Evet. "
Sesi o kadar cılız ve titrek çıkıyor ki duymakta zorlanıyoruz.
" Ben bile duymadım, daha yüksek sesle lütfen."
" Evetttt."
Salonda bir alkış tufanı koptuğunda utanarak Yusufa bakan gelinimi kollarıma alıp sarmalamak istiyorum.
" Siz Yusuf Eroğlu hiçbir baskı ve etki altında kalmadan kendi hür iradenizle Güneş Kaleliyi eş olarak kabul ediyor musunuz? "
" EVETTT."
Yusuf'un sesi beklendiği üzere oldukça gür çıkıyor bütün salonda yankılanıyor adeta. Tabiki bir kez daha alkış sesleri yükseliyor.
" Bende Belediye başkanımızın bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun efendim... "
*** Yusuf ***
Beklediğimden çok daha hızlı geçen düğün merasiminin ardından üzerimizdeki gelinlik ve damatlıktan kurtulup daha önceden hazırladığımız valizleri arabaya yerleştiriyoruz. Hala izinli olsak da balayını burada geçirmek istemeyen karıma ben de hak veriyorum. Ona süpriz yapmak için Şırnakta kaldığım günlerde araştırıp bulduğum Kapodakyada çok şık bir balayı oteline doğru yola koyuluyoruz. Her ne kadar annemler bir kaç gün daha kalmamız için yalvarmış olsa da, Güneşin ne kadar çekingen olduğunu gördüğümden kabul etmiyorum. Nikahın hemen ardından yola çıkma nedenimiz bundan kaynaklanıyor.
Daha önce de birlikte yolculuk etmiş olsak da bu kez ilk defa evli olarak yolculuk ediyor oluşumuzun tadını çıkarmak niyetindeyim doğrusu. Aceleye gerek duymadan yavaş yavaş yol alıyoruz. Uğradığımız her bir ilde saatlerce gezmek istiyorum sevdiğim kadınla.
" Eskişehir'i ziyaret ettin mi daha önce?"
" Evet çok önceden bir kere gelmiştim. Lisede yani okul gezisi vardı."
" Gezmek ister misin bir kez daha?"
" Neden olmasın."
Onu daha önce annemlerle beraber de gezdiğimiz ve çok beğendiğimiz saz ova parkına götürüyorum. Masal köşkü, korsan gemisi derken en son da hayvanat bahçesini ve su altı müzesini geziyoruz. Büyük bir köpek balığını gördüğünde yaşadığı şaşkınlığı gülerek izliyorum. Hala çocuksu bir yanının olması benim de daha neşeli bir adam olmama neden oluyor. Belki de beni ona çeken bu çocuksu yanıdır.
" Şuna bak Yusuf! Dişleri kocaman."
" Evet Güneşim, köpek balığı ya hani."
Gözlerini devirerek bakıyor.
" Sağol ya bende lepistes sanmıştım."
Hafif kızmış halini görünce keyifleniyorum.
" Ha, yok onlar parmak kadar bile olmuyor. Neyse ki kocan çok bilgili... "
O sırada koluma yediğim yumrukla susuyorum. Şalını savurup önden yürüyor.
" Kızgınken daha tatlı olduğunu söyledim mi? "
" Sen küçükken çok yeşilçam izledin galiba?"
" Favorim Nuri... "
Gözlerini kısarak hışımla dönünce gülmemek için dudaklarımı bastırıyorum.
" Yusuf! İyice arsız olmaya başladın."
Masumca elimi omzuna atıyorum. Kulağına eğildiğimde gerildiğini fark ediyorum.
" Daha hiç bişey görmedin karıcığım. Hem söylesene senin yanında arsız olmayayım da başkasının yanında mı olayım?"
Ne kadar kızmış olsa da kıskançlığı ağır basıyor.
" Of!"
Daha fazla üstüne gitmeyerek yanında dev akvaryumun keyfine varıyorum. Gezimiz bittiğinde onu hamam yolu diye adlandırılan çarşıda gezdirmeye de ihmal etmiyorum. Tabi bu bana biraz pahalıya patlıyor ama olsun. Akşam yemeği yedikten sonra namaz kılıp biraz daha yol gitmiş olmak adına hemen yola koyuluyoruz. Üç saat sonra Başkente vardığımızda küçük bir butik otelde oda kiralıyoruz. Yatsı namazını kılar kılmaz kendimi yatağa atıyorum. Üzerinde pembe beyaz gecelik saçları örgülü yatağa gelen Güneşin tedirgin halleri gözümden kaçmıyor. Titreyen elleriyle örgüsünü açıp, ürkek bakışlarını gözlerime dikiyor.
" Güneşim, yorulduk uyuyalım mı?"
Başını sallayıp sessizce yatağa uzanınca bende ondan yana dönük olacak şekilde kıvrılıyorum. Uzağımda öylece put gibi yattığını görünce onun bu hali içimi sızlatıyor. Uzanıp sırtı göğsüme gelecek şekilde onu kendime çekiyorum. Vücudu anında gerilin titremeye başlıyor.
" Sakin ol! Ben senin Yusufunum. Ve senin hazır olmadığın istemediğin hiç bir şeyi sana yaşatmam. Sakin ol güzelim, sadece seninle uyumak istiyorum."
" Hı hı."
Uyumaya çalışıyor olsamda bir türlü aklımdaki düşüncelerden kurtulamıyorum. Neden öldürmedim ki ben bu Cihan şerefsizini diye geçiriyorum bilmem kaçıncı kez aklımdan. Neden en azından ağzını yüzünü dağıtıp eline vermedim. Nasıl sakin kalabildim bu kadar? Girdiği o delikten çıkmasına aylar kaldı. Ya yine rahatsız etmeye kalkarsa? Evet kesinlikle karşımıza çıksın. Çıksın ki bende kucağımda küçük bir kız çocuğu gibi büzüşüp titreyen bu güzel kadının intikamını alabileyim. Onu önce bir temiz döverim sonra belki ıslatıp odunla döverim sonra da...
" Yusuf?"
Tövbe Yarabbim neler düşünüyorum ben?
" Güneşim?"
" Sen çok iyi bir adamsın. Kalbini hiç karartma olur mu? Hep temiz kal sevgilim."
Aklımdakileri mi okudu acaba bu kız? Nereden çıktı şimdi bir anda bu sözler düşüncelerime gem vurarcasına.
" Olur ama sende hep böyle kal olur mu?"
" Nasıl? "
" Masum ve küçük bir kız çocuğu gibi. Hiç büyüme... "
" Olur. "
Uykuya dalmak üzere olduğumuzda hafifçe ensesine bir buse bırakıyorum. Hoşuna gitmiş olacak ki boyun girintisini bana sunuyor. Ve hayatımdaki en huzurlu uykuya dalarken sevdiğim kadına daha çok sarılıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir YUSUF Masalı ( Tamamlandı)
RomansaO ne güzel tehdit öyle, namazını kılmazsan evlenmem seninle!