45

1.1K 85 10
                                    

*** Züleyha ***

"Züleyha, biraz konuşabilir miyiz güzelim?"

Anlaşılan Yusuf akşamdan beri ağzında sakladığı baklayı nihayet oğlum uyuduktan sonra ortaya çıkarmaya karar vermişti. Akşam eve geldiğinden beri üzerinde tuhaf bir hal olduğunu anlamıştım elbette ama onun açılmasını bekliyordum. Beklediğim gibi de olmuş, Yusuf dile gelmişti. Tabi bu süre zarfında Ben içten içe kendimi yemeyi ihmal etmemiş kafamda türlü senaryolar kurmuştum bile...

" Kötü bir şey mi oldu sevgilim mi?"

Tedirgin yüzü midesi bulanmışcasına ekşidi. Koltukta yanına oturmam için gösterirken zorla da olsa gülümsemeyi başarıyordu.

" Tam olarak kötü diyemeyiz ama gel konuşalım."

Onun bu hali beni daha da meraklandırdı. Annemle ilgili olduğunu düşündüğümden içimden teyzemlere lanet okumaya başlamıştım yeniden... İçimdeki iyilik meleği pollyanna günaha girme sus dese de, Yusuf'un bu hali teyzemlerin yine boş durmadığını anlatıyordu.

"Meraklandırmak durmada söyle haydi ne oldu?"

Koltuktaki yarıma aldığımdan o da ellerimi tutmuş şefkatle okşarken tebessümlü gözlerle beni inceliyordu.

"Tamam tamam anlatıyorum merak etme. Hani şu teyzen nerede gördüğümüz adam vardı ya..."

"Hangi adam?"

"Geleceğimiz gün salondaki garip adam hani ikimizi de tanıyordu."

"Hah! Nasıl unuturum doğru ya bir de bu adam vardı değil mi? Anlaşılan adamın kim olduğunu öğrenmişsin."

Elbette öğrenmişti Yusuf bu aklına bir şey takıldı mı asla bir kenarı atmaz ben gibi unutmazdı. O adamın kim olduğunu bulmadan durmayacağını o gün biliyordum fakat o kadar çok şey yaşamıştım ki küçük ayrıntılara takılmayı bırakmıştım.

"Güzelim bunu sana söylemek bu kadar zor ki o adam aslında senin..."

Senin senin derken yoksa düşündüğüm şey mi aman Allah'ım öz babamla karşı karşıya gelmiştim ve hiçbir şey hissetmemiştim öyle mi? Oysaki ben başka düşünmüştüm öz babamla karşılaştığımda içimden bir şeyler işte bu diyecek ve hissedeceğim diye düşünmüştüm. Şimdi üzülsem mi sevinsem mi bilemiyorum...

" Yapma Yusuf o adam yoksa benim babam mı?"

Telaşla halimi yatıştırmak istercesine eliyle yanağımdan akan tek damla gözyaşına siliyor.

"Yok güzelim baban değil, dedenmiş."

Dedem... Tabii ya öz olan bir babam varsa onun da akrabaları olacaktı elbette. Ama neden babam değilde dedem bulmaya karar vermişti beni? Belki de babam çoktan hayatını kaybetmişti. Belki de babamı hiç tanıyamayacaksın olmanın verdiği acıyı yüreğimde hissettim. Ya da belki de aksine babam en başında da sonrasında da beni hiç istememişti. Peki ya o zaman şimdi dedem olduğunu söyleyen bu adam beni neden arıyordu?

" Dedem öyle mi? Peki ne için arıyormuş beni torunum deyip bağrına basmak için mi yoksa annemin ölmesinden sonra bir çıkar sağlayabilmek için mi?"

Son anda aklıma gelen gerçekler Yusuf'a yönelttiğim soru karşısında o da bir anlığına afallıyor. Doğru ya belki de annemin ölümünün ardından kendilerine bir şeyler kalacağını olmuyorlardır. Kim bilir belki de annemin sandığım mal mülk herşey aslında babamdan kalmadır. Şimdi de geri almak istiyorlardır. Artık her şey bekler hale gelmiştim.

"Söylediğine göre senin varlığını yeni öğrenmiş. Yani ben çok inanmadım ama öyle söylüyor. Baban da hastaymış tek umutları da sensin. Yani bunları böyle pat diye söylemek istemezdim güzelim ama dolandırıp durmakta istemedim lafı."

Hah! Annem bitti şimdi de babam ve onun ailesi başladı tabii ki... Züleyha bugünler için var ihtiyacı olanın ihtiyacını gidersin diye yıllardır ne haldeyim diye sormayın insanlar şimdi bana muhtaç olmuşlar öyle mi? Hangi yüzle karşıma çıkacaklar benden yardım isteyecekler acaba? Hangi yüzle yüzüme bakacaklar acaba? Allah'ım biliyorum sevdiğin kullarına bu dünyada türlü imtihanlar verirsin, ama artık yoruldum yardım et çıkmazlardan kurtulmak istiyorum.
Ne olurdu kan bağının bulunduğu bir insanda Allah rızası için beni sevseydi? Yok çırpındıkça daha çok çamura batıyorum.

"Asla Yusuf asla ne o adamın ne olduğunun ne de herhangi başka bir akrabasının yüzünü dahi görmek istemiyorum,karşıma sakın çıkmasınlar. Akıllarına ihtiyaçları olduğunda mı gelmişim? Hadi o bilmiyordu farzedelim dediğin gibi inanmıyorum ama oğlu, oğlu bilmiyor muydu bir çocuğu olacağını? İnsan hiç mi merak etmez bir kedi bile doğurduğunu sahiplenirken hatta o vurmadığını sahiplenirken benim ailem beni ne yerine koymuş? Bir tanesi bile sahiplenmeyi bir kenara koy Allah rızası için birazcık beni sevmiyor. İhtiyaçları olmasa beni bulmazlardı. Gerçekten öz bir babam var mı hasta mı sağa mı bana ihtiyacı var mı umrumda değil! "

Öfkem tüm duygularımın önüne geçti. Olanlara sinirlenmem elimde değildi. Bir insan ailesi bakımından bu kadar şanssız olamazdı herhalde, ben tam bir istisnaydım. Ama artık onlar da benim umurumda değildi, olmalıydı zaten. Benim ailem Yusuf ve çocuklarım birde onun ailesinden oluşuyordu. Öyle ya Feyzan anne, annem Tayyip baba da babam olmuştu kısa bir süre de... Bana kollarını açıp tüm yaralarımı sarmış bu insanlar yanımdayken benim kimseye ihtiyacım yoktu.

" Tamam güzelim sakin ol. Ben de senin gibi söyledim zaten."

" Gitsin buradan Yusuf söyle ona sakın karşıma... Ahh!"

Karnıma saplanan keskin sancı yüzünden sözlerimi tamamlayamamıştım. Öyle keskin bir sancı ki nefes almakta zorluk çekiyordum.

" Züleyha iyi misin güzelim?"

İki büklüm halde ellerimi karnıma bastırırken kalktım yeri yeniden oturuyorum. Zorla nefes almaya çalıştığı sırada sancı bir kez daha kendimi gösteriyor.

" Ahh..."

" Sakin ol güzelim, Allah'ım sen yardım et. Burada bekle ben hemen annemi çağırıp geliyorum. "

Sancı bir kez daha kendini yenilerken Yusuf'un sözlerini başımla onaylıyorum. Zaten istesem de şu talep eden fazla uzağa gidemem. Nefeslerime düzenlemeye çalışarak Feyzan annenin gelmesini bekliyorum. Çok fazla beklememe gerek kalmadan konuş aradım eve giriyorlar.

"Züleyha, kızım iyi misin yavrum?"

"Yok anne çok fena sancım var galiba bebek geliyor."

Şefkatle beni sarmalama ya çalışırken arka arkaya giren sancılarım yüzünden yerimde duramayarak kalkmaya çalışıyorum. Az sonra Hümeyra da koşarak yanımıza geliyor.

"Bu böyle olmaz anne neyi bekliyoruz?"

" Ne yapacağız kızım? Ebe hatuna koşayım mı hemen."

" Yok artık hepten gitti sizin akıllar."

Sancı birkez daha girdiğinde dayanamayarak bir feryat dökülüyor dilimden.

" Ahhh! Hastaneye gidelim."

Züleyha üstüme ferace geçirip başıma bulduğu ilk şalı hızla doluyor.

" Kız haklı, Yusuf hemen sen Züleyhayı arabaya bindir bende valizi alıp geliyorum."

Yusuf tam bir asker gibi aldığı emir doğrultusunda beni kucağına aldığı gibi merdivenlere yöneliyor. Şimdi düşeceğiz diye korkarak boynuna sarılıyorum. Ama o kadar profesyonel ki üç katlı merdivenleri saniyede inip beni arabaya bir anda yerleştirmiş oluyor. Biraz sonra Hümeyra da elinde valizle geldiğinde valiz bagaja yerleştirdikten sonra sürücü koltuğuna geçiyor. Her ne kadar Feyzan anne ben de geleyim diye tutturursa da Hümeyra çocuklara birinin bakması gerektiğini ona zorla da olsa kabullendiriyor.

"Söz anneciğim doğum olur olmaz hepiniz gelirsiniz ama şimdi orada hareket etmesi gereken birilerine ihtiyaç var. Senin zaten bacakların ağrıyor,bırak ben gideyim."

İstemeye istemeye Hümeyra'ya kurulduğu için kabul etmek zorunda kalıyor.

"Tamam tamam hadi siz gidin kızım annenizle biz çocuklara bakarız."

Tayyip baba biz arabaya bindikten sonra kapının önüne çıkmıştı öyle ki bu zor anlarımda beni daha da zora sokmak istememişti anlaşılan... Onlar geride kalırken biz de hastaneye doğru yola çıkıyoruz. Tamam

Bir YUSUF Masalı ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin