***Güneş ***
Betül elindeki kitabı okumayı bitirdiğinde dikkatlice kapatıp kitaplığın en üst rafına yerleştirdiğinde bende büyük bir dikkatle onu izliyorum. Başında örtülü olan yemeniyi açıp karşımdaki yeşil berjere kendini bırakıyor. Gülümseyerek ne olduğunu sorduğumda hala onu izlemeye devam ettiğimi fark ediyorum.
" Değişik geliyor."
" Ney?"
" Bu kitap, onu başka dilde okuman ve ona gösterdiğin saygı."
" O bizim kutsal kitabımız."
" Biliyorum evde yardımcımız olan çok sevdiğim bir kadın vardı onun da bazen okuduğunu görmüştüm. Hatta küçükken bana da öğretmek istemişti ama annem karşı çıkmıştı. "
" Ailen konusunda oldukça şansızsın ne yazık ki ama artık seni engelleyebilecek kimse yok. "
" Evet ama ben hiç bir şey bilmiyorum ki. "
" Üzülme ben sana yardım ederim. "
Böyle başlayan sohbetimiz gece dörde kadar sürmüş daha sonrasında uykusuz kalmamak için yataklarımıza geçmeye karar vermiştik. Tabi ben aynı zamanda kendi apartıma dönmüştüm. O kadar çok şey anlatmıştı ki Betül, bazı şeyler aklıma yatmış bazılarında havada asılı kalmıştı. Elbette bir gecede herşeyi yerli yerine oturmasını da beklemiyorum. Kesinlikle içimde yer edende huzurdu. Evet Betülün anlattıkları içimde büyüyen bir huzura neden olmuştu. Zaten onunla tanıştığımız günden beri her hareketi beni kendine hayran bırakıyordu. Şimdi tüm bu hallerin İslami kurallardan kaynaklı olduğunu biliyordum. Ve açıkçası ben de Betül gibi olmak istiyorum. Tabi bunda Yusufu da elbette payı büyük. Sanırım biraz da onunla olabilmek için bu konular bu kadar ilgimi çekiyor.
Ama ben onun ilgisini çekemedim anlaşılan...
Mahkemeden sonraki açık sözlü halim şimdi bana utanç veriyor. Galiba ilk kez böyle hissediyorum. Daha önceleri hep ne istediğini bilen bir kız olarak açık sözlü davranmam sorun olmamıştı. Şimdi ise bu durum Yusuf ta ters tepmiştir anlaşılan ki üç gündür hiç ses seda yoktu. En azından bir açıklamayı hak ettiğimi düşünüyorum. O benim gibi hissetmiyor olabilir. Buna saygı duyarım elbette ama bunu bile bana söyleme gereği duymadan ortadan kaybolmuş olması canımı sıkıyor. Belki de günahını boşa alıyorumdur. Bazen günlerce görevde olduğunu Alperenle aralarında geçen konuşmalarda duymuştum. Üstelik bir kaç gün önce de bir karakola saldırı yaşandığı kamuoyuna duyurulmuştu. Belki de işi vardı. Bilemiyorum...
Düşünmemeye karar vererek gözlerimi kapatıyorum. Zor da olsa uykuya daldıktan yanlızca bir kaç saat sonra çalan telefonumun alarmını susturup yataktan kalkmak oldukça zor geliyor. Yüzümü yıkayıp yatağı topladıktan sonra üstümü giyiniyorum. Çantamı alıp odadan çıktığımda koridorda Betülle karşılaşıyoruz.
" Hayırlı sabahlar."
" Hayırlı sabahlar öğretmenim."
İkimiz de bu sözüme gülüyoruz. Yalan değil Betülü kendime öğretmen seçtim dün gece itibari ile. Ondan öğreneceğim de çok şey var anlaşılan... Arabamla onu okula kendimi de hastaneye atıyorum. Sakin başlayan günüm öğle vakitlerinde gelen anonsla hızlanıyor. Ve ardından onlarca asker acilen giriş yapıyor. Korkuyla etrafıma bakıyorum. Geldiğimden beri ilk kez bu durumla karşılaşıyor olmamın paniğini üstümden atmaya çalışırken benden daha kıdemli olan bir doktor kolumdan hafifçe sarsıyor.
" Şaşırma sırası değil haydi sana ihtiyaçları var."
Sözleri beni kendime getirdiğinde üç numaralı acil müdahale bölgesine giriyorum. Bacağından yaralanmış olan askerin baygın bir şekilde inliyor oluşu içimi acıtıyor. Hemen bir ağrı kesici vurup ardından da narkoz vermesini söylüyorum hemşireye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir YUSUF Masalı ( Tamamlandı)
RomansaO ne güzel tehdit öyle, namazını kılmazsan evlenmem seninle!