Yatalak

3K 215 25
                                    

(Medyada videoda çalan şarkı var)



"Derin, iyi olduğuna emin misin?" dedi Elif 86. defa. Odamın kapısında dikiliyordu. Endişelenmesini anlayabiliyordum çünkü dört gündür yataktan çıkmamış, doğru düzgün bir şey yememiştim. Uyuyor, uyanıyor, yattığım yerden görünen denizi izliyor, sonra biraz daha uyuyordum.

"İyiyim, sana bir şey soracağım." dedim. Ne zamandır erteliyordum.

"Tabii," dedi yatağımın yanına doğru gelirken. "Ben kaçırılmadan önce Sıla'yla buluştunuz mu?" Bir an şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdıktan sonra yutkundu. Bu hareketiyle cevabımı almıştım gerçi ama yine de yalan söyleyip söylemeyeceğini görmek için bekledim. Söylemedi.

"Derin, özür dilerim. Yanlış anlama lütfen. Ben sadece mektupları onun yollayıp yollamadığını anlamak için onunla buluştum." dedi. Bu konu hakkında ne düşünmeliydim bilmiyordum. Telefonuna gelen bildirimin sesini duyduğunda korkuyla yerinden sıçradı. O kadar gerilmişti ki gelen mesajdan bile korkar olmuştu. Bir süre ona baktıktan sonra üzerine gitmemeye karar verdim. Nedense yıllar boyunca uğradığım ihanetler sonucu insanların doğruyu söyleyip söylemediğini anlamak gibi bir beceri geliştirmiştim kendimce.

"Tamam." dedim sadece.

"Yataktan çıkmayı düşünmüyor musun?" dedi tekrar.

"Yorgunum."

"Yorgun değilsin, bunalıma girdin ve toparlanman lazım. Günlerdir uyuyorsun zaten, nasıl yorgun olabilirsin?" Sinirlenmeye başlıyordu. Durumum dışarıdan gerçekten de kötü görünüyor olmalıydı. Ne yapacağımı bilemiyordum. "Sana bir şey söylemem lazım." diye devam etti ben düşünürken. "Bence o videodaki şekiller işaret dili. Yani baya düşündüm açıkçası."

"Biliyorum," dedim sadece. İzlediğim ilk gün uyuduğumda rüyamda görmüştüm. Bilinçaltım bana, 'al salak, sen bunu hatırlamıyorsun ama ben sana göstereyim bari' dermiş gibiydi. 

"Ne anlama geldiğine baktın mı peki?" dedi şaşırmış bir şekilde. Olumlu anlamda başımı salladım. Zaten ne anlama geldiğine baktığım için bu haldeydim ya. "'Seni bekliyorum' diyor videoda," dedim. Yatakta doğrulup oturdum. Sürekli yatmaktan her yanım ağrıyordu ve konuştukça daha çok acıkıyordum sanki. "Kesinlikle Demir bu. Zihnimle oynuyor. Beni zor durumda bırakıyor böylece hemen onun kollarına koşacağımı sanıyor." 

"Böyle bir şey yapar mı gerçekten?" dedi Elif. Şüpheci duruyordu. Omuzlarımı silktim.

"Bugünlerde kimin ne yapıp ne yapmayacağını kestiremiyorum." dedim ona bakarken. Ne demek istediğimi anlamış gibi başını eğdi ve tişörtünün kenarıyla oynamaya başladı. Penceremden dışarı baktım. Güneş batıyordu ve turuncu ışıklar sarı saçlarımı pembeymiş gibi gösteriyordu. Ayağa kalktım. "Denize gireceğim, gelmek ister misin?"

Denizden çıkıp havlumun üzerine uzandım ve batan güneş tenimi okşarken derin bir nefes aldım. Tuzlu su derimin üzerinde akarken müthiş bir his bırakıyordu. Demir'le kavga ettiğim günden beri ortalarda görünmemişti. Hatasını anlayıp benden uzak durmaya karar vermişti muhtemelen. Yani istediğim şeyi yapmıştı. Bana bunu yaptıktan sonra nasıl yüzüme bakabilirdi ki zaten? Elif bakışlarını telefonundan kaldırıp bana baktı ve yerinde huzursuzca kıpırdandı. 

"Markete bira almaya gideceğim, sen de ister misin?" Olumlu anlamda başımı salladım. Elif'le yatak odasında yaptığımız konuşmadan sonra ikimiz de hassas hissediyorduk. Ona karşı güvenim sarsılmıştı, o da bunun farkındaydı. Yani, saklayacak bir şeyi olmasaydı Sıla'yla buluştuğunu ve ağzını aradığını bana söylerdi ama söylememişti. Kafama takılan buydu işte. Yanımdan kalkıp üzerine bir elbise geçirdi ve eve doğru ilerledi.

İki Hayalet II: Sessizlik (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin