Koma

2.8K 214 18
                                    


Müziği duydum. Müzik miydi? Sanırım müzikti. Derin'in kulağımda çınlayan sesi de olabilirdi bu. O kadar net hatırlıyordum ki ciğerlerini parçalarcasına adımı haykırmasını. Derin'in yüzü gözlerimin önünden geçti. Gülerken. Ağlarken. Bana tokat atmadan bir saniye önce. Onu o bankta bulduğumda, koyu gözlerini saçlarının arasından bana dikmesi.

Kızarmış gözleri ve vahşi bakışları. 

Kalp atışlarım hızlanırken bir şeyler biplemeye ve yüksek sesler çıkarmaya başladı. Gözlerimi açmaya çalıştım. Uykudan uyanıyordum ve muhtemelen yatağımdaydım ama hiç bir şey evdeymişim gibi hissettirmiyordu.

Derin yanımda mıydı? Onunla beraber uyuduğumuz o iki defayı hatırladım. Bebekler gibi uyumuştum ama tam aksine bir bebek olmaktan oldukça uzaktım. Yumuşak bedeninin bedenime gönderdiği ürpertileri hatırladım ve tüylerim diken diken oldu. Boğazımı bir şey sıkıyormuş gibi hissediyordum. "Uyanıyor, geri uyutun. Uyandığında panik yapacaktır. Dikişleri açılacak."

Ne? Hayır! Ne demek geri uyutun? Tüm kaslarımı zorlayarak hareket etmeye çalıştım. Buradan çıkmalıydım. Uyanmalıydım, Derin'i bulmalıydım! Ne olursa olsun umurumda değildi. Bu işte bir yanlışlık vardı.

Tüm bunları yaparken aklımdan ne geçiyordu ki? Kendimi alkole vurup acımı dindirmeye çalışacağıma bazı şeyleri araştırmalı, bu olayın üzerine gitmeliydim. Ben ne yapmıştım? Bana Derin'i hatırlatan her kızı yatağıma almış, sonra onların Derin olmadığını ve asla olamayacağını anladığımda hayatımdan çıkarmıştım. Böyle olmamalıydı.

Neden onun canını yakmıştım ki?

Yaşıyor muydu? Asıl ben nasıl yaşıyordum?

Ya Derin yaşamıyorsa?

Bütün kaslarım kaskatı kesilip aynı zamanda gevşerken içinde bulunduğum karanlık daha da derin bir hal aldı. Beni uyandırmalarını istiyordum. Dikişler umurumda değildi, isterlerse boğazımı tekrar kesebilirlerdi. Onu bulmalıydım. Kendi kafamın içindeki çığlıklarda boğuluyordum. 

Müzik geri geldi. 

Çok, çok uzun zaman geçti ve bu uzun zamanların her anında göz kapaklarımın ardında yalnızca Derin vardı. Uzun, sarı saçlarının parmaklarımın arasından yumuşacık bir his bırakarak aktığını hissedebiliyordum sanki. Kokusu burnumdaydı ve biraz zorlasam sesini bile duyabilirdim. Kendimi nefes almak için zorladım. Gözümden bir damla yaş aktı. Ağlıyor muydum?

Ağlıyor gibi hissetmiyordum. 

Bir el, elimi tuttu. Tenimin üzerinde sıcak bir baskı yaratıyordu. İlk önce Derin sandım ama Derin'in elleri minicikti. Böylesine sert ve... yaşlı değildi. Dedem miydi? Boğuk bir ses duydum. 

Her gün değil, ama arada uyanıyordum. Kendi kafamın içinde uyanıktım ama tek bir kasımı bile kıpırdatamıyordum. Biz insanlar normal bir şekilde yaşarken göz kırpmak gibi küçücük ve basit bir şeyin değerini bilmeyiz. Doğal bir davranıştır, bir gün içinde binlerce kez bunu yaparız ve bunun kıymetini bilmeyiz. Bana soracak olursanız, göz kırpmak çok değerli bir şey ve uyanmama izin verdikleri zaman gözlerimi açacağım. Gözlerimi öyle bir açacağım ki bir daha kapatamayacaklar.

Bazı günler uyandığımda, beni uyutmalarından önce bir süre etrafı dinleyebiliyordum. Dedem bazen bana tarihi söylüyor, yanımda oturup kitap okuyordu bana. Kimse Derin hakkında konuşmuyordu. Neden Derin hakkında konuşmuyorlardı?

Bazen öldüğümü düşünüp panikliyordum. Belki de ölüm böyle bir şeydi ama ölmüş olsaydım dedem mezarımın başında oturup bana kitap okumazdı herhalde. Kendi kafamın içinde delirmemek için yaşadığıma inanmalıydım. Yaşıyordum, nefes alıyordum ama gözlerimi açamıyordum.

İki Hayalet II: Sessizlik (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin