(Medyada arabada çalan şarkı var)
***************
"Bunu yaptığıma inanamıyorum," dedim elimi gerginlikle açıp kapayarak. Hangisine daha çok şaşırıyordum bilmiyorum. Tek başıma arabayla uzun yola çıkmama mı, yoksa Sıla'nın peşine düşüp şehre geri dönmeme mi?
On günlüğüne de olsa."Sakin ol," dedi Elif. Telefonumu hoparlöre almış, beni sakinleştirmesi için Elif'i aramıştım.
Sıla o gün evimden gülücükler ve kalpler saçarak çıkıp gittikten sonra, 3 gün boyunca düşünmüş, Seray Hanım'dan erken bir randevu almış, Elif'i arayıp sormuş, en sonunda oy birliğiyle son iyiliğimi yapıp Sıla'ya güzel bir elveda dememin kararını vermiştik ama bir şeyler hala doğru hissettirmiyordu.
Elif ya da Seray Hanım karar vermemde bana yardımcı olmuşlardı, evet ama ikisi de Sıla'yı benim tanıdığım gibi tanımıyorlardı.
"Sakin ol demek kolay. Buraya geri dönmek nasıl tüylerimi diken diken ediyor inanamazsın."
Elif bir süre sessiz kaldı. "Derin..."
"Efendim?" dedim bir kamyonun yanından geçerken. Araba kullanmayı öğreneli ve ehliyet alalı bir yıl oluyordu ama ilk defa otoyola çıkıyordum ve bu kamyonlar, tırlar ve büyük araçlar ödümü koparıyordu.
"Caner'i özlüyor musun?"
"Araba kullanırken bana bunu sormak zorunda mısın? Dikkatimi dağıtıyorsun, senin yüzünden öleceğim." dedim sağ şeride geçip sakin sakin sürerken. Neden sürekli Caner'le ilgili şeyler soruyordu anlayamıyordum ve şüphelenmeye başlıyordum. Mektupları Sıla değil de Elif yolluyor olabilir miydi?
"Ben... Özür dilerim sürekli bunları sorduğum için ama nasıl hissettiğinden emin olamıyorum." dedi endişeli bir sesle. Nasıl hissettiğimden ona neydi ki?
"Elif, üzgünüm, yanlış anlama ama nasıl hissettiğim neden ilgilendiriyor seni? Gerçekten, yeteri kadar acı çektim ve onu özlüyorum tamam mı? Onu her saniye özlüyorum, her nefesimde özlüyorum, keşke ben ölseydim de o yaşasaydı ama elimden bir şey gelmiyor. Üç yıl boyunca kendimi kapattım ben, ne işime yaradı?" Arabayı bir benzinliğe soktum.
Derin bir nefes aldım. "Bir şey fark ettim, kendimi herkesten uzaklaştırmadan da onu özleyebilirim. Hiç bir zaman geçmiyor, her zaman orada. Eskiden kardeş olduğumuzu sanarak kendimden tiksiniyordum. Peki ya şimdi? Şimdi özgürüz ama o bir ölü!" Sonra sinirlenip telefonu kapattım. İşte, itiraf etmiştim sonunda. Elif'in suratına kapadığım için kendimi bir kaç saniye suçlu hissetsem de hak ettiğini düşündüm.
Ne o geri aradı, ne de ben.
Arabadan inip derin derin nefesler aldım. Hayatımda sigara içmediğim halde bazı zamanlar sigara içme dürtüsüyle ciğerlerim yanıyordu sanki. Cüzdanımı alıp arabamı kilitledim ve benzinliğin marketine doğru ilerledim. İçeride kasiyerden başka kimse yoktu.Böyle ıssızlığın ortasında benzinlikte ya da hediyelik eşya satan dükkanlarda çalışan birini gördüğüm zaman buraya nasıl ve nereden geldiğini hep merak ediyordum. Buraya en yakın kasaba kilometrelerce uzaktaydı. Acaba burada mı yaşıyordu?
Kasadaki adama gülümseyip minik reyonların arasında dolaşmaya başladım. Şekerli bisküviler ve tuzlu bisküvilerden başka ilgi çekici hiç bir şey yoktu. Ben de kendime soğuk kahve ve enerji içeceği alıp kasaya ilerledim.
Yolculuğu gece yapmıyordum ama yine de uyuyakalacağımdan falan korkuyordum nedense.
Arabaya dönüp klimayı çalıştırdım. Serin hava yüzüme vururken memnuniyetle iç çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Hayalet II: Sessizlik (Tamamlandı)
Genel Kurgu18.04.2019 Bazen konuşamazsın. Derin, yaşadığı şanssızlıklardan sonra kendine son bir defa huzurlu bir yaşam kurmaya çabalamaktadır. Evine gelmeye başlayan mektuplar bütün huzurunu kaçırana kadar bir süre bunu başardığını düşünecektir. İki Hayalet...