Aynı Karanlık Kuyu

2.7K 232 17
                                    

(Medyada bölümde çalan şarkı var)


Boğazımdaki tüple uyandığımda bu sefer hazırlıklıydım. Gözlerimi yine açamıyordum, yine hiç bir kasımı oynatamıyordum ama buradaydım. Buradaydım ve yaşıyordum. 

Boğazımı sıkan sargı bezlerini hissettim. Ciğerlerimi havayla doldurup nefes almamı sağlayan makinenin kısık sesi kulaklarımı doldurdu. Kalp atışlarımı duyabiliyordum. Dedem yanımda mıydı?

Ona beni uyuttukları zaman onu duyabildiğimi anlatmıştım. Yine benimle konuşmaya çalışmış mıydı? Bu seferki ne kadar sürecekti? Ne kadar uyuyacaktım? Göz kapaklarım titredi. Işık göz kapaklarımın üzerine vuruyor, damarlarımı görmemi sağlıyordu. Florasan mıydı, yoksa gün ışığı mıydı bu? Gündüz müydü, yoksa gece mi? 

Müziği duydum. Bu karanlığın içinde müziği duymak bana cenneti anımsatmıştı.

"If you need me, wanna see me, Better hurry 'cause i'm leavin' soon..."

Korkmuyordum. Bu sefer, korkmuyordum. Zamanı gelince bu karanlıktan çekip çıkarılacağımı biliyordum. Sadece bekliyordum. 

-

Bu kadar uzun sürmemeliydi. Bu kadar uzun sürmemesi gerektiğini biliyordum. Sürekli uyuyup uyanıyordum, bu kuyunun içinde daha derinlere düşüyordum, zaman kavramım tamamen yok olmuştu ama bu kadar sürmemesi gerektiğini çok açık bir şekilde biliyordum.

Kuyudan yukarı tırmanıp, ışığa doğru gitmem gerekiyordu. Bense dipte öylece duruyordum ve dizlerime kadar çamura batmıştım. Neler oluyordu?

Derin için hazırladığım videolar bitmiş miydi? Demir'e yolladığım notu almış ve mezarımı açıp orada olmadığımı görmüş olmaları gerekiyordu. Mezarımı açmışlardı değil mi? Lütfen. Lütfen, benden vazgeçmemiş olsun. Lütfen pes etmemiş olsun. 

Gözlerimi açmaya çalıştım yine. Boğazımdaki boru hala oradaydı ama sargı bezlerini hissedemiyordum. Üzerimde öyle bir ağırlık vardı ki ne yaparsam yapayım kıpırdayamıyordum. Derin'i düşündüm. Hayal ettim. Burada olduğunu. Uyanmamı istediğini. Elimi uzatıp ona dokunmaya çalıştım, havaya karışıp kaybolduğunda kendi kendime homurdanmak istedim. Arkasından bağırmak.

"Bir vakitler bir gece yarısı sıkkın, kafa yoruyorken, yorgun argın, Unutulmuş eski ilimlerin garip ve acayip kitap ciltleri üzerine ben- 

Kestiriyordum, tam dalacağım esnada, ani bir tıkırtı geldi öteden, 

Odamın kapısını kibarca birisi vuruyor, vuruyordu sanki tak tak. 

'Bu', diye söylendim, 'odamın kapısını tıklatılıp duran bir konuk, 

Sadece bu, başka bir şey yok.'"

Dedemin sesini duyduğumda kaşlarımı çatmak istedim. Buradaydı. Yanımdaydı. İlaçları kesmelerini söylemek istedim. Beni artık uyandırmaları gerekiyordu. Bu düşündüğümden uzun sürmüştü ve ölecek gibi hissediyordum. Ölemezdim. Derin'e dönmeliydim.

Avucuna baş harfimi kazımıştım, onu almaya gitmeliydim.

"Anımsıyorum ah çok kesin, bir Aralık ayındaydık, rüzgârlı, hazin, 

Ölen her bir köz parçası dövüp işliyordu yer döşemesine ruhunu. 

Sabahı diledim arzuyla; Ben boşu boşuna ödünç bir avuntuyu 

Arıyordum acı dindirici kitaplarımda, acısı için Lenore' un, o yitik,

 O meleklerin Lenore dedikleri kızın, o eşsizin, ışıyanın ışık ışık, 

İki Hayalet II: Sessizlik (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin