"-Bir ev satın aldı efendim.""-Adresi yolla."
Onu içine soktuğum onca şeyden sonra yine bütün bunların içinden başı dik çıkmış, Demir'i kendisinden uzaklaştırmış ve başka bir şehre taşınmıştı. Şimdi de kendine bir ev alıyordu. Demek ki orada kalmayı planlıyordu. Demir onu annemden kaçırmaya çalışmıştı ama başaramamıştı.
Derin de annemle karşılaşınca tahmin ettiğim şeyi yapmış ve hem Demir'den hem de annemden kaçmıştı. Biraz uzun sürmüştü ve gereğinden fazla yakınlaşmışlardı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Ben elimden geleni yapmıştım ve savaşta bir kaç darbe almak her zaman göze alınan bir şeydi.
Not defterimi çıkarıp dedem için bir not yazmaya başladım.
"Derin'in evinin yakınlarında bir ev satın almamız lazım. Bu şehirde kalmak istemiyorum artık. Gitmem lazım. Sen gelmek zorunda değilsin. Sadece bana bir ev alsan yeterli." yazıp ona uzattım. Yakın gözlüklerini takıp notu okuduktan sonra yavaşça başını salladı.
"Ben de seninle geleceğim. Seni yalnız bırakamam." Kendi başıma yaşayabilirdim. Tamam, sesim çıkmıyordu ama istediğim şeyleri hala yapabiliyordum. Yine de itiraz etmedim. Tamamen karşı çıkıp Derin'in peşini bırakmam için benimle kavga ediyor da olabilirdi ama izin vermişti.
-
Elif'le yeniden konuşmaya başladığını öğrendiğimde gülümsedim. Doktoru, onu tam da istediğim gibi yönlendirmişti. Derin'in beynini manipüle edip onu istediğim noktaya bu şekilde getirmek bir yandan beni rahatsız ediyordu ama her şeyin olması gibi olduğundan emin olmalıydım.
Elif'le iletişime geçip ona reddetmeyeceğini bildiğim bir miktar para sundum. Eğer bana sürekli olarak haber ulaştırırsa paranın devamının geleceğini de belirtmeyi ihmal etmedim.
Belimde havlumla odamın içinde dolanıp kendime giyecek bir şeyler ayarlıyordum. Derin'e yarım saat uzaklıkta bir malikane almıştı dedem. Ev ağaçların arasında, tam da tepede kalıyordu ve Derin'in kaldığı ilçe denizle beraber ayağımın altında uzanıyordu.Bazı geceler bu pencerenin önünde durup onun evinde ne yaptığını hayal etmeye çalışıyordum. Müzik dinleyip kendine yemek mi hazırlıyordu? Yoksa bir kedi gibi verandasında kıvrılmış kitap mı okuyordu?
Bir akşam dayanamayıp evine gitmiştim. Amacım sadece evinin ve sokaklarının etrafında dolanıp çevreye aşina olmaktı. Bir köpek gibi hissediyordum bazen. Sırf yerimi işaretlemek için orada burada dolanıyor, bulduğum direklere işiyordum. Gerçekten işemiyordum tabii ki, düşüncelerimi döküyordum buralara.
Çok yakında sesimle de işaretleyebilecektim bu sokakları. Kim bilir, belki Derin'in zilini çalacak ve ağzımı açıp ona onu ne kadar özlediğimi, onu ne kadar sevdiğimi anlatacaktım. Elimdeki tişörte bakıp yutkundum. 6 ayım kalmıştı.
6 ay sonra kısa bir süreliğine yurt dışına çıkacak, ondan bir süre uzaklaşmak zorunda kalacaktım. Almanya'da ses tellerimi düzeltebileceğini iddia eden bir doktor bulmuştu dedem. Sesimi geri kazanacağımdan oldukça emindi. Yara izim hayatım boyunca orada duracaktı ama beni rahatsız etmiyordu. Sadece biraz garipti.
Derin beni geri kabul ettiğinde yaramın onu rahatsız edip etmeyeceğini düşündüm. Evinden onu izlediğim gece kolundaki yarayı incelediğini görmüştüm. Büyük bir hüzünle yarasına bakmış, sonra da ona dokunmuştu.
Sürekli Elif'i sıkıştırıyordum. Beni özleyip özlemediğini öğrenmesini istiyordum. Bir türlü söylemiyordu. 'Evet, Caner'i özledim.' demiyordu. Sürekli sorunun etrafında dolaşıyordu. Elif ne zaman ismimi ortaya koysa sesinde biriken acıdan ve kırgınlıktan nefret ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Hayalet II: Sessizlik (Tamamlandı)
General Fiction18.04.2019 Bazen konuşamazsın. Derin, yaşadığı şanssızlıklardan sonra kendine son bir defa huzurlu bir yaşam kurmaya çabalamaktadır. Evine gelmeye başlayan mektuplar bütün huzurunu kaçırana kadar bir süre bunu başardığını düşünecektir. İki Hayalet...