"İyi ki geldim. Çok yalnızsın burada." dedi Elif. Onu aramıştım ama amacım konuşmak değildi. Amacım onun Derin'i konuşturmasıydı ve ben de dinleyecektim. İllaki benim hakkımda olmak zorunda da değildi, herhangi bir şey olsa da olurdu, sadece nefes alış verişlerini bile dinleyebilirdim."Yalnızlık iyi geliyor bana. Kafamı dinliyorum." dedi. Kulaklıklarımı takmış, penceremin önüne tünemiştim. Güneş yavaşça batıyor, odamı turuncuya boyuyordu. Buradan denizi görebiliyordum, oradaydı. Çok uzak değil ama oldukça uzak.
"Oldukça huzursuzsun değil mi?" dedi Elif.
"Bir şeyler eksik." Gözlerimi kapattım. Kesinlikle bir şeyler eksikti. Ben eksiktim mesela. Ben, onun yanında eksiktim.
"Sana bir şey sorabilir miyim Derin? Caner'in kardeşin olmadığını öğrendikten sonra... onu özledin mi?" Nefesimi tuttum ve gözlerim sonuna kadar açıldı. Kalp atışlarım hızlanırken cevabını bekledim. Yıllardır, günlerdir, saatlerdir, kim bilir kaç ömürdür beklemiştim bu cevabı.
"Öğrendikten sonra..." dedi, sonra derin bir nefes alıp iç geçirdi. "Sonunda onu sevmek için kendime izin verdiğimde..." Bir duraklama daha oldu. "Özledim ama kime yararı var ki bunun? Olanları değiştiremem. Onu ölümden döndüremem." Avuçlarımla yanan gözlerimi ovaladım. İşte, söylemişti. Beni özlemişti. Beni sevdiğini söylemişti. Öldüğümü düşünüyordu ve çaresizdi. Beni geri istiyordu ama geri getiremeyeceğini düşünüyordu. Ölmüş olsaydım bile onun için ölümden döneceğimi bilmiyor muydu?
"Onu hala seviyorsun," dedi Elif. Aferin, verdiğim paraların karşılığını sonunda almaya başlamıştım.
"Tarif edemiyorum, aramızdaki bağ çok farklıydı."
'Evet!' diye bağırmak istedim. Evet, farklıydı. Hala farklı. Hala bağlıyız.
"Peki ya Demir?" dedi Elif. İşte bir çuval inciri berbat etmiş, ayaklarıyla çiğnemişti.
"Demir, daha çok arkadaşım gibi. Tamam kabul, Caner'in abisi olduğunu bilmediğim zamanlar onu çekici buluyordum çünkü o geçmişimden tamamen habersiz biriydi. Ama şimdi herkesle ve her şeyle bağlantılı. Anlıyor musun?" Demek en başta Demir'in abim olduğunu bilmiyordu. O yüzden onunla yakınlaşmıştı. Onun bizden biri olmadığını düşünmüştü. "Ama beni sevdiğini söylüyor. Bazen ona teslim olmak ve her şeyi akışına bırakmak istiyorum. Bazen sadece birisi tarafından sevilmek ve sahip çıkılmak istiyorum. Bazen çok yalnız hissediyorum." dedi küçük bir kız gibi. Göğsümün ortası sızladı.
Yumruğumu göğsüme bastırıp sızlayan yeri ovaladım. Kalbim kırılmıştı. Sadece sevilmek istiyordu ve tabii ki etrafta ona ilgi gösteren tek kişi benim üvey abim olunca teselliyi onda aramaya çalışmıştı.
"Ben buradayım?" dedi Elif.
"Romantik bir ilişkiye sahip olmaktan bahsediyorum." dedi. "Geçen gün annem geldi biliyor musun?" Yuh.
"Yok artık, gerçekten mi?"
"Benden para istedi ve şu mektuplardan ona da gidiyormuş. Bunları yollayan kim ise okumadığımı anlıyor olmalı çünkü anneme onu umursamadığımla ilgili bir şeyler yazmış." Şu mektup işine biraz daha derinlemesine bakmam gerekiyordu anlaşılan. Derin'i tehdit etmelerine rağmen annemin Dna testimi ortaya atmasında o kadar kaybolmuştum ki, bu işin peşine tam anlamıyla düşememiştim.
"Aklıma Sıla geldi. Sana istediği bir şeyi yaptıramayınca gidip annene olayın değişik bir versiyonunu anlatır sana yaptırmasını sağlardı. Sen de annene karşı gelemediğinden mecburen yapmak zorunda kalırdın. Bu manyak da onun gibi, annene seni şikayet etmiş resmen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Hayalet II: Sessizlik (Tamamlandı)
General Fiction18.04.2019 Bazen konuşamazsın. Derin, yaşadığı şanssızlıklardan sonra kendine son bir defa huzurlu bir yaşam kurmaya çabalamaktadır. Evine gelmeye başlayan mektuplar bütün huzurunu kaçırana kadar bir süre bunu başardığını düşünecektir. İki Hayalet...