BÖLÜM: 60 FİNAL -080418-

3.7K 91 168
                                    

Hayat içinde bir çok engeli, bir çok süprizi barındırmaz mı zaten? Bununla birlikte karşımıza çıkardığı engellerin bazıları bizi son noktamıza kadar sınamakla birlikte bizi çıldırtma noktasına getiriyor. Kimi zaman kendi kendimize engeller yaratıp kendi ayağımıza kendimiz çelme takıyoruz. Kimi zaman ise rakiplerimizin attığı engele takılıp yeri boyluyoruz. Bu engeller bizi yıpratıyor hatta yıpratmakla kalmıyor çoğu zaman yaralıyor fakat durup engellerin oluşturduğu yaraları iyileştirmeye vaktimiz yok. Doğal olarak o açık kalmış yaralarla birlikte kaldığımız yola devam ediyor, her engelde biraz daha yaralanıyoruz. Kimi zaman ise tüm her şeyden yorulmuş bir şekilde bunların bir son olmasını bekliyoruz. Tüm bu olup biten şeylere bir son gelmesini ve artık bir yara daha almamak için çabalıyoruz. Ancak herkes biliyor ki, bir güzel sona ulaşmak o kadar da kolay değil böylelikle önümüze bu sorunların çıkması o kadar doğal ki, bunu sadece biz anlamıyoruz çünkü insan oğlu bir şeyi hiç uğraşmada elde etmek ister, çalışmadan güzel notlar almak ya da güzel bir araba, ev, telefon almak ister. Bu maratonda eğer sadece bir kez koşma şansımız varken insanoğlunun çoğu bu yolun yarısına bile gelmeden böyle pes edebiliyor ve bu pes etmek beraberinde bir çok güzel şeyi ona kaybettiriyor.

Hayatımızda yaşadığımız boyunca bu maratona bu engellere mecburuz, bebekliğimizden tutun yaşlandığımız zamana kadar bu durumun içindeyiz. Neredeyse hiçbir şekilde bir kaçışımız bulunmuyor. Oysaki her insan bu engellere bu maratona maruz kalmadan güzel günlere ulaşmak isterdi değil mi? Yoksa ben mi çok yanlış düşünüyorum? İnanın bilmiyorum...

Burak'da genellikle bu maratonun bu engellerin içindeydi işte, hayatı boyunca önüne çıkan engellerle başa çıkmaya çalışmış, çoğu zaman onlara yenilmiş, çoğu zaman kazanmış ve bir sonraki engelle karşılaşmıştı.

Burak ise Kaan'la süren ilişkisi boyunca hem sınava maruz kalmış hem engellerle karşılaşmıştı ki bu engellerin çoğunu siz biliyorsunuz. Çoğu zaman çaresizliğin sınırlarını kafayı yiyerek ödemiş ve bir süre hastaneye kapatılmış ve kendine geldiği zaman tekrar eski hayatına geri dönmüş o yaşadığı maratona ve engele kaldığı yerden temiz bir sayfa ile tekrar başlamak istemişti ama biliyordu ki yine onu zorlayacaktı. En sonunda ise bunların hepsini tabi ki atlatmıştı. Sadece şu sıralar beyni onu bunları düşünmeye itiyordu. Yaşadığı ilişki için her şeyini feda edebilecek durumdaydı. Tabi dile kolay yaklaşık 3-4 yıl..

Kaan'la birlikte geldikleri lüks otelin oldukça büyük bir havuzu vardı. Aynı zamanda havuzun bir kaç adımlık mesafe ile çocuklu aileler için yapılmış çocuklara özel mini alçak bir havuzda bulunduruyordu. Havuzun etrafını şezlonglarla kaplı olması insanı onlara uzanıp kitap okuma ya da ne bileyim müzik dinlemeye itiyordu. Havuzun biraz ilerisinde gençler için havuz bar bulunuyordu ve o barın bir yanı cafe gibi dizayn edilip dışarıya doğru masalar konmuş ve diğer yanına ise tek kişilik tabureler bulunuyor.

Ve Kaan önündeki deli gibi kıskandığı sevgilisinin, tadını aldığı, kokusunu tüm hücrelerine tek tek sakladığı, ona o yumuşak hareketleriyle davranıp, dudaklarına fısıldayan sevgilisine sadece  uzaktan öfkeden kudurmuş bir şekilde bakmakla yetiniyordu. Çünkü sevgilisi saçma bir nedenden -Kaan'a göre saçma- dolayı kavga çıkartmış ve sonucunda burnunun dikine gittiği şeyi yapmıştı ve yapması yetmiyormuş gibi şu an peşlerine takılan arkadaşlarıyla -mert ve ulaş- ile birlikte bilerek mi yaptığı orası tartışılır gülerek ve gayet eğleniyor gibi gözükerek sohbet ediyordu.

Kaan ise oturduğu yerde sinir krizi geçirecek gibi oluyordu ve şu an hissettiği o yoğun öfke ve sinirle bir yerleri dağıtmaktan, bir yerlerini yumruklamaktan başka ne yapabilir inanın gerçekten bilmiyordu.

''Buraya geldiğimizden beri öfkeyle baka baka bir hal oldun. Ne yapacaksan yap artık sende kurtul bizde.'' Gözlerini yanında oturan Kayra çevirip ters ters baktı.

Kalbimin Hükümdarı [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin