İLK RÜYA VE DİLEKLERİN KABULÜ

2 0 0
                                    


5 yaşında cami duvarı üzerine oturmuştum. Allah'a ruhen ulaşmanın, dilediğin her şeyin gerçek olmasının bir yolu belki vardır diye kendi ruhumu yokluyordum. Belki yeterince güçlü düşünürsem olur dedim. Bir sırrı olmalıydı bu işin. Kimse bulamadıysa da ben bulmak zorundaydım sanki.

Düşünerek karşı sokakta çalışan kepçenin dönüşüne odaklandım. Dönüp dururken bir yere çarpsın bende seyredeyim dedim içimden. Saniyeler geçmedi ki bir evin çatısına kepçe çarptı ve büyük bir gürültü koptu. Ben hayret ettim ve koşup diğer çocuklar gibi kepçenin yanına gittik. Vardığımda gördüm ki; çarptığı çatı bizim evin arka sokağa uzanan çatısıymış. Daha 4-5 yaşlarında olduğumdan ve uzakta olduğumdan kepçenin evimize o kadar yakın olduğunu anlayamamışım.

Sonra bu düşüncenin, yani her dileğimin gerçek olmasının tehlikeli olduğunu düşünerek pişman oldum ve bu düşünceden uzaklaştım. Allah'tan istemeliydim, o benim için ve insanlar için iyi ise o zaman vermeliydi.

Daha sonra evin çatısı düzen tutmadı ve başka bir eve taşınmak zorunda kaldık. Ama Allah'ın yardımı ile eskisinden çok daha iyi bir apartman dairesine bir akrabamızın teklifi ve yardımı ile taşınabildik.

ALLAH VE RESULÜNÜ İLK GÖRÜŞÜM

5-6 Yaşında okula başlamadan önce bir rüya görmüştüm. Bu rüyayı gördüğümde hala gecekondu da ve okula başlamamıştım.

Rüyamda arkadaşlarımla yeşil bir dağın yamacında ki yolda oyun oynuyordum. Sonra oyunu yersiz buldum ve dağın daha yüksek yerlerine çıkmak, peygamber hikâyelerinden duyduğum gibi dağların doruklarında Allah'ı aramak istedim.

Biraz çıkınca orada bir mağara buldum. Geniş bir kapısı vardı ve 4-5 metre kadar boşluğunun ötesinde, diğer tarafında bir pencere açılıyordu. Orada ki bahçeye benzer yeşillikli alanda kayaların yanında oturan bir yaşlı adam ile karşısında bir çocuk gördüm. O camsız mağara penceresine yaklaşıp onlara yakından baktım.

Adamla o küçük çocuk konuşuyorlardı. Adam yaşlı, beyaz sakallı, sarıklı ve yeşil cübbeli idi. Çocuk ise köylü çocukları gibi giyinmiş ama başında kuyruğu olmayan küçük bir sarık vardı. Önlerinde açık bir rahle ve üzerinde açık duran bir kitap vardı.

O an o çocuğa imrendim. Ne kadar şanslı ki sorularına cevap veren bilge bir muallim ile oturuyor dedim. O an birden kendimi o zatın karşısında oturan çocuğun yerinde gördüm. Çocuğun gözünden o zata bakıyordum. Yüzünde ki sanki bismillah kelimesinde ki Arapça harfler kaş göz şeklini almış, yüzüyle bile onu hatırlatıyordu. Kaşlarının ters be harfine benzeyişini, ( böyle ters yay gibi oluşunu hala gün gibi hatırlarım. Şöyle dedi;

"Ben Allah'ım, benden başka ilah yoktur". Bunu duyunca şaşırdım içimden yanlış mı duyuyorum diye düşünürken sonra şöyle devam etti. "Ben Hz Muhammed'im. İnsanlara İslam'ı anlatmak için gönderildim" O zaman mutmain oldum. Sonra birden onun yerine geçti ruhum ve onun gözlerinden kendimi izlemeye başladım. O kişi olmuştum. Bir çocuk olarak karşımda duran kendime bakıyordum.

TEŞEKKÜRLER ALLAH'IMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin