DÖNÜM NOKTAM; YILDIRIMIN DÜŞMESİ

2 0 0
                                    


Nerden geldiğini bilmediğim bir dua kitabı bulmuştum. İçinde hangi sureyi çok okursan ne olacağı yazılıydı. Şunu okursan bin kez meleklerle görüşürsün, şunu oku peygamberler rüyana gelir gibi birçok şey vardı.

Birçok şeyi okudum denedim hiç bir şey olmuyordu. Sanırım azla yetinen biri değildim. İlahi kapı açılınca da dayanamıyordum. Sanırım kendimle çeliştim ya da bir şeylerin ruhumu parçalara ayırmadan olması, bilgiye kolayca erişim gibi şeyler istedim. Evvelden korktuğum şeyler yeniden olsun diye uğraştım, korkmayacaktım ama olmuyordu. Kontrol edemiyordum.

Dua kitaplarında yazanlarda olmayınca düşünmeye başladım ve Allah'a şöyle dedim;

"Ben Müslümanım evet, ama bu bana anne babamdan geldi. Belki senin asıl hakiki dinin çok uzaklarda bir dindir, belki o dini çok az kişi biliyordur. Ben sadece küçük bir çocuğum ve bilgiye erişimim çok sınırlı. Kıldığım namazlarla ve okuduklarıma hem sorularıma tam cevap bulamıyor hem de göklerin katlarına, senin gayb bilgilerine ulaşamıyorum. Hala normal bir insanım. Acı içindeyim. Eğer Kur'an senin hak kitabında bana şimdi bir işaret ver. Yoksa yine senin için, sana ulaşmanın yolunu bulmak için gerekirse uzak doğu dinlerine giderim, uzak ülkelerde onu ararım. Bu kitabı bırakmak üzereyim" dedim.

Sonra düşündüm, işaret olarak ne olacağını ben seçmeliydim. Rüzgâr esse kapı açılsa işte bu işaret diye kendimi kandırabilirdim. Kolay değildi bir ömür adayacaktık. Sağlam deliller üzerinden sonuç alabilecek şekilde ilerlemem, doğru bir yol tutmam gerekiyordu.

Dedim ki; Ben yıldırımları izlemeyi çok severim, şimdi camdan bakacağım ve hemen tam karşıma büyük bir yıldırım düşsün, işaret bu olsun.

Yanımda babam da vardı camın önüne oturdum ve baktım. 5 sn. 10 sn. geçti bir şey olmadı. Zaten çok da ümitli değildim. Ben kimdim ki? Ama gülümseyerek babama döndüm baktım ve şöyle dedim. "Yine de Kur'an'dan vazgeçmeyeceğim. Her şeye rağmen kalbim onun doğru olduğunu, Muhammed'in (as.) peygamber olduğunu ve bir çok güzelliği barındırdığını söylüyor"

Bunu söylediğim anda tam karşı apartmanın tepesine dev bir yıldırım düştü. Öyle ki babamla ikimiz şiddetinden yere düştük. Kulak zarlarımız etkisinden parçalanmış gibiydi. Dev bir bomba patlamıştı sanki. Camların kesin parçalanmış olduğunu düşünerek camları kontrol etmiştik. Ama ben mutluydum. Her şeyi duyan Rabbim sesimi duymuştu. Kalplerden geçenleri duyduğunu, şu küçük kulunun sesine değer verdiğini bir kez daha göstermişti. Ah ben. Keşke ona daha layık olabilseydim.

OKULDA İKİ KEZ TOKAT YEDİM

Birisi öğretmenlere ayrılan yerden iniyorum diye, ötekinde arkadaşların tuttuğu sınıf kapısını açmak için kapı koluna asılıyorum diye tokat yemiştim.

İlk öğretmenin birkaç gün sonra oğlu trafik kazansında ölmüştü. Diğer öğretmen ise okul müdürüydü ve yolsuzluktan hapse düşüp yıllarca hapis yattı.

UYARICI BİR RÜYA

Bir gece babam geldi ve sırtının ağrıdığını söyledi ve masaj yapmamı istedi. 1 saate yakın masaj yaptıktan sonra uyuyakaldı. Babam o zamanlar biraz sertti ve aslında benim için endişeleniyordu. Daha sonra çok daha yumuşak ve yardımsever, namazlarını eda etmeye çalışan birisine dönüşecekti.

Bende gidip uyudum. Rüyamda gökten bulutların arasından bir ses geldi. İlahi bir sesti ve Allah'ın sesi olduğuna emindim. Şöyle dedi;

"Ey Erdem, Sen salihsin, Ama sakın TV izleme, yoksa Allah'ın gazabına uğrayanlardan olursun"

Çok sevinçliydim, rüyada bile olsa ilk kez emin olarak Allah'ın yüce hitabı ile iletişime geçmiştim.

İlk birkaç ay nerdeyse hiç TV izlemedim, ama daha sonra kıyısından köşesinden, temiz kirli birçok görüntüye muhatap oldu gözlerim herkes gibi... Çünkü evimizde sürekli TV izleniyordu ve benim kapattırma yetkim yoktu. Ve azap İzmir'e gönderilmemle başladı. 13 yaşında evimden ayrıldım ve 2 sene İzmir'de türlü sıkıntılara katlandım. İşkence gördüm.

Ama ondan önce 10-13 yaşlarıma ilişkin başka anlatacaklarım var.

İNSAN YÜZLERİ

Dindar olan insanların yüzüne biraz bakınca onları sarıklı ve cübbeli görüyordum. Arkadaşıma bakıp onu bu şekilde gördüğümü söyledim. Namazında bir arkadaşımdı. O da nasıl görebilirsin dedi. Bende gözlerini hiç kırpmadan bana bak dedim. O da görmeye başlayınca ağlayıp koşarak abilerine gitti.

TEŞEKKÜRLER ALLAH'IMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin