DAHA ÖNCE BİR KEZ ÖLDÜK

3 0 0
                                    


İnsanlar ilk kez ademoğullarının sulbünden çıkarılarak doğdu, o hayat cennete benzeyen muhteşem bir hayattı . Meslekler, sınıflar henüz yoktu ve doğa insana tüm ellerini uzatmıştı. Güzel bir iklimde, pınarlar içinde, her türden güzel bitki ve et türleri arasında yorulmadan ve eğlenerek yaşardı. Kuralda yoktu. Bilgi ve akıl da çok derinleşmiş değildi.

Mümin 12:

(Kafirler) Dediler ki: "Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün, iki kere dirilttin, böylece günahlarımızı itiraf ettik. Artık (buradan) çıkmaya bir yol var mı?"

İlk yaratılma; cennette (Kuran'a göre; Beni-ademden alınan gen türeviyle)

İlk ölüm ; cennette (öldük)

İlk dirilme; dünyada (cansız et-ceninken ruh verilerek kalu beladan geldik)

İkinci ölüm: Dünyadaki ölümümüz

İkinci Dirilme: Ahiret zamanda ki diriliş.

(Size istediğiniz her şeyden vermiştim ayetini hatırlayın)

Duhan

56: Onlar orada (cennette) ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur.

Günah işleyen insanlar orada, korunmuş bahçelerde (cennet arapça da sadece bahçe demektir) yaşarken öldü. Yeniden onun geliştirilmiş gelecekte ki haline girdiğinde orayı hatırlayacaktır ve burada bir daha ölmeyeceğiz, sadece ilk ölümümüz var değil mi diyecektir? Aslında daha önce en az 2 kez ölmüştü. Ama orada yani cennette sadece bir kez ölünebiliyordu.

SAHTEKÂR OLDUKLARI NETLEŞENLER KIYAMETE DEK GERİ DÖNEMEZ

Müminun

99–100: Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: "RABBİM! DER, BENİ GERİ GÖNDER;" "Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş yapayım." HAYIR! ONUN SÖYLEDİĞİ BU SÖZ LAFTAN İBARETTİR. ONLARIN GERİSİNDE İSE, YENİDEN DİRİLECEKLERİ GÜNE KADAR BİR ENGEL VARDIR.

Eğer süresi gerçekten azsa; yada elçilerle karşılaşmamışsa geri dönmenin kapısı açılacaktır.

Fatır

37: Onlar, orada şöyle feryat ederler: "Ey Rabbimiz! Bizleri çıkar, yapa geldiklerimizden başka salih bir amel yapalım." (Onlara): "SİZE DÜŞÜNECEK OLANIN DÜŞÜNECEĞİ KADAR BİR ÖMÜR VERMEDİK Mİ? Hem size uyarıcı da gelmişti. O halde azabı tadın. Çünkü zalimleri kurtaracak yoktur."

Madem uyarıcı ile yakinen muhattap olmak ve mesajını tastamam anlamak ve onu reddetmek cehenneme girmenin kuralıdır; bu durumda tüm insanlık tarihi boyunca bir peygamber gören kendisine uyarıcı gelmiş insan sayısı da çok az olacaktır. Dünyada ki kutsal metinler İbranice ve Arapça dışında yok gibi. Bu durumda çevirmenlere iman ve kulaktan duydukları ile sorumlu tutulacak insanların uyarıcıyı gördükleri söylenemez. Peki nasıl insanların neredeyse hepsi cehenneme düşüyor? Bu ancak insanlığın Mekke'den Anadoluya kadar uzanan peygamberler yolu üzerinde ki halkalardan birinde evvelden yaşamış olması ile mümkün olabilmektedir.

NEFİS ÖLENE DEK RUH DOLAŞIR

Ankebut 57

Bütün nefsler ölümü tadıcıdır. Sonra Bize döndürüleceksiniz.

Bakara 54

Ve Musa (a.s) kavmine: "Ey kavmim! Buzağıyı (ilâh) edinmenizle muhakkak ki siz, kendi nefslerinize zulmettiniz. Hemen Yaratıcınız'a tövbe edin. Artık nefslerinizi (kendinizi) öldürün. bu, Yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır." demişti. Böylece O, tövbenizi kabul buyurdu.Muhakkak ki O, O tövbeleri kabul eden ve Rahîm olandır.

Yusuf 53

"Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi.

Kişinin bedeni ölmekle ruhu – benlik bilinci ölmemektedir. Sadece serbest kalmakta ve berzah denilen bir engelin ardına çekilmektedir. Nefis ölümü tatttığında kötülük emretmez ve Rabbinden razı; hoşnut, huzur dolu ve tatmin bulmuş bir hale döner. (Nirvanaya ermek deyimini hatırlayınız) İşte o halini koruyarak bedenini teslim ederse derecesine göre ruhu Allah'ın katında yer alacaktır.

Çünkü ayet "Ankebut 57: "Nefs ölümü tadar ve Rabbine döner" demektedir.

Mutmain olmuş nefs artık dünya azabını çekmez. O dereceye ulaştığı andan itibaren ilahi aşkla dolar. Onun acısı denizin üstünde ki köpük gibidir. İçinde acıdan eser bulunmaz ama ona bakan onu hep köpük görür.

İnsan ölünce nasıl kendine sıkıntı veren bedeninden kurtulursa; mutmain olan nefsde öldüğünde kendine sıkıntı veren yüklerinden arınır.

Fecr: 27-30

Ey mutmain olan nefs!"Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!" kullarımın arasına gir." Ve cennetime gir.

Rabbinden razı olmayı başaran nefis o an cennet haleti ruhiyesi içine girer. Kendinin yada başkalarının kulu, kölesi olmaktan kurulup, Allah'ın kulu olma sıfatını kazanır. İyilik sınırları içinde büyük bir özgürlüktür. Sadece Allah'dan bekler, başka kimseden medet ummaz, gönlünü bağlamaz. Yalnız onun için çalışır. Ondan başka hiç bir şey için üzülmez ve korkmaz. O Allah için yaşayan, ondan razı ve ona gönüllü köle olan bir cennetlik olur. Bu onun dünyaya son girişidir. Vefatı ile birlikte geri dönmez.

Allah'ın da bir nefsi vardır. Kur'an da Allah nefsine yemin eder. Allah Teala'nın nefsi tüm kötü sıfatlardan ezelden beri ali ve üstün olarak zuhur etmiştir. Yani Rabbin nefsi kötülüğü değil, yalnız iyiliği ve adaleti isteyecek bir halde kainata zuhur etmiştir. Ölümü gerçekleşecek olan nefsin ateş bedenidir. O ölünce yeni bir hayat bulur. Rab kainata olgunluğa ulaşmış ve kusursuz sıfatlarla tecelli etmiştir.

Nefsin yaşamı ateş gibi titreşmesi-hareket etmesi demektir. Arzu ettikçe ateş titrer ve kalp çeperini yakar. Bir şey hareket etmiyorsa onun için ölüdür denir. "Kalp durur, zihin durur" İşte bu nedenle onda hareket belirtisi görülmediğinde öldüğüne hükmedilir. İşte nefsin ölümü de böyledir. Onda dünyaya karşı bir istek çırpınış ve hareket kalmaz. Her şey bir olur. O sadece nefesin içinde ki sonsuz ışığı deneyimleyerek huzur ve mutluluk denizlerinde sonsuz bir zevk içindedir. Kalbinde ilahi güneş doğmuş olana dünyada ki insanlar baktıklarında kimi zaman, onu bazen bulut kimi zaman da yağmur görüp onun sırrına eremezler. Gölgeden başka şey göremezler. Allah en iyi bilendir.

TEŞEKKÜRLER ALLAH'IMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin