On Dördüncü

468 56 4
                                    

Bazen  insan ya da vampir mi diyelim herneyse. Nerde kalmıştık. Hah! Bazen insan korkarak istemediği bir şeyi yapar ve sonra pişman olur ya. Aynı o duyguyu hissediyordum şu an. Bugün günlerden Çarşamba'ydı. İki gün önce o kadar sert davranmıştım ki Ed'e. Şimdiyse pişmanlık duyuyordum.

Ben böyleydim işte.  Sinirlendiği zaman karşı cinsine çabuk kırılan darılan biri. Ailem bile benim zor biri olduğumu söylerdi de inanmazdım. Şimdi çok haklılık payları var diye düşünüyordum.

"Kızım önündeki yemeği yemek yerine inceliyorsun, resmen." Dedi annem. Hiç faretmemiştim. Yarım saattir önümde duruyordu. Daha şimdi farkediyordum.

"Eline sağlık anne. Hiç canım istemiyor." Dedim. Çocuk gibiydim şu an kesinlikle. Ben çocukken de böyleymişim.

"Tamam. Daha sonra yersin." Bir şey demeden odama çıktım. Yatağımı açarak Telefonumu elime aldım. Ve bir süre Ed'i arasam mı? Diye  düşünüyordum önümde bir saattir duran 'Ed' kelimesiyle.

Bugün okula gitmek istemiyordum. Çarşamba'ydı bugün. Zaten Fen ve Türkçe dışında sevdiğim ders de yoktu. Ne yapabilirdim ki?

Okul da hiç arkadaşım yoktu henüz.

Sam'le aynı sınıftaydık. Ama henüz ondan bir haber yoktu. Olmayacak gibi gözüküyordu. Ama artık düşünmüyordum. Diğerleri gibi kendi hayatıma bakmaya çalışıyordum.

Bugün Hollina'ya bizimkilerin buraya dönüp dönmemesini soracaktım. Onları çok merak ediyordum. Sam'i değil de.

Dalmaya başlıyordum ki..

Telefon sesiyle irkildim. Yavaş bir biçimde uzandım.  Arayan Ed'di.
Açıp açmama konusunda kararsız kalmıştım.  Daha sonra pencereye doğru yürüdüm ve camı açtım. Daha sonra meşgule düşünmeden telefonu fırlattım.

Yüzümde hiçbir ifade yokken annemin aniden odaya girmesiyle korktum.

"Monica, hemen dedenin yanına gitmemiz gerekiyor. Durumu iyi değilmiş. En son hastanedeydi. 1 hafta orada kalacağız bavulunu hazırla bugün yola çıkıyoruz." Şaşkınlıkla bakmaya devam ettim. Ben hiçbir şey bilmiyordum. Ama üzüldüğüm tek nokta Telefonumdu. Şimdi Ed'e bir hafta olamayacağımı nasıl söylerdim?  Şimdi yola çıkıyormuşuz. Bir şey düşmemek üzere bavulumu hazırlamaya koyuldum. Bir süre okula gidemeyeektim. Üzgündüm.

4 saat Sonra

Şehre vardığımızı duyunca midemin bulantısı azda olsa dinmişti. Arabada 5 saate yakın uyumaya  çalışsam da başaramamıştım. Mide bulantısı çok kötüydü.

"Birazdan ineceğiz Monica. Sabret." Cama yaslanmış bir biçimde dışarıya bakıyor seyrediyordum. Ed'i çok merak ediyordum. Gideceğimi de haber vermemiştim. Meraklanır mıydı ki benim için?

"İnin. Geldik." Diye bir ses duyunca hızla arabanın kapısını açıp dışarı attım kendimi. Midem fena halde bulanıyordu. Kendimi berbat hissediyordum. Yürüyerek mecalim bile yoktu. Bacaklarım tir tir titriyordu.

Dedemin evi gözükmüştü. Heyecan içinde kalp atışlarım hızlanıyordu. Muhteşem bir yerdi burası. Buranin havası insana huzur veriyordu. O dereceydi.

"Kimler gelmiş böyle? Amanın! " dedi Teyzem.  Teyzem Jessie.  Çok iyi kalpli birisi. Aynı ailem gibi.

"Hoşgeldiniz."

"Hoşbulduk.."

Biraz konuşup sohbet ettikten sonra konu tekrar deneme gelmişti.
"Durumu ciddi."

"Dedem bir vampir mi?" Diye sordum

"Evet." Dedi Teyzem.

O sırada kapı hızla açıldı gelen kuzenim James' di. Telaşlı görünüyordu. Korkmuştu.

"James, ne bu hâl? Ne oluyor?" Diye sorduk.

"Herkes kaçsın,.. Vampir Avcıları geliyor. Uzaklaşın!" Dedi. Korkuyla gözlerimi pörtlettim. Herkes aynı şoku yaşıyor olmalıydı.

O sırada birinin eli uzandı dışarıdan kapıya. Bu bir vampir Avcısı olmalıydı. Ordan oklar ve vampirleri öldürücü özellikte olan gazlar görünüyordu. Kapıyı yavaşça açtı. Ne?! B-b-bu Ed'ti!

Ed bir vampir Avcısı mıydı?!

Tanrım!..

Olamaz...

Ed bir vampir Avcısı mıydı?!

Tanrım..

Olamaz!

Bana vampir olduğunu söyleyip durmuştu. Yalan söylemişti?

"Monica... Sen.."

Merhaba dostlarım. Bu bölüm pek heyecanokolik olmadı biliyorum. İlham gelmiyor. Ama söz yazmaya devam edeceğim. Oylarınızı bekliyorum.  Oy sınırını henüz koymuyorum. Ama voteler düşerse koyacağım haberiniz olsun. Şimdilik Hoşça kalın.. ;)

VAMPİR KASABASI [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin