8. BÖLÜM - Oyun

320 31 15
                                    

Çalan telefonunun sinir bozucu melodisiyle gözlerini açtı, Ahu. Ekranda gördüğü isim onu şaşırtmamıştı, yine de bir şey demek istemedi. Sonuçta, kazadan sonra ona bu telefonu alan da oydu, Mert.

'' Sayende telefonumun zil sesinden nefret etmeye başladım, günde en az on kere dinliyorum.'' Dedi, bir yandan esnerken.

Gökay'ın yanından ayrıldıktan sonra, otobüse binip tekrar Kuşadası'nın merkezine gelmiş ve kiraladığı araba ile Kuşadası'nın bilinmeyen sokaklarında iki haftalığına bir otel odası kiralamıştı kendisine. İki haftayı neye göre seçtiğini kendisi de bilmiyordu, fazlasıyla yorgundu ve bir o kadar da kafası düşüncelerle doluydu. Duygularla doluydu, abisinden beri kimseye karşı yoğun duyguları olmamıştı. Yani tam tamına on senedir. Yani her şey başladığı andan itibaren. Alışık değildi bu duruma, bir an önce de geçip gitmesini istiyordu ama dün geceyi onunla geçirmesinin kendi kararı olduğunun da farkındaydı. Tekrar seçme durumunda kalsa, yine aynı kararı vereceğini düşünerek kendisine bir fırça daha atmıştı. Hiç olmadığı kadar farklı hissetmişti, biraz çocuk gibi, biraz masum. Ama masumluk kelimesi, öldürdüğü onca kişiden sonra onun yanından bile geçemezdi, değil mi?

Diğer odasındaki eşyalarını ve valizlerini, yeni kiralamış olduğu odaya getirdiğinde saat daha sabahın dokuzunu gösteriyordu, büyük bir yorgunlukla kendisini yatağa atmış ve gözlerini yummuştu. Ve yeniden Mert'in aramasına gözlerini açtığı günlerden biriydi.

'' Ne güzel işte, telefonunda alarm görevi görüyorum. Aslında... Söyleyince kulağa pek de güzel gelmedi. Her neyse, saat öğleden sonra bir ve sen yeni mi uyanıyorsun? Bu arada Ahu, biliyorum ben senin abin değilim ama..''

'' Evet, değilsin.'' Dedi, sert bir çıkışla Ahu. Onun en hassas olduğu konuydu, abisi. Belki de tek hassas olduğu konu buydu. Bahsi geçince kendini asla susturamazdı. Bu yüzden de istemese bile az çok bahsetmişti Mert'e abisinden. Aklında birkaç ay önce, Mert'in en üst kattaki evinin terasında sarhoş oldukları gece, omuzunda ağlayarak ona abisini ne kadar özlediğini anlattığı anlar canlandı.

-Birkaç ay öncesi-

''Onu çok özlüyorum, Mert. Birlikte küçük evimize gittiğimizde, bana arkadaşlarıyla yaptığı motor yarışlarını anlatmasını, aşık olduğu kızı anlatmasını, anne ve babam için üzüldüğümde beni saçmalayarak mutlu etmeye çalışmasını özlüyorum. Bana verdiği değeri, sevgiyi özlüyorum. Onu öldürdüler, Mert. Acımasızca sıktılar kafasına. '' Mert, Ahu'nun saçlarını okşadıktan sonra kafasına bir öpücük kondurdu.

'' Benim de özlediğim insanlar var, Ahu. Senden bu ana odaklanmanı istiyorum. Geçmişte verilen sevgi için, şu an sana verilen değeri görmezden gelme. Ben her zaman yanında olacağım. Her zaman seni koruyacağıma söz veriyorum. ''

Ahu, kafasını Mert'in omuzundan kaldırıp dolu gözlerle ona baktı. '' Peki neden? Neden bana karşı bu kadar iyisin?''

Mert, bir eliyle Ahu'nun yüzünü okşadı. '' Neden olmayayım? Seni seviyorum, Ahu. Sen beni sevmiyor musun?''

Ahu, karışan saçlarını düzeltti ve kahkaha attı. '' Neden beni seviyorsun ki? Şu halimi görmüyor musun Mert, acınacak haldeyim. ''

'' Hayır.'' dedi Mert, iki avucunu da Ahu'nun yüzüne koydu. '' Değilsin, mükemmelsin, çok güçlü bir kadınsın sen. Sadece sevgiye olan inancın kalmamış. Seni gerçekten seviyorum, bana inan Ahu.''

Ahu, yüzündeki Mert'in ellerinden kurtularak hızla ayağa kalktı. '' Kusmam lazım. ''

Mert sırtını duvara yasladı ve yanındaki şişeden bir yudum daha aldı. '' Acaba o da bir gün beni sevebilir mi? '' Saçlarını karıştırdıktan sonra, kafasını yukarı kaldırdı ve gökyüzüne baktı. '' Sen onun sevebileceği tarzda bir adam değilsin, Mert. Umutsuz vakasın, seni sevmediği halde her gün onun için bir şeyler yapıyorsun. '' Şişesinden büyük bir yudum daha içti. ''Ve yapmaya devam edeceğim de. ''

KAZIYICI KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin