27. BÖLÜM - Tanıştığımız Gece

225 19 25
                                    

Ahu, alıcısı ile buluşmak için yoldaydı. Bugün gerçekten de mutlu hissediyordu. Mert'e gerçekten de fazlasıyla değer veriyordu ve onun, sonunda ruh eşini bulup da onunla hayatlarına devam edebilmek için önemli bir adım attığına şahit olunca, gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Geçmiş yıllarda, Mert'i ne kadar da mutsuz ettiğini düşündü. Onun için ne kadar da yanlış bir insan olduğunu düşündü. Şimdi ise hayat, karşısına onun bütün yaralarını saracak birisini çıkartmıştı. Ona hediye etmişti. Onun adına öyle mutluydu ki, bunun hiçbir zaman bozulmamasını diledi. Mert, her zaman mutlu olmayı hak ediyordu. Mert ile çok iyi bir dost olmuşlardı. Abisinin bu fikri harikaydı.

'' İyi ki.'' Diyordu, ikisi de. '' İyi ki Sezgin, bunu planlamış ve tanışmışız. ''

Mert ve Ahu'nun geçmişinden Elçin'in de haberi vardı, ancak bunu sorun etmiyordu. Bu, çoğu kadının sorun edeceği bir durumdu; ne de olsa Mert, yıllar önce Ahu'ya deliler gibi aşıktı. Mert, bunun öyle gözüktüğünü ama aslında öyle olmadığını anladığını söylemişti. '' En başında aşk olabilirdi, evet. '' demişti. '' Ama sonrasında, tamamen takıntı haline dönüşmüştü. Asıl gerçek aşkın ne olduğunu, seninle anladım ben. Biz, birbirimiz için yaratılmışız ve sen bana bir hediyesin. '' Diye bitirmişti konuşmasını. Aynı zamanda, Ahu'nun da onun için bir hediye olduğunu söyleyip duruyordu. '' Ahu olmasa, ruh eşimi asla bulamazdım. Ahu da benim için bir hediye, hayatın bana vermiş olduğu çok değerli bir dost. ''

Elçin, her şeyin farkındaydı. Gerçekten de Ahu ve Mert'in arasındaki duyguların tamamen dostluktan ibaret olduğunu görebiliyordu. Hatta Ahu'yu da çok seviyordu, ondan çizim dersleri bile alıyordu. Hepsi birlikte, çok sıcak bir aile olmuşlardı. Her şey tatlı ve sıcak bir filmmişcesine, neredeyse kusursuz ilerliyordu Ahu için. Sıradan, normal bir hayata sahip olmak, aslında bu kadar değerli bir şey miydi? Çoğu kişi bunun farkında değildi. Belki de önce, cehennemi görmek gerekirdi. Zaten cehennem olmasa, cennetin değeri neydi ki? Sedat'ın, yıllar önce ona söylemiş olduğu sözleri hatırladı Ahu. '' Kötülük olmazsa, iyiliği nereden bilecektik ki? ''Bu sözleri, onun aklına işlemişti.

Bunu istediği kadar türetebilirdi; tıpkı ışığın faydasının, karanlık olmadan anlaşılamayacağı gibi. Sonuç hepsinde aynıydı. Ve Ahu, karanlığın sonunda ışığı görebildiği için minnettardı. Işık, hep onunla mı olacaktı?

Ahu, alıcısına '' Neredeyse geldim. '' mesajını yazdıktan sonra yürümeye devam etti. Buluşacakları yer, evine çok uzak olmadığı için yürümeyi tercih etmişti ve gideceği yer çok yakın olmasa bile Ahu, yürümeyi tercih ediyordu. Güneşin tenine değdiğini hissetmek ve temiz havayı içine çekmek, onu hayata daha çok bağlıyordu.

Son zamanlarda neredeyse bütün alıcılarını internetten buluyordu. Babası, tablolarını internetten satışa çıkarması gerektiğini söylemiş ve her birinin fotoğraflarını çekip, internete koymuştu. Bu şekilde tablolarını daha kolay satabiliyordu. Saate bakmak için çantasından telefonunu çıkardı ama şarjının bittiğini fark etti. Geniş ve kalabalık parkın yakınındaki bir puba girerek, telefonunu şarja takması gerektiğini rica etti. Buraya sık sık gelirdi ve akşamları oldukça kalabalık olurdu ama günün erken saatlerinde pub, boş olurdu. Kendisi dışında iki kişi daha oturuyor, bir şeyler yiyerek sohbet ediyor ve gülüyorlardı. Arkasındaki masada oturan iki genç kızın, eski sevgililerini çekiştirdiklerini duyunca gülümsedi. 'Sıradan genç kız sohbetleri. ' dedi, içinden. Sıradan olmak güzeldi.

Ahu, barmenin hemen önündeki yüksek taburelerden en köşedekine geçti ve duvardaki prize şarj aletini takarak telefonunun açma düğmesine bastı. Telefonunun açılmasını beklerken, '' Ben bir tane kahveli bira alayım. '' dedi. Gökay ile içtiğinden beri kahveli bira, favori içeceği olmuştu. Bir şey içmek istediği zaman, özellikle kahveli bira satan yerleri seçerdi.

KAZIYICI KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin