7. BÖLÜM - Çocukluk

350 33 14
                                    


Başka insanlardan çok insan, kendisini kandırır daima. Gerçeklerden çok korkar belki de, gerçekleri görmek bile istemez kimi zaman, kabul etmek istemez. Ama en sonunda peşinden koşan gerçeklik, kendisinden kaçan insanı yakalar yakasından. Dünyanın bir diğer ucuna gitse de insan, gerçeklerden kaçamaz. Çünkü gerçeklik, insanın kendi içindedir. Aklının içinde. Ve eninde sonunda düşünmesi gerekecek, gerçeklikle göz göze gelecektir. Peki, gözlerine korkmadan bakabilecek midir gerçekliğin? Neden bu kadar korkak oluyorduk, sadece kabullenemiyorduk bir şeyleri? Kendimizi çok düşündüğümüzden miydi, yoksa kendimizi hiç mi hiç düşünmediğimizden mi? İşte orası tartışılırdı. Boğazını bıçakla kestiği adamın, kesiğinden akan kanları yaptığıyla gurur duyarmışçasına izleyen bir seri katil de, korkak olabilir miydi? Belki de tek korkusu gerçeklerdi, Ahu'nun. Tek korkusu kendisiydi ve bundan kaçıyordu. Kendini kandırıyordu; '' Sadece bir gece. '' ve devam ediyordu, kandırmaya. '' Onun yanında güvendeyim.'' Güvende miydi bir seri katil, onun peşindeki bir dedektifin yanında, yoksa bu bir paralel gerçeklik miydi?

'' Nereye gidiyoruz?'' dedi Ahu, arabayı süren Gökay'a bakarak.

'' Yazlığa.'' Ahu'ya kısa bir bakış attıktan sonra, tekrar yola baktı. '' Sana göstermek istediğim bir şey var.''

Ahu gülümseyerek iç çektikten sonra, çalan telefonuyla surat ifadesi ciddileşti. Arayan Mert'ti. '' Efendim?'' Diyerek açtı telefonu.

'' Nerelerdesin, Ahu? Neden hastanede değilsin? Kafana göre çekip gidemezsin. ''

Ahu, derin bir iç çekip gözlerini devirdikten sonra cevap verdi. '' Kim demiş?''

'' Nerede olduğunu söyler misin, Ahu?''

'' Hayır, söylemeyeceğim. Bu gece yalnız kalmak istiyorum. Görüşürüz.''

Ahu, telefonunu tamamen kapattıktan sonra çantasına attı. Şu anda Mert ile uğraşamazdı. Hatta bir daha Mert ile uğraşmak istemiyordu, onu istemediğini ona yüzlerce kez belirtmesine rağmen neden hala pes etmiyordu? Birini sevdiği zaman bu kadar yüzsüz mü oluyordu insanlar?

Ahu kafasını kaldırdığında, geldiklerini fark etti.

'' Bu gece gerçekten yalnız kalmak istemiyorsun değil mi?'' dedi Gökay, arabayı park ederken.

Ahu gülümsedi, '' Görüşmek istemediğim bir arkadaşıma uydurduğum bahaneler. '' dedi.

***

Arabadan indiklerinde, tekrardan birlikte üç katlı yazlığa girdiler. Gökay cebinden bir sigara çıkarıp yaktıktan sonra, eliyle merdivenleri işaret etti. '' Hanımefendiler önden.'' Dedi.

Ahu, heyecanla evin içindeki ahşap merdivenleri çıkarken, yazlığın aslında ne kadar özenilerek dekore edildiğini fark etti. Merdiven demirlerinin üzerindeki küçük desenler bile, eve ayrı bir hava katıyordu. Merdivenin yanındaki ahşap duvarlarda, tanınmış sanatçıların siyah beyaz resimleri çerçevelenmişti. Ahu'nun ilk dikkatini çeken, Marilyn Monroe'nun resmi oldu. Basamakta duraksayıp, çerçevedeki fotoğrafa baktı.

'' Eğer gerçek olsaydı, şu an benimle hiç şansın yoktu. '' dedi Gökay, Marilyn Monroe'nun olduğu çerçeveye bakarken. Ahu, içten bir kahkaha attı. '' Neyse ki 2019'dayız.'' Dedi, basamakları çıkmaya devam ederken.

'' Şu oda.'' Gökay, nihayet merdivenleri bitirdiklerinde, karşısındaki kapıyı işaret etti. Ahu, hiç beklemeden odanın kapısını açtığında, ağzı açık bir vaziyette duvarlara baktı. Geniş odanın dört duvarı da birbirinden güzel tablolarla çevriliydi. Tavandaki küçük loş ışıklarla aydınlatılan odanın mavi renk ağırlıklı halısının, el işçiliği olduğu anlaşılıyordu. '' Mükemmel bir oda.'' Dedi Ahu, hayranlıkla dört bir yanındaki tablolara bakarken. Gerçekten hayranlık uyandıran bir görüntüydü.

KAZIYICI KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin