13. BÖLÜM - Mucize

286 27 10
                                    

''Mert, varlıklı bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya geldi otuz yıl önce. Annesi onu doğurmadan önce, karnındaki diğer üç bebeğini de düşük yoluyla kaybetmişti. Tıpkı kendi annesinin de ardı ardına düşük yapması gibi. Bu, onların ailesindeki bir lanetti ona göre. Mert'in doğumu, onun için bir mucize olmuştu adeta, ardı ardına yaptığı düşüklerden sonra tekrar hamile kalmak onun için büyük bir korkuydu. Dördüncü kez çocuğunu kaybetmeyi kaldıracak gibi durmuyordu. Ama bu sefer öyle olmamıştı, sapsarı saçlı bir oğlan çocuğu doğurmuştu ve onu bir saniye bile olsun yanından ayırmak istemiyordu. Onu doğurmadan bir hafta önce babasını kaybetmişti, kocasıysa onun ismini koymaları gerektiğini söylemişti karısına. '' Mert olsun adı, baban vefat ettikten günler sonra onun doğması bir mucize olmalı. Hem de tıpkı onunkiler gibi sapsarı saçları var.'' Demişti.

Kocası kaptandı ve sık sık şehir dışına, bazense yurt dışına çıkardı. Aynı zamanda ticaretle de uğraşırdı. Kendisi ise hemşireydi ancak, Mert'i doğurduktan sonra işinden ayrılmıştı. Çünkü oğlunu bir an olsun yalnız bırakmak istemiyordu, sanki bir salise olsun yanından ayrılırsa onu kaybedecekmiş gibi hissediyordu annesi. Zaman, bardaktan dökülen bir su gibi hızlıca aktı, yıllar geçti ve Mert yirmi yaşına vardığında, babası ona kaptan olması ve kendisi gibi ticaretle ilgilenmesinin iyi olacağı fikrini empoze ettirmeye çalışıyordu. Mert ne kadar bunu çok da istemiyor olsa da, annesinin de bu fikrin iyi olduğunu düşünmesinden dolayı kabul etmiş, üniversitede uluslararası ticaret bölümünü kazanarak bu yolda kesin adımlar atmaya başlamıştı. Babası zaten ona on yaşına bastığından beri gemilerle ilgili her türlü bilgiyi zevkle öğretmiş, oğlunu da kendisi gibi harika bir kaptan yapmak için gün be gün uğraşmıştı. Ne kadar gününün çoğunu babası ve gemilerle birlikte geçirse de, her zaman annesine daha çok bağlıydı Mert. Tıpkı annesinin ona olduğu gibi.

Birkaç yıl sonra;

'' Dostum eminim, hiçbir şey olmayacak. Gemiler, resmen bu iş için biçilmiş kaftan. Yakalanma ihtimalimiz yok denecek kadar az. Eğer yakalanırsak, bütün suçu ben üstleneceğim diyorum sana, bütün sorumluluk bende.'' Dedi Sezgin, yarım saattir Mert'i ikna etmek için dil döküyordu.

'' Bak Sezgin, seni severim ama bu işler bana göre değil, anlıyor musun? Annem ne düşünürdü kim bilir...''

'' Kaç yaşına geldin oğlum, hâlâ böyle mi diyorsun? Farkındayım, benim seninki gibi güçlü aile bağlarım yok ama kaç yaşına geldin, annem ne der diye düşünecek yaşları geçeli çok oluyor. ''

Mert, sıkıntıyla nefesini vererek iskeleye yasladı sırtını. '' Babam artık çalışacak yaşı geçti ve benim de işlerimin pek iyi gittiği söylenemez. Yine de bunun doğru olduğundan emin değilim dostum. Uyuşturucu işleri hakkında en ufak bir bilgim yok ve oldukça pis ve riskli bir işe benziyor, içine girmek istemiyorum.''

Sezgin, Mert'in omuzuna dokundu ve içten bir gülümsemeyle karşılık verdi dostuna. '' Bunu tek yapan kaptan sen mi olacaksın sanıyorsun? Koparacağımız paraları düşünemiyorum bile, binlerce lira kazanacağız dostum, güven bana. En ufak bir şey olursa, bütün sorumluluk bende.''

'' Pekala, öyle diyorsan. Eğer hoşuma gitmezse anında bırakırım, tamam mı?''

'' Gidecek dostum, binlerce lira kazanacağız, şehirde namımızı duymayan kalmayacak.''

'' Gerçek kimliğimiz ortaya çıkmayacak Sezgin, kimseye bahsetmeyeceksin bundan. ''

'' Sadece ikimiz arasında bir sır, güven bana. Zengin olacağız. ''

Mert, pek içten olmasa da gülümsedi, annesi hastaydı ve onu en iyi yerlerde tedavi ettirmeliydi. Dünyadaki en iyi hastane ve en iyi doktora götürmeliydi annesini, o da öyle yapardı çünkü. Her ne kadar uyuşturucu ticaretinden aldığı para ile bunu yapması doğru olmasa da, şu anda gerçekten eline yüklü bir miktar para geçmesi iyi olacaktı. Sadece onun için yapacaktı bunu, sadece annesi için. Bunu devam ettirmeyi düşünmüyordu annesi sağlığına kavuştuğunda. Annesi, her zaman onu en iyi şartlarda büyütmüştü, en iyi şartlarda yetiştirmiş ve sonsuz sevgisini onun üzerinden bir an bile olsun eksik etmemişti. Annesi, her şeyin en iyisini hak ediyordu. Onu sağlığına kavuşturacaktı Mert. Aklından geçen tek şey buydu, Sezgin'e kulak asmasının tek sebebi buydu.

KAZIYICI KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin