30. Bölüm - 'Sveglia Succo'

227 17 72
                                    

5 yıl sonrasına alışabilmeniz adına durgun geçen birkaç bölümden sonra, bomba gibi bir bölüm ile karşınızdayım!

Yorumlarınızı bekliyorum.

<3


***

Ahu ve Gökay, geceyi birlikte geçirmişlerdi. Gökay, Ahu'ya tedavi sürecini ve gezdiği ülkeleri, oralarda tanıştığı arkadaşlarını ve başından geçenleri anlatmıştı. Ahu da aynı şekilde, birbirlerini son görüşlerinden bu yana neler olduğunu söylemişti Gökay'a. Kaldığı kliniği, okulunu, babasıyla yaşadığı komik anları anlatmıştı. Bir ara elektrikler kesilmiş ve onlarca mum yakmak zorunda kalmışlardı ama bundan fazlasıyla hoşlanmıştı ikisi de.

'' Hadi bunu daha da iyi bir gece yapalım ve mum ışığında şarap içelim. '' demişti Ahu, şarap bardaklarını getirerek.

Biraz şarap içmişler ve birbirleri hakkında konuşmuşlardı. Beraber olmaktan ne kadar hoşlandıklarını söylemişler, hatta sonrasında uzun uzun sarılmışlardı. Hiçbir şey söylemeden, dakikalarca sarılmışlardı birbirlerine, her şey olması gerektiği gibi görünüyordu. Yan yana olduklarında mutlulardı.

Gökay, bu geceyi biraz daha romantik bir hâle getirebileceklerini söyleyerek yavaş bir müzik açmış ve Ahu'yu dansa kaldırmıştı. Birbirlerine gülümseyerek dakikalarca dans etmişler, ikisinin de şaraptan başı döndüğü için dans ederken bir ara yanlışlıkla düşmüşler, sonra da buna dakikalarca gülmüşlerdi.

'' Yanında olmak istediğim tek insan sensin. '' demişti Gökay, birdenbire.

'' O zaman hep yanındayım. '' diyerek karşılık vermişti Ahu da. Sonrasında ona doğru eğilmiş ve dudaklarını öpmüştü uzun uzun.

Saat sabah altıya yaklaştığında, birlikte balkona çıkmışlar ve güneşin doğuşunu izlemişlerdi müzik açarak. Ahu, başını Gökay'ın omuzuna koymuştu. '' İlk defa güneşin doğuşunu izledim. ''

'' Ben daha önce de izledim. Ve şimdi, neden bunu sevdiğin insanla yapman gerektiğini daha iyi anladım. ''

'' Nedenmiş? '' demişti Ahu, gözlerini yukarı kaldırıp Gökay'a bakarak.

'' Minnet duymak için. '' demişti Gökay da, Ahu'ya doğru dönüp, yüzünü ellerinin arasına almıştı. '' Güneş doğunca, yeni bir gün başlar. ' Bak, ben buradayım. Her ne yaşanırsa yaşansın, ben yine de doğacağım.' Diyor bize. Sevdiğin insan da öyle olmalıdır, değil mi? Her ne olursa olsun, yanında olmalıdır. ''

Ahu, elini Gökay'ın sol göğsünün üzerine koymuştu. '' Tam da buradayım ve minnet duyuyorum, yeni bir günde de seninleyim. ''

'' Ben de seninleyim, külkedisi. Seni seviyorum. ''

Bir şeyler atıştırdıktan sonra uyumuşlar, öğle vaktine yakın da uyanmışlardı. Şimdi ise Mustang'in içinde, hep beraber kahvaltı etmek için Ahu ve babasının evine gidiyorlardı. Elçin ve Mert çoktandır oradalardı bile, onlar için öğle yemeği olacaktı.

'' Bunu tekrar söyleyeceğim, yıllar sonra geçirdiğim en güzel geceydi. '' dedi Gökay, kırmızı ışıkta durduğunda.

'' İnanmam. ''

'' Başka hangi kadınla, her şeyim hakkında konuşabilirim ki? Sana bir şey anlatırken, söylememem gereken konular olmuyor hiç. Çünkü ikimiz de birbirimizi biliyoruz, her şeyimizle. Yıllardır. ''

'' Gökay? '' dedi Ahu, neredeyse uzanır pozisyonda durduğu koltuğunda dikleşti. '' Aynı evde mi kalsak? İkimiz? ''

Gökay'ın birden direksiyonu kırmasıyla, az kalsın sol taraftan gelen araca çarpacaktı ki, yol kenarına yanaştı ve frene bastı. '' Ne? ''

KAZIYICI KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin