Şanssızlık

222 5 0
                                    

Yola çıktı. Eminoflar'ın evinin önünden geçerken kafasını uzatıp evin içine bakmaya çalıştı. Ama hiçbir şey göremedi. Tekrar önüne döndü. Tam evden biraz uzaklaşmıştı ki at arabasının tekerliği kırıldı. Ve yolda kaldı.
O sırada Ayşegül Hanım Aliye Hanım'ı eve çağırmıştı, dedikodu yapıyorlardı.
-Ayşegül, Güzide nerede?
-Tarlaya gitti. Aslında bugün tarlaya Fatma'nın gitmesi gerekiyordu ama ısrar etti ben gidiyim diye.
-Neden gitmek istedi acaba?
-Eee artık ne gibi bir planı varsa...
İkiside tarla yolunun Eminoflar'ın evinin önünden geçtiğini iyi biliyorlardı.
Güzide arabadan inip tekerleğe baktı. Yardım nerden bulacaktı. Bu tekerlekle yola devam edemezdi. O sırada arkada kalan Eminoflar'ın evine baktı. İçinden 'tek onlar bana yardım edebilir.' Diye düşündü. Ama bunu yapabileceğini sanmıyordu. Eğer bir de Celil ordaysa. Biraz düşündü ve Eminoflar'ın evine yürümeye başladı.
Tam aksi gibi kapıyı açan Celil oldu.
-Aa merhaba Güzide Hanım.
-Mer... Merhaba.
-Adınız Güzide miydi?
-E-evet.
Neden kekelediğini bilmiyordu ama heyecandan olduğunu düşünüyordu.
-Şey, ben tarlaya gidiyordum. Yolda giderken arabanın tekerleği kırıldı. Yolda kaldım.
-Aa öyle mi? Buyurun içeri geçin.
Güzide sessizce içeri geldi. O sırada da Celil, Fatih ağabeye sesleniyordu.
-Fatih ağabey, Güzide Hanımın arabasının tekerleği kırılmış bir bakıver sen.
Tam o sırada Güzide salondaki koltukta bir kadının oturduğunu gördü. Kendinden birkaç yaş büyük olduğunu düşünüyordu. Kısa kahverengi saçlıydı. Kendinden biraz uzundu. Ama rengi solmuş gibiydi. 'Hasta mı acaba?' Diye düşündü Güzide. Arkasından Celil de salona geldi ve kadına:
-Bak hayatım. Bu Güzide Hanım. Güzide Hanım bu da Tatya. Benim müstakbel sevgilim olur kendisi.
Dedi gülerek. Ama Güzide'nin rengi solmuştu bu sefer de. Bayılacak gibi oldu ve sendeledi. Celil tutmasaydı düşecekti.
-İyi misiniz?
-Gelin uzanın şuraya.
Diyerek sediri gösterdi Tatya. Ama Güzide bu evden bir an önce gitmek istiyordu. O sırada Fatih ağabey seslendi:
-Abla tekerlek kırılmamış sadece çıkmış. Sıkılaştırdım. Artık çıkmaz.
-Saol Fatih ağabey. Dedi Celil. Güzide de teşekkür etti.
-Ben de artık gideyim. Merak ederler.
-Ben bırakayım sizi, iyi görünmüyorsunuz.
-Yok yok, hiç gerek yok... Ben kendim giderim.
-Olsun. Celil sen yalnız bırakma.
-Hayır.'Yutkundu.' Hayır gerçekten. Ben iyiyim, kendim gidebilirim.'
-Peki siz bilirsiniz.
Tam kapıdan çıkacakken arkasına döndü:
-Mutluluklar.
Gülümsediler ve Tatya, Celil'in koluna girdi. Güzide'nin gözü Tatya'nın koluna kaydı. Ve kapıdan çıktı. Bahçeye çıkınca koşmaya başladı. O sırada Celil de arkasından bakıyordu. Kafasını sağa sola salladı ve içeri girdi. Tatya'ya:
-Ne kadar tuaf bir kızdı değil mi? Gördün değil mi nasıl da utandı? Dedi.
-Bence çok tatlı bir kızdı. Çok da güzeldi.
-Sen bırak şimdi onu. Sen nasılsın onu söyle. Bir kaç gündür rengin soluk geziyorsun.
-İyiyim ben, gerçekten...

Celil ile GüzideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin