Celil gittikten sonra Güzide olduğu yerde kalakaldı. Sevinmeli mi yok üzülmeli mi tam kestiremiyordu. Celil onu seviyordu burası işin iyi kısmıydı. Ama beraber olamazlardı. Yani Celil böyle söylemişti. Eğer beraber olurlarsa sadece ikisi mutlu olurdu. Ama Güzide'ye göre Celil haksızdı. Onların hayatı kimseyi ilgilendirmezdi. Kararını verdi. Yahya Bey'den boşanacaktı. O akşam otelde eğlence vardı. Bir sürü insan, yiyecek, içecek ve eğlenecekti. Celil tek başına bir kenarda duruyordu. Güzide kimseye fark ettirmeden yanına geldi.
-Ben bir karar verdim... Yahya Bey'e ondan boşanmak istediğimi söyleyeceğim.
Dedikten hemen sonra içeriye koştu. Celil ise gülümseyerek uzaklaştı. Ertesi gün Güzide Yahya Bey'in yanına geldi.
-Yahya Bey sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum.
-Evet dinliyorum Güzide'ciğim.
-... Özel.
-Peki.
Kimsenin duyamayacağı bir yere geçtiler. Geçtikleri odanın camında Celil'i geçerken gördü Güzide. Eve geliyordu. Konuşmaya başladı.
-Bu. Bunu basıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
-...
Tam o sırada Celil mutfağa girdi ve Ayşegül Hanım'la konuşmaya başladı. Tam o sırada Güzide onu gördü ve Celil'e bakarak:
-Yahya bey ben. Ben...
Celil de onu görmüştü. Ama Güzide daha cümlesini tamamlayamadan yere yığıldı. Celil ve Yahya Bey aynı anda 'Güzide!' Diye bağırdılar. Herkes Güzide'nin yanına koştu. Celil onu kucağına alıp koltuğa yatırdı. Herkes endişelenmişti. Doktor çağırdılar ve Güzide'yi odasına çıkardılar. Doktor onu muayene etti. Güzide hamileydi!
Ağlamaya başladı. Güzide ve Celil hariç herkes sevinçten havalara uçmuştu. Özellikle de Yahya Bey.
