Ertesi gün Ayşegül Hanım onu,Seyit'i görmesi için Ali Bey'lerin evine götürdü. Ev, kendi evlerinden büyüktü. Evin ahırı vardı. Ve orada çalışan bir bey. Ayşegül Hanım'ın geldiğini görünce hemen yanlarına koştu.
-Hoşgelmişsiniz hanımım.
-Hoşbulduk Fatih abi.
Fatih onları evin içine kadar eşlik etti. Ardından evin hanımı olan Nergiz Hanım, onları karşıladı ve içeri davet etti. İçeri geçtiler ve Ayşegül Hanım söze girdi.
-Efendim, Güzide kızımız artık evlenme çağına gelmiştir.
Güzide ise sessizce oturuyordu.
-Biz sizin oğlunuz Seyit'i uygun gördük ama sizin rızanızı almaya geldik.
Nergiz Hanım şaşırdı. Ama hemen cevap verdi.
-Benim için uygundur da Seyit'imi bilemem.
-Nerede Seyit? Burada mı?
-Asker arkadaşlarıyla dışarı çıkmışlardı ama gelirler birazdan.
Tam o anda da Seyit ve arkadaşları geldiler. Güzide bir anda donakaldı. Seyit'in arkadaşlarının arasında o gördüğü yakışıklı bey de vardı. Bir an ne yapacağını şaşırdı. Sessiz kalmayı tercih etti ama gözleri hep o beyefendinin üstündeydi.
-Hoşgeldin oğlum. Hoşgeldiniz sizler de.
-Hoşgeldiniz. Dedi Ayşegül Hanım.
-Hoşbulduk. Dediler hep bir ağızdan.
-Seyit oğlum, arkadaşlarını tanıştırmayacak mısın Ayşegül Hanım'a.
-Evet evet. Bu Petro. Benim çok eski bir arkadaşım. Bunlar da asker arkadaşlarım; Ahmet, Yasin ve Celil.
Güzide beyefendinin adının Celil olduğunu öğrenince içinden belki yüz kere tekrarladı. Sonra gözlerini Seyit'e dikti. Aslında Seyit de yakışıklı bir beyefendiydi ama Celil'e tutulmuştu bir kere. Ardından annesi Güzide'yi ve Ayşegül Hanım'ı tanıştırdı.
-Oğlum seni ilgilendiren bir konu hakkında konuşuyoruz bize katılırsan seviniriz.
Seyit arkadaşlarına baktı. Sonra yanlarına geldi, oturdu.
-Dinliyorum.
-Senin de rızan olursa, seni Güzide kızımızla evlendirmeyi düşünüyoruz.
Seyit şaşırmıştı. Güzide'ye baktı. Güzide ona 'hayır' dercesine bakıyordu. Seyit evlenmek istemiyordu ve Güzide'nin de aynı durumda olduğunu anladı. Nergiz Hanım bu evliliğin doğru olacağını düşünüyordu fakat oğlunda aynı isteği göremedi. Seyit'ten hala bir cevap gelmediğini görünce olaya el koymak zorunda kaldı.
-Şimdi karar vermek zorunda değilsiniz. Biraz düşünün taşının... Sonra bize kararınızı açıklarsınız.
Ayşegül Hanım ise Güzide'ye bakıyordu. Güzide ise hiç bir tepki vermiyordu. Seyit müsaade istedi ve arkadaşlarının yanına gitti. Ayşegül Hanım'la Güzide de kalktılar ve kapıya doğru yürüdüler. O sırada içeriden Seyit ve arkadaşlarının konuşma sesleri geliyordu. Güzide bir an arkasına baktı ve orda kapının aralık kısmında Celil'i gördü. İç çekti. O sırada Celil de onu gördü ve ona baktı. Başını selam verir gibi eğdi ve yine arkadaşlarına döndü. Tam tahmin ettiği gibi Celil onu umursamamıştı.