-Ne?! Ne demek bir kaza geçirmiş?!
-Celil sakin ol. Buradan geçerken yine bir kavga çıkmış ve at arabası çarpmış.
-N-ne? Nerede peki şimdi?
-En yakın hastaneye kaldırmışlar.
Celil Seyit'i orada bırakıp Çiçek Hastanesi'ne doğru koşmaya başladı. Birkaç dakikada hastanenin kapısına geldi. İlerideki bankların birinde Yahya Bey oturuyordu. Celil ona birkaç saniye baktı ama sonra hastaneye daldı. Tam bir kapının önünden geçerken içeriden konuşma sesleri duydu. Ayşegül Hanım ve Sami'nin konuşma sesleriydi. Bir süre kapının kenarında durdu. Ama içeriden ayak sesleri gelince bir duvarın arkasına saklandı. Kapıdan Sami ve Ayşegül Hanım çıktı. Oların gittiklerinden emin olup kapıya yöneldi ama açacağı sırada içeriden tekrar konuşma sesleri duydu. Ayşe ve Güzide...
İçeride...
-Umarım yaptıkların için üzgünsündür.
-G-Güzide ben b-böyle olmasını istemedim.
-Senin yüzünden bebeğim düştü.
-Ben mi ittim seni arabanın önüne?!
-İtmekten beter yaptın. Mutlu musun?
-Elbette üzgünüm.
-Sana inanmıyorum. Ki inanmam için bir sebebim yok.
-..,,
-Kötü bir insansın Ayşe. Ve ölene kadar da öyle kalacaksın... Belki ben bir gün tekrar anne olurum ama sen asla iyi bir insan olamayacaksın.
Ayşe arkasına bakmadan kapıdan çıktı. Celil yine aynı duvarın arkasına saklandı. Celil onun gittiğinden emin olup kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Güzide kapının diğer tarafına doğru yatıyordu. Kapı sesini duyunca kafasını kaldırıp arkasına baktı.
-Celil?
Hızla doğrulmaya çalışınca karnına bir ağrı girdi ve geri düştü.
-Dur dur dur! Kalkma.
-... Sen burada ne yapıyorsun?
-Seni görmeye geldim.
-Teşekkür ederim.
-Nasılsın?
-Nasıl olabilirim ki? Bebeğimi düşürdüm.
Celil Güzide'nin yattığı yatağın yanındaki yatağa oturdu.
-Benim günahlarımın bedelini karnımdaki çocuk ödedi. Onun hiçbir günahı yoktu.
Gözünden bir damla yaş aktı ve Celil uzanıp yanağındaki yaşı sildi.
-Üzülme. Tekrar bir anne olabilirsin.
-...
O sırada kapıya yaklaşan ayak seslerini duydular ve Celil ayağa kalktı. Güzide'nin gözlerinden korku ve panik okunuyordu. Celil kapı açıldığı anda kapının arkasına saklandı. Yahya Bey gelmişti.
-Güzide? Sen ne zaman uyandın?
-Yeni... Çok olmadı.
-Bir şey ister misin?
-Yok gerek yok.
Tam Yahya Bey kapıdan içeri adımını atacakken Güzide sesini yükseltti.
-Aslında bir şerbet olsaydı... İçin kıyıldı da... Zahmet olmazsa...
-Tabii Güzide. Ne zahmeti?
Dedi ve gülümseyerek koridora çıktı. Celil ona son bir kez bakıp kapıdan çıkıp gitti. O sırada Alya ve Yüzbaşı da hastaneye doğru yürüyorlardı.
-Sen beni bir rahat bırak artık!
-Olmaz.
-Nedenmiş?
-Senin arkadaşın benim arkadaşım.
-Hayır! Senin o aptal askerlerin yüzünden arkadaşım bu halde!
-Ne?! Benim askerlerim sadece olay çıkaranları engellemeye çalışıyordu.
-Neden olay çıkardıklarını sanıyorsun?!
Yürümeyi bıraktı ve Yüzbaşı'ya döndü. Parmağını Yüzbaşı'nın omzuna koydu ve bastırarak konuşmaya başladı.
-Çünkü sen insanların gözünde acımasız bir pisliksin.
Dedi ve aynı anda onu orada bırakıp hızlı adımlarla hastaneye yöneldi.