Günler normal bir şekilde devam ediyordu. Celil hâla Güzide'nin farkında değildi ve Güzide hep onu gözetliyordu. Güzide odasına gidip aynaya baktı. Kendisi çirkin miydi acaba? Diye düşünüyordu. Aynadaki turuncumsu, dalgalı, göğüs hizasında olan parlak saçlarına, küçük ve hafif kalkık olan burnuna ve her ışık değdiğinde ışıl ışıl olan açık kahverengi gözlerine baktı. Çirkin bir kız değildi. Aksine çok güzel bir kızdı. Celil Bey'in büyük bir yarası olmalı diye düşündü. Sırf kendisine değil, başka kızlara da bakmadığını düşündü. Oysa Tatya'yla ne kadar mutluydu. N'olmuştu acaba? Belki bu sorunun cevabını hiç öğrenemeyecekti ama zaten fazla da merak etmiyordu. O sırada Ayşegül Hanım da kardeşi olan Yasin Bey'le Ayşe'yi evlendirme konusu hakkında konuşuyordu. Yasin Bey de onunla aynı fikirdeydi. Ama nedense Ayşe tam aksi gibi evlenmeyi ölümüne reddediyordu. Aklında başka birisinin olmasından korkuyorlardı. O akşam Seyit Bey de Şeref Oyeli'nde kalacaktı. Ve Seyit Bey otele geldiğinden beri Ayşe'de bir hareketlilik vardı. Seyit Bey'e bir şey götürülecekse hemen gönüllü olup her şeyi o götürüyordu. Bir akşam Seyit Bey'e kahvesini götürdükten sonra uzun bir süre ortalıkta görünmedi. Belli ki Seyit Bey'le uzun bir görüşme yapmışlardı. Ayşe tekrar mutfağa geldiğinde gözünde yaşlar vardı. Ayşegül Hanım mutfağa geldiğinde onu biraz sıkıştırdı.
-N'oldu kızım? Ne bu halin? Biri bir densizlik mi etti?
-Yok... Ben. Şey. Seyit'i çok ama çok seviyorum.
Ayşegül Hanım çok şaşırmıştı ve Ayşe'ye acımıştı. Çünkü Seyit bir yıldır güzeller güzeli Şura'yla beraberdi. Onların aşkları her yerde masal gibi anlatılırdı. Her olumsuzluğa karşı beraber olmayı başarabilmişlerdi çünkü.
-Vah kızım! Eyvah! Boşuna hayal kuruyorsun kızım. Lütfen vazgeç bu sevdadan, yoksa bundan tek sen zararlı çıkarsın. Peki sen bunu Seyit'e söyledin mi?
-Evet.
-Ah kızım! N'aptın sen?! Bu işin sonu kötü. Sen vazgeç kızım...
Ama Ayşegül Hanım'ın söyledikleri Ayşe'nin bir kulağından girip ötekinden çıkmıştı bile. Bu sefer de Ayşe sinirlenmişti.
-Ne biliyorsun? Araları kaç haftadır kötü. Ve barışmaya niyetleri de yok. Benim bir şansım var.
Ve bu sözleri söyledikten sonra koşarak mutfaktan çıktı. Ardından mutfağa Güzide geldi.
-Ayşegül Abla noluyor? Ayşe'yi koşarken gördüm. Bir de ağlıyordu sanırım...
-Ah sorma kızım! Bizim Ayşe'nin neden evlenmek istemediği ortaya çıktı sonunda.
-...
-Bizim Ayşe, Seyit'e aşıkmış.
-Ne?! Aaa! Olucak iş değil.
-Evet kızım. Görüyorsun işte... Zaten otelin işleri büyük. Bir de bunlarla uğraşıyoruz.
Güzide bu cümleyi duyar duymaz, Celil'e aşık olduğunu iyi ki kimseye söylemediğini düşündü.
